kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   News in English
   Son Dakika
   Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
'Amerikalı politikacılar şeytan'
'Amerikalı politikacılar şeytan'
'Stres yüzünden intihar edenler oldu'

'Amerikalı politikacılar şeytan'

Esir kampında yaşadıkları, "Guantanamo Yolu" adlı filme konu olan Pakistan asıllı İngiliz gençler, sağcı radikal gruplar tarafından ölümle tehdit edildiklerini söylüyorlar.

Berlin Film Festivali'nde Michael Winterbottom ile Mat Whitecross'a "En İyi Yönetmen" ödülü kazandıran ve gösterildiği ülkelerde büyük ilgi uyandıran belgesel/drama "Guantanamo Yolu" (The Road to Guantanamo) bizde de iki gün önce vizyona girdi. Film, 10 Eylül 2001'de İngiltere'deki evlerinden ayrılan Pakistan asıllı İngiliz vatandaşı Ruhel, Şefik ve Asıf isimli üç Müslüman gencin gerçek hikayesini anlatıyor. Terörle savaş adına insan haklarını ihlal eden Amerikan hükümeti ve yandaşlarının ipliğini pazara çıkaran film, politik sinemanın son yıllardaki en önemli örneği olarak görülüyor. Evlenmek için Pakistan'a giden Asıf ve onun düğününe katılmak için yola çıkan Şefik ve Ruhel'in hikayesi; röportajlar, canlandırmalar ve arşiv görüntüleriyle anlatılıyor. Pakistan'daki bir camide dinledikleri vaazdan etkilenerek insani yardımda bulunmak için Afganistan'a geçen gençlerin yolculukları bekledikleri gibi gitmez. Amerikan bombaları bölgeye düşmeye başlamıştır. İçme suyu yüzünden teker teker hastalanırlar. Bölge halkının konuştuğu dillere de yabancıdırlar. İletişim problemi yüzünden kendilerini Kuzey İttifakı tarafından çevrelenmiş bir Taliban kalesinde bulurlar. Geri dönmeye çalışan gençlerin konvoyu Amerikan uçakları tarafından bombalanır. Üç arkadaş Kuzey İttifakı tarafından tututklandıktan sonra Amerikan birlikleri tarafından Guantanamo'ya nakledilirler. İki yıldan fazla süren mahkumiyetleri boyunca üçü de, El Kaide üyesi olmakla suçlandıkları için Amerikan gizli servisi tarafından sorgulanır ve işkence görürler.

HALA MESLEKLERİ YOK VE İŞSİZLER
Kanıt bulunamadığı için iki buçuk yıl sonra serbest bırakılırlar. Yaşadıklarını "Guantanamo Yolu" filmiyle tüm dünyaya duyuran üç genç, Berlin Film Festivali sonrasında İngiltere'deki evlerine dönerlerken yeniden kısa bir süre gözaltına alınır ve serbest bırakılırlar. Filmin tanıtımına katkıda bulunmak için geçtiğimiz hafta iki günlüğüne İstanbul'a gelen Ruhel Ahmed, Şefik Resul ve Asıf İkbal ile biz de Boğaz turu yaptık. Birlikte geçirdiğimiz saatler boyunca özellikle Eminönü ve Üsküdar civarındaki herkes Ruhel, Şefik ve Asıf ile fotoğraf çektirmek için adeta sıraya girdi. Çay içmek için oturduğumuz yerde bizden hesap alınmadı ve hemen herkes iki buçuk yıl boyunca Guantanamo'da acı dolu günler geçiren bu gençleri kahraman gibi karşıladı. Üçü de işsiz olan ve kalabalık ailelerden gelen gençler, Guantanamo'dan çıktıktan sonra evlenmiş. Ancak henüz üçünün de çocuğu yok. "Şimdiye kadar filmle ilgileniyorduk" diyen gençlerin tek amacı bundan sonra 'normal' birer insan gibi yaşamak.

-Bu filmden para kazanıyor musunuz?
uhel:
Evet ama çok değil. Filmin bütçesi zaten 1.3 milyon pound. Böyle bir film için çok az.

-Filmi ilk izlediğinizde neler hissettiniz? Yaşadıklarınızı eksiksiz yansıtıyor mu?
Asıf:
Yaşadıklarımız geldi aklıma.
Ruhel: Yaşadıklarımızı çok iyi yansıtıyor.

-Abartı var mı peki?
Ruhel:
Kesinlikle hayır!
Asıf: Bizim yaşadığımız yılları 90 dakikaya sığdırıyor. Bu yüzden her şeyi anlatması beklenemez. Film, genel olarak yaşadıklarımızı abartısız yansıtıyor.

-Guantanamo'ya götürülürken muhtemelen Türkiye'deki bir üsse uğramış olabileceğinizi söylemişsiniz doğru mu?
Ruhel:
Guantanamo'ya götürülürken Afganistan'dan sonra bir askeri üsse uğradık. Ocak ayı olmasına rağmen hava sıcaktı. Bu Bahreyn de olabilir Türkiye de.

