Kültür başkenti
Osmanlı, Mısır'da 300 sene kaldı. Bir Allah'ın kulu çıkıp, "nedir kardeşim bu piramitler" demedi. Napolyon, Mısır'da bir sene kaldı. Hiyeroglifi Fransızlar çözdü.
"Bakmak"la "görmek" arasındaki farkı ortaya koyan, klasik örnektir bu... Yani, halk arasındaki tabirle: "Bakar kör..."
Onun için Zeus sunağımız, Truva Hazinemiz elalemin elinde... Onun için Efes'i biz dururken, Avusturyalılar kazar.
Veya Dolmabahçe Sarayı ile çok gurur duyarız da... Neden "dolma"dır adı? Toprak mı kalmamıştır koskoca İstanbul'da da... Denizi doldurup kondurdular oraya?
Bakın şimdi yeni bir gurur vesilesi çıktı. İstanbul 2010 yılının "Avrupa Birliği Kültür Başkenti" ilan edildi. Gazeteler böyle diyor. Manşetlerde havayi fişekler patlıyor.
Bir kere bu yalan.
İstanbul, Avrupa Birliği Kültür Başkenti olmadı. İstanbul, Avrupa Birliği "dışı ülkeler" Kültür Başkenti oldu.
Çünkü "Avrupa Birliği Kültür Başkenti" olarak iki şehir seçildi. Biri Almanya'nın Essen şehri. Öbürü Macaristan'ın Pecs şehri. İstanbul, Avrupa Birliği "dışı ülkeler" Kültür Başkenti seçildi...
Ve bir soru... "Neden 2010?" Mesela neden 2007 değil? Çünkü 2010'a kadar "dolu." Yani, bu iş sırayla...
Peki bu "güzellik yarışması"nın başladığı 1985 yılı ile 2009 yılı arasında hangi şehirler "kültür başkenti" seçildi? Atina, Floransa, Amsterdam, Berlin, Paris, Glasgow, Dublin, Madrid, Anvers, Lizbon, Kopenhag, Selanik, Stockholm, Weimar, Avignon, Bergen, Bologna, Brüksel, Helsinki, Krakov, Reykjavik, Prag, Santiago de Compostela, Porto, Rotterdam, Bruges, Salamanca, Graz, Genova, Lille, Cork, Patras, Lüksemburg, Sibiu, Liverpool, Stavanger, Linz...
Görüldüğü gibi, İstanbul "kültür başkenti" olana kadar, "kültür başkenti olmayan kalmamış" neredeyse...
Biz AB'ye girene kadar, girmeyenin kalmadığı gibi...
Hayır, amacım "İstanbul'dan Avrupa kültür başkenti olmaz" demek değil. Aksine... İstanbul, "dünyanın" kültür başkentidir bana göre...
Yukarıda adı geçen şehirlerin en az yarısını gördüm. İstanbul'un bir semti bile etmez çoğu... Resmen dandiktir. İstanbul'un kültürünü, mesela Graz, Glasgow, Reykjavik, Essen'le falan kıyaslamak İstanbul'a hakarettir.
O halde ne anlatmak istiyorum? Şunu. Biliyorum, gazeteler "iyi şeyler de oluyor" demek istiyor, Hükümet'in gözüne girmek için. Ama işin bütününü anlatmadan, sadece bir noktayı "cımbızlayıp" manşet yapmanın, kime, nasıl bir faydası var?
Palavrayla kültür olur mu?
|