|
|
|
|
|
|
Bizim evde sarı-lacivert hiçbir şey yan yana gelmez
Futbolla pek aram yoktur; takımımın 11'ini bile sayamam, maç izlemem, maç muhabbetine hiç gelemem... Erkeksi gelir futbol dünyası bana... Ama erkeklerin dünyasındaki fanatik kadınlar çok ilgi çekicidir... Bu dünyayla ilişkileri nedir? Neden bazı kadınlar futboldan nefret ederken, bazısı bir erkekten daha fazla futbola düşkündür? Futboldan zevk alınabileceğini nasıl keşfederler? Merak ederim... İlk tanıdığım 'tarihin en fanatik kadını' Feryal Pere idi... Geçen yıl röportaj yapmıştık; fanatikliğinin boyutlarını görünce ona bir 'vaka' olarak bakmak gerektiğini düşünmüştüm.. Fenerbahçe TV'nin en fanatik program yapımcısı... Onu tribünlerde gören, görmeyenlere anlatır; öyle bir şöhreti vardır... Locadan locaya atlayan, arkadaşının düğünü yerine maça gitmeyi tercih eden, Fener'e laf atan sokaktaki ya da uçaktaki tanımadığı adamlara cevap yetiştiren, kocası öldüğünde kombine maç biletiyle kendine geldiğini söyleyen bir kadın!
* Onlardan biriyle daha tanıştım geçenlerde... Bedri Baykam'ın eşi Sibel Baykam sızdırdı bilgiyi... Ünlü modacı Vural Gökçaylı'nın modacı eşi Meral Gökçaylı da aynı hastalıktan muzdaripmiş! Ama o Fenerbahçeliler'den hiç hazzetmeyen bir Galatasaraylı! Derbiden önce sözleşmiştik; 4-0'lık yenilginin ardından da buluştuk... Kapıyı açar açmaz "Sinir haplarıyla ayakta duruyorum, aslında iptal edecektim bu sohbeti ama neyse konuşalım" demez mi! Hayretler içinde bakakalıyorum... Sonra başlıyorum sormaya; istiyorum ki fanatik bir kadınla tanıştırayım sizi... İlk soru: Derbiyi izlediniz mi? "İzlemedim. Televizyondan izleyemiyorum daha doğrusu. Çünkü çok fazla heyecanlanıyorum. Ancak statta izleyebilirim ama maç bizim statta değildi. Fenerbahçe'nin stadına da ayağımı atmam zaten. Bizim evde sarı ile lacivert hiçbir şey yan yana gelmez ayrıca..." Dakika bir gol bir! "O kadar Fenerbahçe düşmanı bir fanatiksiniz yani" diyorum... "Hayır düşmanlık demeyelim ama sevmiyorum. Onlar bizi ne kadar sevmiyorsa ben de onları o kadar sevmiyorum. Fener'in galibiyeti bize fayda bile etse Fenerbahçe'yi tutmam. Çünkü onlar da öyleler!" "Maçı izlemedim ama her şeyden haberim var" diyen Meral Gökçaylı, bütün kritikleri okumuş; teknik adam Gerets'i suçluyor: "Uğur ve Ferhat gibi çok tecrübesiz iki futbolcuyu oynattı. Çok şekerler, çok seviyorum onları ama böyle büyük bir derbinin çocukları değil onlar, tecrübeleri yok." Gökçaylı bir taraftarın, sokağın sesi olarak yönetimle ilgili şikayetlerini de anlatıyor: "Galatasaraylı futbolcuların hepsinin teker teker alınlarından öpülmesi gerek. Bunca sorun, bunca parasızlıkla yine de canlarını dişlerine taktılar, bugüne kadar geldiler. Bu Galatasaraylılık ruhu işte! Bu kadar beceriksizlik ve yeteneksizlik bir arada hiçbir zaman yaşanmadı Galatasaray Kulubü'nde. Hiçbir sportif başarı yok. Başkan ilk seçildiği zaman; 'On yılda yedi şampiyonluk, bir şampiyonlar ligi kupası, üç star fulbolcu ve stad yapılacak' demişti. Bunların hangisi yerine geldi söyleyin? Hiçbiri! Futbolcular tamamen kendi özverileriyle futbol oynuyorlar bence... Öte yandan 'Galatasaray Liseliler başkan olsun, dışarıdan başkan olmasın' diye çok kulis yapılıyor. Faruk Süren Galatasaray Liseli değildi, çok suçladılar. Mehmet Cansun'u çok suçladılar. Fakat özellikle Faruk Süren zamanında en büyük başarıları yaşadık. Ondan sonra bu yönetim geldi, on sene bile değil, yirmi sene geriye gittik!"
