Fenerbahçe ve şampiyonluk
Bu yıl lig gerçekten keyifli geçiyor. Çok sayıda takım kümede kalma mücadelesi verirken iki ezeli rakip de şampiyonluk için nefes kesen bir yarış içine girmiş bulunuyor. Yıllardır uzak kaldığımız böyle bir tablonun futbolseveri rahatlatması gerekir ama ne yazık ki öyle olmuyor. Hıncal Uluç'un dünkü yazısı ve Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören'in açıklamaları Fenerbahçe'nin ve Başkanı Aziz Yıldırım'ın yolunu kesmek için büyük bir ittifak oluşturulduğunu ortaya koyuyor. Uluç, aşırı Galatasaray yanlısı tutumuyla tanınır. Daha Cumhuriyet gazetesinin yazarıyken G.Saray yanlısı yazılarıyla öne çıkmıştı. Sabah'a geldikten sonra medyada anti-Fenerbahçe cephesi oluşturdu ve hakemlerle Futbol Federasyonu'nu yıllarca denetimi altında tuttu. G.Saray'ın 4 yıl üst üste şampiyonluğunda Fatih Terim kadar, Hıncal Uluç ve Mehmet Ağar'ın emeği de unutulmamalıdır! Bunlar, insanların hayata bakış açısına göre, tuttuğu takımı hedefe götürebilmesi açısından önemli artılardır. Ancak bir futbolsever ve gazeteci olarak bu kadar yanlı bir tutum benim kabul edebileceğim durum değildir. Hıncal Uluç Sabah'taki dünkü yazısında tam da bunu yapıyor, Federasyon'u Fenerbahçe karşıtlığına zorlamak istiyor açıkça. Herkes biliyor ki, bu sezon başında hakemler F.Bahçe lehine hatalar yaptı. Bunların en önemli ikisi Konya'da Anelka'nın elle attığı ve sayılan golle Trabzonspor'un 2-1 galipken verilmeyen penaltısıydı. Ama benzer hatalar G.Saray lehine de yapıldı. İlk aklıma gelen örneği vereyim; Denizli'nin ofsayt diye sayılmayan golü verilse, bugün şampiyon ilan edilmiş olabilirdi mesela. Ama bunlar önemli değil çünkü hakemler hata yapabilir. Bir başka söylemek istediğim Türkiye'de futbol medyası, siyaseti, iş dünyası kadar temizdir. Ancak bu durum sadece Fenerbahçe'yi ilgilendiren bir gerçeklik değildir. Sanayisi zehirli atıklarını deniz kenarına bırakan bir ülkenin futbol takımlarının temizliği de bu kadardır. Gazetecilere düşen görev bu kirliliğe her zeminde karşı çıkmaktır. Taraftar gözlüğüyle bakıp, sürekli bir takım aleyhine yazmak değil. Ben Fenerbahçeliyim, kongre üyesiyim ve bununla gurur duyarım. Ancak bu gerçek benim F.Bahçe'yi eleştirmeme engel olmaz. Aksi halde, Fenerbahçe yönetimlerinin kapıkulu olurum ki, aklı başında hiçbir insan bunu yapmaz. Türkiye'nin her alanda şiddeti yaşadığı bir dönemde, her sorunun şiddet yöntemiyle çözülmeye çalışıldığı bir anlayışın giderek egemen olmaya başladığı bir dönemde, gazetecilere düşen görev, bu gerilimi düşürücü bir tavır almak olmalıdır. Her fırsatta F.Bahçe aleyhine yazmak, yönetimini yerden yere vurmak bence sportmence bir tavır değildir. Türkiye spor kamuoyu bizlere bir Alex'i, bir Anelka'yı, bir Van Hooijdonk'u izleme şansı veren futbol yöneticilerine öfke duymamalı, müteşekkir olmalıdır. Tıpkı Hagi'yi bizlere izlettiren futbol adamlarına olduğu gibi... Ligin bitmesine 5 hafta kaldı. Bırakalım sonucu gazeteciler değil, futbolcular belirlesin. Ben F.Bahçe'nin her türlü olumsuz koşulda bile, (Beşiktaş Başkanı'nın G.Saray'a yenileceklerini şimdiden açıklamasına rağmen bile) bu yarışı önde tamamlayacağına inanıyorum. Onun için diyorum ki, taraftarları gaza getirecek, birbirine düşürecek tavırlardan kaçınalım. Hem gazı verip hem sonra statlara niye kadın seyirci gelmiyor diye şikâyet etmeyelim. İğneyi kendimize, çuvaldızı başkalarına batıralım.
|