|
|
|
|
|
|
12 Eylül ve 28 Şubat neden farklı...
12 Eylül'de herkesi kapattılar zaten, Atatürk'ün kurduğu parti bile kapandı. 28 Şubat ise sadece merkez sağ ve İslami kesimi ele aldı. Sürecin tamamına baktığınız zaman bu aslında başarısızlıktır. Bizleri oluşturdu, yetiştirdi ama bütün büyük Anadolu'ya bunu yapamadı. Türkiye'de siyasal İslam denilen olgu siyasetin gündemine kendi partisiyle girdi. Keşke Demirel, Erbakan'ı 1969 seçimlerinde aday gösterseydi. Keşke, 1975'te Turgut Özal, Adalet Partisi'nden aday olsaydı. Keşke PKK'lılar dağa çıkmadan önce siyasete girselerdi ve milletvekili olsalardı.
Diyelim ki yarın seçim oldu, AKP 450 milletvekili çıkarttı, anayasal çoğunluğu aldı ve dedi ki ben her şeyi tartışmaya açığım, halk bana böyle bir yetkiyi verdi. 28 Şubat'ın tekrarlanması meşru mudur? Burada demokrasinin başarısızlığı yok. Atatürk'ün hayatımıza soktuğu bir laf var: 'Köylü efendimizdir.' Atatürk çapında bir adam bunu mutlaka inanarak söyledi. 2006'da Cumhuriyet'in başındaki sorunlar tartışılıyor. Cumhuriyet'in demokrasi öncesi ve sonrası döneminde bir yerde yanlış yaptık. Şu anda kentlilik de, laiklik de, ekonomi de bozuk. Ben diyorum ki şunu bir sıyırıp biraz da başarılarımıza bakalım. Şu anda dünyanın 8'inci büyük turizm ülkesi, dünyanın 20'inci büyük ekonomisi, kalkınma ve ihracattaki artış hızı dünyanın ilk 20'si arasına giriyor. 'Zaten bundan bir şey olmaz' diyeceğimize acaba ne yapabiliriz diye sormalıyız. Türk demokrasisinin buna ihtiyacı var. AKP'nin içinde eğer aşırılar varsa gerçekten, yani Türkiye'deki siyasal ve sosyal ekseni dine kaydırmak isteyen fanatikler varsa onlar nötralize olacak. Siyasetten tasfiye olacaklar, çünkü toplumun büyük bir çoğunluğu gözünü çağdaş uygarlığa dikmiş, ilerleyen bir toplumuz. Ben o noktada iyimserim. Yani yeni 28 Şubat olur mu olmaz mı gibi bir tartışmaya girmek abesle iştigal bence.
|
|
|
|
|
|
|
|
|