* Meral Gökçaylı üç sene önce göğüs kanserine yakalanmıştı. Hastalığını yenmiş durumda artık; şu an gayet sağlıklı. Heyecan ve üzüntünün yanından bile geçmemesi gerekirken o kendini takımıyla birlikte üzüyor. Bu kez Vural Bey "Yapma ne olur, üzüntü yarar mı hiç sana" diyerek onun için üzülüyor... Peki hastalık döneminde futbolla ne kadar ilgiliydi? "Allah'tan sezon bitmişti. Kemoterapi sürecini öyle atlattım" diyor. "Vural Bey hangi takımı tutuyor?" diyecek oluyorum, "Tabii ki Galatasaray!" diyor hayret dolu bir ifadeyle: "Çatımın altında bir Fenerli'yle yaşamayı hiç düşünemem. Fanatiklik konusunda evin erkeği benim!" Dolayısıyla evde maç kavgası yok! Sadece dostları ve arkadaşları tarafından taciz ediliyor Meral Hanım: "Özellikle Bedri (Baykam) çok üzerime gelir. O koyu Fenerli'dir, çok kavga ederiz onunla. Sinir hastası eder beni; neden biliyor musunuz? Çok akıllı çünkü; benim kadar bilgisi yok. O yüzden de hep laf kalabalığı yapıp üste çıkıyor..." "Bir çırpıda ilk 11'i sayar mısınız?" diyorum... "Mondragon, Cihan, Thomas, Song, İliç, Hasan Şaş, önde Hakan'la Necati..." Heyacanlanıyor, sesi titriyor sınavdaymış gibi... "Metin Oktay, Turgay Şeren'le büyüdüm ben" diyerek devam ediyor: "Metin Oktay'la tanışma fırsatı da elde ettim. Hiç unutmuyorum, bana demişti ki 'Fenerbahçe varsa biz varız, biz varsak Fenerbahçe var. Bunlar kardeş takımlardır.' O zamanlar öyleydi. Fakat Ali Şen ve Ömer Çavuşoğlu zamanından beri bu kardeşlik düşmanlığa döndü."
* Gökçaylı'nın umudu ise Adnan Polat! "Ona çok güveniyorum, eminim pasif davranmayacaktır. Bundan önceki iki dönem çok pasif davranıldı. Hiçbir saldırıya cevap verilmedi. Biz altı gol yerken başkan kalktı fair play adına Aziz Yıldırım'ın altı defa elini sıktı. Ben fair play ödülü istemiyorum ben başarı istiyorum! O esnada senin taraftarların polis tarafından zorla dışarıya çıkartılıyordu çünkü üzerlerine idrar torbaları atılıyordu. Onun da bir başkan olarak vazifesi o stadı terk etmekti" diyor sesi titreyerek... Sohbetin sonunda da bir mesaj yolluyor Gökçaylı: "Fenerliler seviyesiz bir pankart açmıştı, hedeflerinin küçük olduğunu gösterdiler. Bizi yenince mutlu ve mesut oluyorlar. Çünkü Avrupa'da hiç başarıları yok, bizi yenince Avrupalı bir takımı yenmiş oluyorlar..."
ŞİRİN SEVER
|
|
|
|
|
|
|
|
|