İnsan ve dinozor
Monaco Prensi 2'nci Albert'in köpeklerin çektiği kızakla Kuzey Kutbu yolculuğuna başladığı gün, uluslararası haber ajansları abonelerine Türkiye'deki köpek katliamlarının görüntülerini ulaştır. Monaco Prensi 2'nci Albert "İklim değişikliği ve sınai kirlenmenin tehlikelerine karşı mücadele en öncelikli görevimiz. Toplumlarımızın atıkları ülkelerimizin sınırlarını aşıyor, Kuzey Kutbu'nun ve Antarktika'nın kıyılarına kadar ulaşıp kirletiyor. Bu tehdide dikkat çekmek için Kuzey Kutbu yolculuğuna çıkıyorum" dediği gün, Türkiye, Tuzla'da bulunan yeni zehirli varillerle sarsıldı. Üç hafta önce toprağa gömülü olarak bulunan yüzlerce varilin sadece 500 metre ötesinde. Bize de geçenlerde bir solukta okuduğumuz kitabın sayfalarını yeniden çevirmek düştü. "İnsana inandım. Ama artık inanmıyorum. İnsanlığa inandım. Ama o da bitti. Artık eminim: İnsanın geleceği yok" cümleleriyle başlayan kitabın adı "İnsanlık yok olacak." Fransa'da ay başında yayınlandı ve hemen en çok satanlar listesine girdi. Yazarı Yves Paccalet. Doğa bilimcisi, gazeteci ve düşünür. Kaptan Jacques Yves Cousteau ile "Calypso"da 15 yıl boyunca dünyanın tüm denizlerini dolaştı. Fransızca adı "L'Humanite disparaitra" olan felsefi kitabında Paccalet, gezegenimizin kurtuluşunun insanın yok olmasından geçtiğini ve bunun pek de uzak sayılmayacak gelecekte mutlaka gerçekleşeceğini öne sürüyor. (Birkaç yıl önce "Le Monde" gazetesinde okuduğumuz uzun bir bilimsel araştırmada da, doğanın insanı sırtından atmaya hazırlandığı anlatılıyordu.)
Tuzla, Karadeniz, İskenderun Buyurun size Paccalet'in karamsar kehanetinden birkaç paragraf: "İnsan aslında seks, toprak ve hiyerarşi güdülerinin yönlendirdiği büyük ve bencil bir maymun. Evet akıllı ama bu yeteneğini sadece egemenliğini genişletmek ve hiyerarşideki yerini yükseltmek için kullanıyor. Ayrıca insan maddi şeylerin kölesi, ilacı olmayan tüketim hastalığına yakalanmış, tüm bunları büyüme, gelişme, zenginleşme kavramları ambalajına sarmış bir yaratıktan başka bir şey değil. Bu kavramların kendi sonunu getirmekte olduğunu bile görmüyor. Büyüme, zenginleşme, tüketme adına çevresini, doğayı kendisi dünyada var olduğu sürece onarılmayacak boyutlarda mahvediyor." Sonra sayıyor: Denizlerin, akarsuların lağıma dönüşmesi, toprağın tarım ilaçları ve zehirli atıklarla öldürülmesi, havanın yakında solunamayacak kadar zehirlenmesi... Ve ekliyor: " Kendi yaşam alanını ortadan kaldırdığı için yok olan dinozorlara benziyoruz. Sonumuz da mutlaka onlar gibi olacak. İyi de olacak! Dünya birkaç milyar yılda kendini onardıktan sonra kurtlarla, kuşlarla, çiçeklerle, ormanlarla, ormanlarda yaşayan canlılarla, masmavi denizlerle, berrak akarsularla yeniden cennete dönecek. İnsanın olmadığı çağlardaki gibi..." Paccalet'in bu kehaneti kimilerine göre "Son imdat çığlığı", kimilerine göre ise "İlk can çekişme hırıltısı..." Ve Tuzla'daki zehirli varilleri bırakanların" İnsanlığa karşı suç işlemek"ten yargılanmaları çağrıları yapılıyor... Ve Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, "Başka bölgelerde de zehirli variller olduğunu" söylüyor... Ve İtalyan gemilerinin Karadeniz'e bıraktıkları zehirli variller 1988'den beri Sinop ve Samsun sahillerinde duruyor... Ve "MV Ulla" gemisi zehirli atıklarının bir bölümüyle 1.5 yıldır İskenderun Körfezi'nin derinliklerinde yatıyor... Ve Bodrum'da 20 bin ton lağım suyu limana akıyor... Ne dersiniz, insanoğlu tıpkı dinozor gibi sonunu mu hazırlıyor?
|