|
|
|
|
|
|
Kanser virajını çok hızlı döndü
O güne kadar herhangi bir hastalıkla dahi tanışmamıştı Erkan Bodur... Ralli sırasında birden kendini kötü hissetti ve onun için hayatının en zor yarışı başladı. Hastaneye gittiğinde hızla büyüyen bir beyin tümörü olduğunu öğrendi ve hemen ameliyata alındı. Çıktığında sağ tarafına felç gelmişti. Bodur, beş yıldır fizik tedavi çalışmalarını sürdürüyor ve şimdi sağlığı gayet iyi
Pistlerin ünlü co-pilotu Erkan Bodur, bir gün aniden hayatının kazasını yaptı. Pistte değildi ve altında 250 kilometre hız yaptığı otomobili yoktu. Ancak sağlığı ona hayatı boyunca unutamayacağı bir kaza yaşattı. 31 yaşında mesleğinin doruğundayken beyninde tümör çıktı. Türkiye Şampiyonası'nı kazanmasına da yalnızca bir yarış kalmıştı. Tümörü alınıp sağ tarafı felç olmasına rağmen kupayı almaya gittiğinde başındaki sargılar hâlâ duruyordu. Onu tanımayanlar "Ralli ne kadar tehlikeli bir spor, bak insanı ne hale getiriyor" diye düşündü. O bütün bunlara gülerek, "Bomba gibiyim ama patlamış bir bomba" diye yanıt verdi. Bodur, beş yıldır yeniden gerçek yarışa, hayat yarışına dönmek için çabalıyor. Rallideki mücadeleci ruhunu hastalığında da bırakmadı. Tedavinin tadını çıkarttı. Bir insanın hem hasta hem de nasıl bu denli mutlu olduğuna doktorları ve yakın çevresi tanık oldular. Ve Erkan Bodur hastalık yarışındaki hızını GÜNAYDIN'a anlattı:
* Hastalık nasıl başladı, yavaş yavaş sizi hazırladı mı, yoksa aniden gelip sürpriz mi yaptı? Bu hastalığın ameliyat öncesi döneminde İstanbul yakınlarında bir ralli vardı. Gözlerim çok yoruldu, konsantre olup notlara bakmakta zorlandım. İnsan 31 yaşında olunca ciddi bir hastalığı kendinde düşünemiyor. Yarış sırasında otomobilin içi 50-60 derece sıcaklığa ulaşır; bir de tulum giyiyoruz, kask takıyoruz. Yarışta 2.5 kilo veriyoruz, bu nedenle zorlandığımı zannettim. Olayı profesyonel olarak yaptığım için bu tip şeylere hazırlıklıydım. Kondüsyon sporlarımı yapardım. Ama o yarış benim için zor bir yarış oldu. Yine de kazandık. Zorlandığımız için pilotum Serkan Yazıcı ile tatile gitmeye karar verdik. Deniz, güneş şeklinde klasik bir tatil yapıyordum. Çok şiddetli baş ağrısı ve mide bulantısıyla fenalaştım. Vücudumu tanıdığım için biraz panik oldum. Uçakla İstanbul'a gittim. Ertesi gün hastaneye gittim ama aklıma hastalık gelmedi.
* Hastalığı ilk duyduğunuzda ne hissettiniz, ne zaman kötü bir şeyler olduğunu anladınız? Doktor filmlere bakarken yüzü değişti. O sırada 'bir şey var' diye düşündüm. Doktor bana 'Siz buraya nasıl geldiniz?' diye sordu ve 'Artık otomobil kullanma şansınız yok. Beyninizde bir kitle var ve bu hızlı büyüyen cinsinden. Müdahale edilmesi gerekli' dedi. Ağrılarım baskındı ve olayın ciddiyetini kavrayamadım. 'Tamam hallederiz' diye düşündüm. İlk defa hayatımda yoğun bakıma alınınca, artık işin önemli olduğunu düşünmeye başladım. 'Yarın ameliyat olacaksınız' dediler. Daha önce de ölümle burun buruna geldiğim için benim için tehlikeye ve tehlikeden dönüşlere alışıktım, hayatın bir parçası gibi geldi yaşadıklarım. Dişim çekilecekmiş gibi olayı normal karşıladım. Her gün beyin ameliyatı olurmuş gibi... Ameliyata girerken yarışa çıkar gibi arkadaşlarım beni tezahüratla uğurladılar. Yarışa çıkar gibi ameliyata gittim.
