|
|
|
|
|
|
Caz eşliğinde yemek keyfi
Radisson SAS Otel kompleksi içindeki İstanbul Jazz Center'da sıcak bir atmosferde güzel bir yemek yerken harika müzik dinliyorsunuz
Bol sigara dumanlı, kalabalık, rahatsız mekanlardır caz kulüpleri. Çoğunlukla buralarda sadece içki içilir. Ama yemek servisi verenlere de rastlanır. Nitekim New York'taki Blue Note caz kulübünde bir akşam küçük çapta bir servet ödeyerek yemek yemeye çalışmış, bir yandan da Dave Holland üçlüsünü dinlemiştim. Yemekler sahneyi gören uzun bir masada yeniyordu ve o kadar sıkışıktı ki, çatalı ağza götürmek bile bir meseleydi. Geçtiğimiz hafta içinde, caz ustası Kerem Görsev'in iki ortağıyla birlikte yılbaşından önce açtığı yeni caz lokali, İstanbul Jazz Center'e giderken, Blue Note maceramı hatırlayıp, acaba burada hangi koşullarda yemek yiyeceğimi merak ediyordum. Ortaköy'de yeni tamamlanan Radisson SAS otel kompleksi içinde, ayrı bir merdivenle birinci kata çıkılarak ulaşılan bir kulüp burası. Kışın 140 kişi kapasiteli mekanın terası yazın 400 kişiyi ağırlayabilecek kapasitedeymiş. Salon fazla büyük tutulmamış. Bu da sıcak bir atmosfer yaratıyor. Tüm masalar sahneyi görebilecek biçimde konumlandırılmış. Sahnenin tam karşısına konan bir kamera ekranlara, çalan topluluğun görüntüsünü yansıtıyor. Kaliteli bir ses sistemi ise müziği adeta plak kayıt kalitesinde salona yayıyor. Biz gittiğimizde programda Caribbean Jazz Project topluluğu vardı ve 21.30'da sahne alacaklardı. Bundan önce iki kez rezervasyon yaptırmaya kalkmış, değil iki gün sonrası için, bir hafta süreyle yer olmadığı yanıtını almıştım. Onun için bu kez çok önceden yer ayırttım. Salona girdiğimizde hemen tüm masalar dolmuştu. Müzik başlamadan, hemen yemekleri ısmarladık. Menü, birinci tabaklar, ikinci tabaklar ve tatlılar olarak üç bölüme ayrılmış. Başlangıç yemekleri anlamına gelen birinci tabaklar bölümü yanında sıcak blini olduğu halde 60 gram beluga havyarı ile başlıyor, 6 çeşit peynirin yer aldığı peynir tabağı ile son buluyor. Arada çeşitli salatalar, dana carpaccio, deniz ürünleri tabağı ve çeşitli İtalyan usulü hamurişleri var. Ispanak, ricotta peyniri ve krema sosuyla hazırlanmış ravioli istedim. Önüme gelen ravioli domates sosluydu. Garsonu sadece menüdeki bu tutarsızlık konusunda uyarmakla yetindim. Zira ravioli domates sosuyla da çok lezzetli hazırlanmıştı.
MUM IŞIĞIYLA AYDINLATILMIŞ İkinci tabaklar, yani ana yemekler bölümünde seçenekler fazla değil ama herkesin aradığını bulabileceği çeşitlilikte. Kuzu filetodan buharda somon balığına, portakallı ördekten ızgara tavuğa, yoğurtlu kebaptan ince dilimli et yemeği Robespierre'e ve nihayet ızgara bonfileye kadar hemen her türlü malzemeyle seçenekler düşünülmüş. Mevsim sebzeleri, taze biberli pilav ve beğendi eşliğinde kuzu fileto ısmarladım. İlk yemek gibi, bu da çok lezzetliydi. Aynı başarı tatlılarda da görülüyordu. Grubumuzda kim, hangi tatlıyı yediyse, çok memnun kaldı. Bense frambuaz soslu, meyveli milföy istedim. Tatlıyı yediğimiz sırada müzik zayıf spot ışıkları altında tüm canlılığıyla sürüyor, soframız ise ancak masanın ortasındaki mumun ışığı ile aydınlanıyordu. Dolayısıyla tabağın çevresinde simsiyah görünen lekenin aslında ahududu sosu olduğunu ancak tadınca fark edebildim. Konser dinlerken yemek yemenin herhalde bu kadar da bedeli olmalı.
CEP TELEFONU UYARISI Jazz Center'de yerli şaraplardan sadece Corvus firmasına ait üç çeşit yer alıyor. Gerisi tümüyle yabancı. Ancak yabancı şaraplardan bazıları yerlilerden de ucuza sunuluyor. Gerçi yerlilerin en alt fiyat kategorisinden hiç şarap yok ama bu çok zengin menüden seçim yapılırken insan yine de kazıklandığı duygusuna kapılmıyor, kar oranları oldukça düşük tutulmuş. Menüdeki şaraplar Arjantin, Şili, Güney Afrika, Avustralya, ABD, İspanya, İtalya ve Fransa kökenli. En ucuzları 50 lira ile Arjantinler. Müzik başlarken konuklar cep telefonlarını kapatmaları ve konuşmamaları konusunda uyarılıyorlar. Bu doğru bir şey. Çünkü burası herhangi bir lokanta değil. Masaların sıralanışından ışık ve ses düzenine, yemek servisine dek her şey müziğe odaklanmış. Müzik ve yemek ziyafeti sürerken, gecenin geç saatlerinde bir konser için Türkiye'ye gelmiş Chuchu Valdez ve topluluğu kulübe uğradılar. Sonra jam session için onlar da sahneye davet edildiler. Zaten çok keyifli geçmekte olan müzik ziyafeti böylece ikramiyeli oldu.
Deniz Erbil
|
|
|
|
|
|
|
|
|