|
|
|
|
|
|
İçki de içtim bira tadını bilirim
Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin Pazar SABAH'a konuştu. Bakan'ın sözleri çok tartışılacak.
Oy istemek için geneleve gittim Bakan, "Kemal Unakıtan hakkındaki iddialar sizinle ilgili olsaydı tavrınız ne olurdu?" sorusuna şöyle cevap veriyor; "Kamu vicdanını rahatsız edecek bir yanlışlığım olsa böyle bir görevde kalmam zaten." İçki konusunda ise esnek; "Tadını bilirim. Bira da içtim..." Şahin, oy istemek için her yere gitmiş; "Geneleve bile gittim ama fiziki nedenlerle değil, oy istemek için..."
Torpil için evime bile giriyorlar
Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, spordan özürlü oğluna, içki konusundan Maliye Bakanı Unakıtan'la ilgili hükümete yönelik eleştirilere kadar pek çok konuda soruları yanıtladı. Bakan Şahin, "Yanlış anlaşılır diye oğluma Bakanlığın önünden bile geçmemesini tembih ediyorum" diyor Bakan Şahin, "Maliye Bakanı hakkındaki iddialar sizin için olsaydı ne yapardınız?" sorusuna "Kamu vicdanını rahatsız edecek yanlışım olsa görevde kalmam" yanıtını verdi.
- Hayatınızda en son ne zaman "lanet olsun" dediniz? Çok sık sinirlendiğim oluyor. En çok ne zaman dersen, çok eskiden tanıdığım insanlar gelip diyorlar ki "Oğlum, kızım, gelinim işsiz." Ben de diyorum ki "İş istiyorsanız bunun yolu belli. Sınava gireceksiniz." Ama ısrar ediyorlar. Torpil talebiyle çokça karşılaştığım için bunlar kafamın tasının atmasına neden oluyor! Torpil insanlarımızın o kadar içine işlemiş ki, onsuz yapamıyorlar. Eve kadar geliyorlar bir de.
- Ciddi misiniz? Evet. Evde hanıma söylüyorlar. Akşam veya sabah hanım anlatıyor, "bana şu geldi de yakınından bahsetti de" Çok sinirleniyorum. Evdekiler de zılkıtı yiyor benden. Bana göre torpili toplumda pekiştiren gene siyasiler olmuştur. Muhalefet siyasilerin yakınlarını, çocuklarını yakından takip eder. Mesela şu anda bir gensorular süreci yaşıyoruz. Bunların muhatabı da Maliye Bakanı Sayın Kemal Unakıtan. Unakıtan ticaretle uğraşan oğlu ve kızıyla ilgili eleştirilerle muhatap oluyor. Benim oğlum da avukat. Bir buçuk sene oldu avukatlığa başlayalı. Onun kamuda görev alması da mümkündü. Ben "Bu tür işlerden uzak duracaksın. Serbest avukatlığını yap. Hatta bizim bakanlığın önünden de pek geçme. Millet yanlış yorumlar yapar. Başka kamu kuruluşlarına da gitme" dedim. Ben bu konularda hassasım.
- Unakıtan sizin vicdanınızda aklandı mı? Ben bu eleştirilerin çok abartıldığı kanaatindeyim. Çünkü çocukları kendisi maliye bakanı olduktan sonra ticarete atılmış değiller. Çocuklarının menafaat elde ettiği kanaatinde değilim.
- Girişimde bulunmuş olabilirler mi? Ben olsam kızıma tembih ederdim: "Farklı anlaşılabilecek tür yerlere gitme, devlet dairesine gitme, farklı yorumlara yol açabilecek yerlere gitme" diye tembih ederdim. Bu bir anlayış meselesi ve farkıdır. Unakıtan'ın oğlu 5-6 yıldır tavukçuluk ve yumurtacılık yapıyormuş. Öğrendiğime göre kızı telekomikinasyonda kullanılan bir cihazı pazarlıyormuş. Tanıtımıyla ilgili, o alanda müşteri olabilecek yerlere gittiği gibi Telsim'e de gitmiş. Bakan olmasaydı da giderdi, bakan olduktan sonra da gitmiş.
- Ama burada başka bir şey var. Bakan önce "Kızım Telsim'e gitmedi" dedi sonra gittiği ortaya çıkınca Bakan da kabul etmek zorunda kaldı. Önce gitmedi dedi, sonra gittiği mi ortaya çıktı? O kadar iyi takip edememişim. O tabii yanlış yorumlara yol açabilecek bir tavır değişikliğidir. Böyle bir durum kamuoyunun kafasında bazı soru işaretlerinin uyanmasına yol açabilir.
- Unakıtan'la igili bu iddialar sizinle ilgili olsaydı tavrınız ne olurdu? Kamu vicdanını rahatsız edecek bir yanlışlığım olsa böyle bir görevde kalmam zaten.
- O yüzden oğlunuza Bakanlık önünden bile geçme, diyorsunuz... Gittikçe şeffaflaşan bir Türkiye'de siyasetçilerin her şeylerine daha çok dikkat etmesi gerekiyor. Siyasetçilerin en ufak yanlışlıklarının haber olmuş olmasını ve olacak olmasını Türkiye'nin geleceği açısından önemsiyorum. Böyle de olmalıdır.
BAŞBAKAN GEREĞİNİ YAPAR - Başbakan'ın her ne olursa olsun Unakıtan'ı ve hatta basının eleştirdiği herkesi savunma refleksini nasıl karşılıyorsunuz? Ben iddiaların abartıldığına inandığını düşünüyorum.
- Sizin dostluk temelleriniz böyle mi atıldı? İyi günde de kötü günde de dostlar satılmaz... Başbakan eğer bir kişiyle ilgili eleştirilerin dozajının kaçtığını görürse, haksızlığa uğradığını tesbit ederse ona sahip çıkar, arka çıkar.
- Sizce sahip çıkarken eleştirilere tümden gözünü mü yumuyor, yoksa onları da bir kenara not ediyor mu? Ben her şeyi değerlendirdiğini düşünüyorum. Evet Başbakan haksızlığa uğrayana sahip çıkar ama hata yapanı da zamanı gelince değerlendirir.
- Zamanını bekliyor öyle mi? Öyle düşünüyorum. Eleştirileri de bir taraftan mutlaka değerlendiriyordur. Savunduğu arkadaşlarla ilgili o iddiaları sayın Başbakan inceler. Devlet imkanlarını şahsı için kullanma gibi bir yanlışı tespit ettiği takdirde en yakını bile olsa gereğini yapacağına inanıyorum. Ama tespit edinceye kadar da savunuyor. Tespit ettiği tekdirde de gereğini yapar. Bunu biliyorum. En son grup toplantısında kapalı bölümde "Hata yapan kim olursa olsun gereğini yaparım. O nedenle herkes kendisine dikkat etsin. Telefonlarınız bile dinleniyor. Dikkat edin" gibi daha önce pek duymadığım bir uyarıda da bulundu.
Elif Korap
|
|
|
|
|
|
|
|
|