* Risklerden bahsettiler mi? Bahsettiler ama onlara çok takılmadım. Yarışlarda korku duymazdım, evimde salonumda oturur gibi rahat olurdum. Bunu hastane odasındaki yatağıma da taşıdım. Yalnızca yarışa giremeyeceğimi düşünüyordum. Ölür müyüm, kalır mıyım, hiçbir şey bilmiyordum. Doktorum 'Kendini nasıl hissediyorsun?' diye sordu; "Bomba gibi ama patlamış bir bomba gibi" dedim.
* Sağ tarafınıza felç geldiğini nasıl anladınız? Televizyonda müzik çalıyordu, ben de ayağımla tempo tutuyorum. Aynı şeyi solla yapmaya çalıştım; ayağım ve kolum hiçbir şekilde oynamıyordu. Hemen hemşireyi çağırdım, geçeceğini düşündüm. Ben birkaç gün sonra hastaneden koşarak çıkacağımı düşünüyordum, beş yıldır uğraşıyorum. Fizik tedavi başladı. Tedavim sürüyor. Moralin her şeyden önemli olduğunu düşünüyorum.
* Hiç psikiyatriste gittiniz mi? Psikiyatriste hiç gerek duymadım ve gitmedim, onun yerine tedavi sırasında kampa gittim. Ağlamadım, tehlikeye alışık olduğumdan bunun da hayatın bir parçası olduğunu düşündüm. Ama yakınlarım için kolay olmadığı kesin.
* Saçların dökülmesi, biraz ızdıraplı bir tedavi, radyoterapi sizi hiç korkuttu mu? Beynimdeki tümörü çıkarttılar ama 'Kalan bölgeyi radyoterapi ile halletmeye çalışacağız' dediler. Teknoloji enteresan geldi. Hep olduğum gibi iyi olacağımı düşündüm. Yarışmaya bir şekilde devam edeceğimi düşünüyordum. Yarışlarda mücadeleyi öğreniyorsunuz, hastalıkla mücadele ederken bu işime yaradı. Çok da normal hayatların insanı değildim. Yarışmayı, mağara geçmeyi severim, bunu da öyle bir macera gibi düşündüm. Risk her zaman hayatımın içindeydi.
* Pistlerden hastaneye taşınmak sizi üzmedi mi? Üzmedi çünkü kaçamaklar yaptım. Yoğun bakımda döner söyledim, keyfini çıkarttım. Radyoterapi sürerken kampa gittim arkadaşlarımla ateş başında sucukekmek yedik, bitkindim ama arkadaşlarım bana yardım ettiler. Hep iyi olacağımı düşündüm. Tedavi süreci hep böyle sürdü. Dünya Şampiyonası Yarışları'na katılacağımı düşünüyordum. Ama yaşadıklarım bunun zorlaşmaya başladığını gösterdi.
* Sonra yarışlara hiç katılamadınız. Bu içinizi burkmadı mı? Rallinin en lezzetli dönemindeydim. En üst noktasındaydım. Doymuştum belki de; öyle düşününce daha kolay oldu. Copilotluk eğitimleri, seminerler vermeye başladım. Bu işle ilgilenenler için teknik anlamda etkili oluyordum.
* Tedavi bitince ilk olarak ne yaptınız? Otomobile atlayıp doğru Kaş'a gittim. Hayatı seviyorum, otomatik vites araba almam konusunda ısrar edenleri dinlemedim. Şimdi beş yıldır fizyoterapi seansları sürüyor, beni canlı kadavra gibi çalıştırıyorlar. Sağ tarafımdaki felci açmak için uğraşıyoruz. Ama hayat devam ediyor.
* Hastalıktan sonra hiç kupa kazanabildiniz mi? Ameliyatın ardından Türkiye Ralli Şampiyonası ödül töreni vardı. Pilotum Serkan Yazıcı'yla kupa almaya gittim. Tedavi yüzünden çok kilo almıştım. Çok iyi görünmüyordum. Beni tanımayanlar, yaşadıklarımı bilmeyenler "Bu ralli sporu insanı ne hale sokuyor" diye düşündüler, güldüm. Son yarışa katılamadığım için kupayı alamadım ancak birinci olan arkadaşım kupayı bana vermek istedi. Kabul etmedim. Ama büyük bir jestti. Kötü bir final olmadı...
|
|
|
|
|
|
|
|
|