Bardakların kenarındaki dekoru yemiyoruz!
Başından peşin peşin söyleyeyim; ben içki içmek konusunda çok başarılı değilimdir. Hatta neden 'çok başarılı değilimdir' yazdığımı bile anlamadım. Çünkü çok başarısızımdır. "Rahşan Hanım, gelin Türkiye Barmenler Derneği'nin olağan yarışmasında jüri olun" dediklerinde bu cevabı verdim. Onlar da bunun daha ilginç olacağını, zaten kokteyllerin tadına bakmam gerekeceğini söylediler kabul ettim. İyi ki de etmişim, çok eğlendim. Tom Cruise'un barmen olduğu 'Kokteyl' filmini hatırlar mısınız? İşte organizasyon boyunca gözüm Tom Cruise'u aradı durdu. Jüri anons edildiğinde açıkçası ben Cengiz Semercioğlu'ndan kopya çekerim diye düşünüyordum. Ama Cengiz ile arama Savaş Özbey arkadaşımız oturdu. "Aha şimdi mahvoldum" derken, kendisi ile ilgili yapılan anons içime su serpti: "Savaş arkadaşımız tam bir barmen dostudur..."
TÜM EĞLENCESİ KAÇTI İlginç bir sahne düzeneği vardı. Öne bizim jüri koltuklarını koymuşlar, arkaya ise barmenler ve bartenderlar için kokteyl hazırlama masası yapmışlardı. "Tamam" dedim içimden, "Gösteri başlıyor. Barmenler şişeleri, karıştırıcıları havalarda uçuracaklar" deyip, koltuğumu geri çevirdim ve yarışmacı arkadaşların gösterilerini izlemeye koyuldum ki, tam olarak nereden geldiğini kestiremediğim (ama gökyüzünden geldiğini düşündüğüm) davudi bir sesle sarsıldım; "Jüri üyelerinin arkalarına bakmaları yasaktır." İşte o anda işin tüm eğlencesi kaçtı benim için. Seyirciler bana bakıyor, ben seyircilere. Tabii seyirciler daha çok arkamızdaki eğlence dolu gösterilere... Hele aralarda bir alkış kopuyor, deliriyorum arkaya bakmamak için. Cep telefonumun ekranını çaktırmadan ayna gibi kullanmak istiyorum ama nafile. Hiçbir şey görünmüyor...
BİRAZ PASLANMIŞIM İçkileri üçlü gruplar halinde denedik. Lezzet, görünüş ve aroma kategorilerinde puan vermemiz gerekiyor. Savaş zaten akşamdan kalma, keyifle içiyor kokteylleri. Allahtan sol yanımdaki tanımadığım beyefendi Barmenler Derneği Başkanı çıktı. Başlıyorum lise günlerindeki başarılı kopya çekme taktiklerimi uygulamaya. İtiraf ediyorum biraz paslanmışım. İlk gruptaki kokteyllerden '3 numara' tartışmasız kahramanım oluyor. Diğer jüri üyesi arkadaşlarıma "3 numara süper değil mi?" diye soruyorum. Herkes "Hayır biz oyumuzu 1 numaraya verdik" diyor. Amanın ben ne yapıyorum. Bu uzlaşmanın dışında nasıl kaldığıma dair en ufak bir fikrim yok. Jürilik görevimden istifa etmek istiyorum. Neyse, ikinci grupta daha dikkatli davranma kararı alıyorum. İkinci grupta gelen kokteylleri daha bir ciddiyetle içiyorum. Bu sefer de gelen kokteyllerin yarısını mideye indiriyorum.
SARHOŞ OLUYORUM İşte oldu, ellerim uyuşmaya başladı! Galiba sarhoş oluyorum. İnşallah, çalan müzikle göbek atmaya kalkmam. Çünkü alkol içimdeki dansözü tetikleyen bir özelliğe sahip. Ne zaman iki yudum içsem şakkıdı, şakkıdı... Neyse tadına bakmamız gereken son bir grup kaldı. Ancak o kadar lezzetli ki gelenler. "Allah Allah" diye dalıyorum artık kokteyllere. "Gurk gurk gurk" efekti ile içerken hiç de zorlanmıyorum. Rengarenk, mis gibi meyve kokan, çok şık süslenmiş kokteyllerden bahsediyorum. Bir bardağın kenarındaki salatalık süsünü mideye indirdikten sonra Savaş beni uyarıyor: "Galiba bardakların kenarındaki dekoru yemiyoruz..." Yarışma dündü. Bu sabah başım ağrıyarak uyandım. Otomobilim hâlâ Mövenpick Hotel'de. Yarışmanın sonucu hakkında en ufak bir fikrim yok! Ama şu '3 numara'dan biraz daha olsa... Şöyle soğuk soğuk... Hıck..
|