Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 5487 sayılı ''Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu''u iade gerekçesinde, Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulu'nun seçilmişler dışındaki 4 üyesinin atanmasının ortak kararname kapsamından çıkarılıp bakan onayına bırakılmasının Anayasa'yla kabul edilen parlamenter demokratik sistem ve Anayasa'nın ile bağdaşmadığını belirtti.
Düzenlemede, Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulu'nun,
Kurum'un en yüksek karar organı olduğu, en üst düzeyde yetki kullandığı ve sorumluluk taşıdığının belirtildiğini belirten Sezer, yönetim kurulunun, seçimle gelenler dışındaki üyelerinin ilgili bakanlarca atanmasının öngörüldüğünü ifade etti.
4958 sayılı Yasa'nın 6. maddesi uyarınca Sosyal Sigortalar Kurumu ile 1479 sayılı Yasa'nın 8. maddesi uyarınca Bağ-Kur'un yönetim kurullarının seçilenler dışındaki üyelerinin ortak kararla atandığını kaydeden Sezer, 5434 sayılı Yasa'da özel kural olmadığı ve 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 35. maddesinin (A) fıkrası uyarınca Maliye Bakanlığı'nın bağlı kuruluşları arasında sayıldığı için, T.C. Emekli Sandığı Yönetim Kurulu üyelerinin de, 2477 sayılı ''2451 Sayılı Kanunun Kapsamı Dışında Kalan Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Atama Usulüne İlişkin Kanun'' uyarınca, yine ortak kararla atandığını anımsattı.
Sezer, şöyle devam etti: ''Görüldüğü gibi, incelenen Yasa'yla hukuksal varlıkları sona erdirilerek 'Sosyal Güvenlik Kurumu' adlı yeni bir kamu tüzelkişiliği altında birleştirilmek istenilen sosyal güvenlik kurumlarının yönetim kurullarının, seçimle gelenler dışındaki üyelerinin atamaları ortak kararla yapılmaktadır.
Oysa, incelenen Yasa'nın 6. maddesinin birinci fıkrasında, Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulu üyelerinden, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı temsilcilerinin ilgili bakanlarca atanacağı belirtilmiştir.
Ayrıca, 6. maddede Yönetim Kurulu'nun oluşumunda yer verilen bir başkan yardımcısının da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı'nca görevlendirileceği kurala bağlanmıştır.
Bu düzenlemeler, Yönetim Kurulu'nun seçilmişler dışındaki dört üyesinin ortak kararname yerine ilgili bakanlarca atanacağını ya da görevlendirileceğini göstermektedir.''
Yasa'nın 6 ve 7. maddelerinin birlikte incelenmesinden, Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulu'nun, Kurum'un en yüksek karar organı olarak düzenlendiği, çok önemli ve en üst düzeyde yetki, görev ve sorumluluklarla donatıldığının görüldüğünü dile getiren Sezer, şunları kaydetti:
''Buna karşılık, Yasa'da, seçilmişler dışındaki Kurul üyelerinin atanması için, mevcut sistemde olanın tersine bir yöntemle ortak kararname yerine Cumhurbaşkanı'nın imzasını gerektirmeyen bir yöntem öngörülmektedir.
Çağdaş demokrasilerde, parlamenter sistem ve bu sistemi yaşama geçirecek erkler ayrılığı ilkesi kabul edilmiş; yürütmenin iktidar gücü, yasama ve yargı denetimi ile dengelenmeye çalışılmıştır. Parlamenter demokratik sistemin ve erkler ayrılığının benimsendiği Anayasamızda da, bağsız koşulsuz ulusun olan egemenliği, yasama, yürütme ve yargı alanlarında ulus adına kullanacak organlar belirtilmiş; yasama ve yargının yürütme organı üzerindeki denetim yetkisi ve bu yetkinin kullanılma biçim ve sınırları çeşitli maddelerde kurala bağlanmıştır.
İktidar gücünün çoğunluk egemenliğine dönüşmesinin parlamenter demokratik sistemi zedeleyeceğini öngören anayasa koyucu, bununla yetinmemiş, devletin başı olan Cumhurbaşkanı'na bir denetim, dengeyi ve uyumu sağlama görev ve yetkisi vermiştir.
Nitekim, Anayasa'nın, 8. maddesinde, yürütme yetki ve görevinin, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu'nca kullanılıp yerine getirileceği, 104. maddesinde, Cumhurbaşkanı'nın, Anayasa'nın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözeteceği, Başbakan ve bakanları atayacağı, gerekli gördüğü durumlarda Bakanlar Kurulu'na başkanlık edeceği ya da Bakanlar Kurulu'nu başkanlığı altında toplantıya çağıracağı, kararnameleri imzalayacağı, 105. maddesinde, Cumhurbaşkanı'nın tek başına yapacağı işlemler dışındaki tüm kararlarının Başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanacağı belirtilmiştir.
Bu kurallar, Cumhurbaşkanı'nın, aynı zamanda yürütmenin de başı olduğunu, kararnameleri imzalama yolu ile iktidar gücünü denetleyerek, bu güç ile kamu politikalarının oluşması ve uygulanmasında görev alan üst düzey kamu görevlileri arasındaki dengeyi sağlaması gerektiğini göstermektedir.
Cumhurbaşkanı'nın bu denetim ve dengeleme görev ve yetkisi, bir siyasal partinin tek başına iktidar olduğu ve yasama organında çoğunluğu elde bulundurduğu dönemlerde, çok daha gerekli olmaktadır. Çünkü, bu dönemlerde, özellikle üst düzey kamu görevlileri siyasal güce karşı çok daha korunmasız kalmaktadır.''