-Guantanamo'da haksız yere iki buçuk yıl esir hayatı yaşadınız. Ama şimdi gittiğiniz yerlerde kahraman gibi karşılanıyorsunuz. Afganistan'a gitmeden önce böyle bir şey olabileceği aklınızın ucundan geçiyor muydu?
Ruhel:
Ben kahraman olduğumuzu söyleyemem.

-Ama bazı insanlar açısından öylesiniz.
Ruhel:
Ben kahraman olmak için yapmıyorum bunları. İnsanlık görevimi yapıyorum.

-Afganistan'a gitmeden bunların olabileceğini düşünüyor muydunuz?
Ruhel:
Eğer Guantanamo'ya gideceğimi bilseydim Afganistan'a gitmezdim.
Şefik: Eve döndüğümüz için mutluyuz. Şimdi normal bir hayat sürmek için elimizden geleni yapıyoruz.
Ruhel: Tabii ki Guantanamo'dan kurtulduğumuz için mutluyuz. Ama mutluluğumuz eksik. Şu an Türkiye'de geziyoruz, çok güzel bir yerde oturuyoruz. Arkadaşlarımız ise Guantanamo'da. Bu haksızlık!

-El Kaide üyesi olmakla suçlanıyordunuz. Esirler arasında durum nasıldı, onlarla bu tip konuları konuşma fırsatınız oluyor muydu?
Ruhel:
Kimin El Kaide üyesi olduğunu kimin olmadığını bilemezsiniz. Bunu açık açık söyleyemezler. Ordaki hiç kimse bunu kabul etmez ve söylemez.

-Güneşin altında kafes benzeri minik hücrelerde kalıyordunuz. Nefes alış verişini bile duyduğunuz esirlerle bu konuda hiç konuşmuyor muydunuz yani?
Ruhel:
Bu tarz şeyler konuşmuyorduk. Hatta sorguya gittiğiniz zaman ve geri döndüğünüz zaman bile neler olduğunu sormuyorlardı. Sadece "İyi misin? Sana kötü davrandılar mı?" gibi sorular soruyorlardı. Sadece insani konularda konuşuyorduk.

-Sizi bıraktıklarında "Özür dileriz hata yapmışız, güle güle mi" dediler?
Ruhel:
Hiçbir açıklama yapmadılar. Kapıyı açıp "Şimdi evinize gidebilirsiniz" dediler.

-Tazminat hakkınız var mı?
Asıf:
Dava Amerika'da hala devam ediyor. Amerika'da bir avukat geliyor ve bu davaya bakmak istediğini söylüyor. Davayı kazanırsa tazminatta hakkı oluyor. Bizde de böyle bir şey oldu. Ama davanın nasıl gittiği konusunda bir fikrimiz yok.

-Guantanamo'dan ayrılırken size zorla El Kaide üyesi olduğunuza dair bir şey imzalattılar mı?
Ruhel:
İstediler ama imzalamadık. Hatta bize eğer imzalamazanız eve gidemezsiniz dediler. İmzalamadık ama ertesi gün evdeydik.

AYNUR ERDEM

DİĞER GÜNCEL HABERLERİ
 '55 senelik Halil'i gömdüm'
 Vefanın canlı anıtı
 Çarşı bu sene de formda
 İstek üzerine yine İran
 Elif, Hülya Avşar değilmiş
 71 yıl gezdi pervanelikte
 Açık Radyo'ya sanatçı desteği
 Fotoğraflarla Türk sosyetesi
 Büyük şov başlıyor
 Meclis'in gizli hazinesi
 Çocuklar ölmesin şeker de yiyebilsinler(*)
 Kadın yarışçılara 'pembe' Murat 124
 'Güzel oyun' başladı
 Cehennemin kapısını aralayan adam
 Pele'nin veliahtı kim olacak?
 Kadın nasıl infaz edilir?
 'Yakında herkes kendi filmini çekecek'
 Eğlenirken para kazanın
 Bir zamanlar tahta oyuncaklar vardı
    Pazar Sabah Yazarlar
  » Güncel
    Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
BALÇİÇEK PAMİR
Alman Başbakanı mayo değiştirince ayıp, iş bizim...
MEHMET ALTAN
Seks kokanı mı?
Geçen akşam cep telefonum çaldı, kadim...
ÖNCEL ÖZİÇER
Yaşa sen kaptan!
İzmir'de hava güneşli, ılık, tam bahar...
KAZIM KANAT
Vatana hizmetin madalyası mı olur!
Kınalıada Deniz Harp...
Aileden biri gibi
Aileden biri gibi
Boğaz vapurları 162 yıldan beri şairane isimleri ve zarif...
Yıldızların tiyatrosu
Yıldızların tiyatrosu
20. yaşına basan Pınar Kido Çocuk Tiyatrosu birçok ünlü yetiştirdi.
Isparta'yı mutlaka keşfedin
Kuzu kebabını mı anlatmalı, top tarhana çorbasını mı? Yoksa özel bir hikayesi...
Şarapçıların bilek güreşli
Fransa'nın en iyi kırmızı şarap üreticilerinden François Pinault, YSL ve Gucci...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.