Cumhurbaşkanı Sezer, Anayasa'nın 8. maddesinde, yürütme yetkisi ve görevinin, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu'nca kullanılıp yerine getirileceği belirtilirken, yürütme işlemlerinin hukuksal geçerlilik kazanabilmesi için her iki tarafın katılmasıyla ortaklaşa yapılması gereğinin ortaya konulduğunu kaydetti.
Sezer, yine, Anayasa'nın 105. maddesinde, Cumhurbaşkanı'nın, Anayasa ve diğer yasalarda tek başına yapabileceği belirtilen işlemler dışındaki tüm kararlarının Başbakan ve ilgili bakanlarca da imzalanacağının kurala bağlandığını ifade ederek, ''Bu kural, tüm kararlar bağlamında atama kararlarının da Cumhurbaşkanı'nca imzalanması gerektiğini göstermesi yönünden önemlidir. Anayasa'nın 104. maddesinde, Cumhurbaşkanı'na kararnameleri imzalama görev ve yetkisi verilmiş olması da bu yargıyı pekiştirmektedir'' dedi.
Anayasa'da Cumhurbaşkanı'na kararnameleri imzalama yetkisinin verilmesinin 3 önemli gerekçeye dayandığını ifade eden Sezer, bunlardan birincisinin, Cumhurbaşkanı'nın yansızlığı nedeniyle, kararnamelerin, kamu yararına ve kamu hizmetinin gereklerine uygun olmasının sağlanması ve siyasal emellere hizmet etmesinin önlenmesi; ikincisinin, Cumhurbaşkanı'na, yürütme alanında Hükümet'e öneri ve uyarılarda bulunma yetkisini kullanabilmesi için olanak yaratılması; üçüncüsünün de, Cumhurbaşkanı'nın devletin ve yürütmenin başı olması ve devlet organlarının düzenli çalışmasını gözetme görev ve yetkisiyle donatılmış bulunması olduğunu kaydetti.
Sezer, ''Bu anayasal kurallar karşısında, birer yönetsel işlem olduğunda kuşku bulunmayan atama işlemlerinden, kurumların karar ve uygulama düzeneklerinde önemli işlev gören üst düzey kamu görevlilerine ilişkin olanlarının, hukuksal geçerlilik kazanabilmesi için Cumhurbaşkanı'nca da imzalanması anayasal zorunluluktur'' dedi.
''GÖREV GÜVENCESİ''
Cumhurbaşkanı Sezer, kamu kurum ve kuruluşları ve dolayısıyla bu kurum ve kuruluşların üst düzey görevlilerinin, siyasal iktidarın uzmanlık ve hizmet alanındaki deneyim eksikliğini gidermek ve kendi alanında siyasal iktidara yardımcı olmak, değişen iktidarlardan kamu hizmetlerinin etkilenmemesini ve sürekliliğini sağlamakla yükümlü olduklarını belirtti.
Sezer, şunları kaydetti:''Kamu hizmetinin sürekliliği ile kamu görevlilerinin güvencesi arasındaki yakın ilişki, kamu politikalarının oluşmasında karar verme ve bu kararları uygulama konumunda olan üst düzey kamu görevlilerinin atama güvencesinde kamu yararı bulunduğunu göstermektedir.
Devlet organlarının düzenli çalışması, yönetimde istikrarın sağlanmasıyla olanaklıdır. Yönetimde istikrar ise, kamu hizmetinin değişken öğesi olan iktidardaki siyasal partilerle değil, kamu hizmetinin değişmez öğesi olan kamu görevlilerine sağlanacak 'görev güvencesi'yle gerçekleştirebilecektir.
Cumhurbaşkanı'nın, kamu hizmetlerinde sürekliliği ve istikrarı sağlayan üst düzey görevlilerin atamalarında imzasının bulunması, kimi haksız işlemlerin, siyasal nitelikli atamaların önlenmesi ve dolayısıyla kamu yararı ve kamu hizmetinin gerekleri yönünden de gereklidir.Anayasamıza göre, yürütmenin iki kanadından birini oluşturan Cumhurbaşkanı, 'yansız' niteliğiyle, siyasal nitelikli Hükümet'e karşı kamu görevlisinin güvencesini oluşturmaktadır. Bu güvence, atama kararnamelerinin Cumhurbaşkanı'nca imzalanmasıyla yaşama geçirilmektedir.
Nitekim, bu gerekçeler göz önünde bulundurularak, yukarıda açıklandığı gibi, 4958, 1479 ve 2477 sayılı yasalarda, sosyal güvenlik kurumlarının ve diğer kamu kuruluşlarının yönetim kurullarının seçilmişler dışındaki üyelerinin atanmalarının ortak kararnameyle yapılması kurala bağlanmıştır.'' ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARI
Anayasa Mahkemesi'nin Cumhurbaşkanı'nın yürütmenin başı olduğuna ilişkin bazı kararlarından alıntılar yapan Sezer, ''Bu nedenlerle, incelenen Yasa'nın Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulu'nun seçilmişler dışındaki dört üyesinin atanmasını ortak kararname kapsamından çıkarıp bakan onayına bırakan 6. madde düzenlemesi, Anayasa'yla kabul edilen parlamenter demokratik sistemle, Anayasa'nın 8, 104 ve 105. maddeleriyle bağdaşmamaktadır'' dedi.