kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   News in English
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Umur Talu @ SABAH
Tel:
0537 660 71 21
Fax:
0212 280 05 51
 

Çoluk, çocuk...

Meğer Diyarbakır'da aklı olabildiğince başında bir Vali varmış...
"Devletin temsilcisi" olduğunu asla unutmadan, "halkın valisi" olmayı da deneyen ve çocuklar öldüğünde belli ki çok üzülen ve başka ne yapılabilir, ne olabilirdi diye düşünen...
O da jandarma tarafından fişlenmiş yani! Çünkü, bazen şu sözlere en çok ihtiyaç duyulduğunda, ya söyleyen çıkmaz, ya da dinleyen; yahut susturan çok olur, güçlü olur.
Pişman ederler.
"Taşlayanlar çoluk çocuktu, ne yapalım çocukları öldürelim mi? Refleksle değil, akılla hareket lazım. Daha büyük sorunlar üretecek kısa vadeli çözüm görünen hareketlerden kaçınmak lazım. Sert müdahale ile 20 yıl geriye gideriz."
Hakikaten...
"Demokratik hak" derken, pusu kuran, çoluk çocuğun geçtiği yollara mayın döşeyen, aman kenara çekilin demeden kardeşlerini, çocuklarını, komşununkileri, mahalledekileri önlere sürenlerin, onları hem de ekmek parası için kepenk açan hemşehrilerinin üzerine saldırtanların, onların cesetlerinden destan çıkarmak isteyenlerin; onları akılla, vicdanla engellemeyenlerin, dışlamayanların diyarında...
Hakikaten...
Valinin laflarını da ezip geçen "güvenlik güçleri" kurşun yağmurunda yere cansız düşen 3, 6, 8 yaşındaki bebek-çocukların ülkesinde...
Hakikaten...
"Terör örgütü" ile halkı uyarısında, "Çocukları öne sürmeyin, sonra ağlarsınız" derken, neredeyse "o zaman çocukları vururuz" demeye getiren, bunu her şeye rağmen haklı ve meşru gören başbakanların devletinde...
Çoluk çocuğu düşünen, çocuk elinde taşla ortadayken dahi, camı boş ver, can önemli diye yüreğinden, aklından ve dilinden geçiren vali olabilmek çok zordur.
Bu ülkenin sevecen çocuğu, kendi çocuklarının şefkatli babası, tüm çocukların gözlerinden öpen ve ellerini öptüresi valisi olabilmek zordur.
"Akılla hareket" ile "vicdanla sükunet" zordur.
Peki, biz, hepimiz, sağcı, solcu, muhafazakar, demokrat, milliyetçi, ulusalcı, Türk, Kürt, varlıklı, yoksul, eğitimli, ilk mektepli, okuma yazmasız, al yazmalı, hilal kaşlı, sinirli, endişeli, gergin... neysek artık, şunu deneyebilir miyiz: Okulda şiddeti filan konuşurken... Çocukları ölüme sürmenin de, öldürülebileceklerini söylemenin de, bilhassa öldürmenin de çok büyük ikiyüzlülük filan olduğunu düşünebilir miyiz.
Hakikaten üzülebilir miyiz? Belki oradan başlarız da... Çocukları öldürmezsek yani, büyüyünce çok öldüren ve çok çok ölen olmalarını da engelleyebiliriz.
Çocukları içten seversek, içimiz titrerse, hakikaten "akıllı" da olabiliriz.
Ne bileyim, belki.


Hürriyet'te Bekir Coşkun, "Sessiz, duyarsız, umursamaz üniversiteli" yi yazmıştı.
Siyasete, ekonomik, sosyal sorunlara ilgisiz ve hiçbir şeye ses çıkarmayan üniversiteliden.
Hakikaten tuhaftır!
Sadece öğrencisiyle değil üstelik; neredeyse ilk, orta öğretim çocuğu gibi görülmek istenen ve ne hikmetse çoğu da o seviyeye razı öğrencisiyle değil.
Devlette çoğu memurlaşmış, amirleşmiş... Vakıflarda çoğu kullaşmış, patronlaşmış öğretim üyeleriyle de.
Ama keşke şunu da yazabilseydi; bu ülkede "haber" dahi olamamasını da yazsaydı: Koskoca İstanbul Üniversitesi'nde, olur a, yemekhanenin özelleştirilmesine karşı çıkan öğrencileri, Parlak rektörün içeriye aldığı polis, kantinde dövdü, dövdü ve gaza boğdu.
"Üniversite" boşuna böyle sessiz olmadı; devren evrenler, "parlak" dayaklar derken...
Usluluk, sessizlik, üniversite çağında hala çocukluk kutsanırken...
"Aklın, fikrin, bilimin, eleştirinin, çoğulculuğun, vicdanın merkezi" olması gereken kurumlar, bunadı!
"Süt YÖKmüş" kedi gibi oldular.
Onca akılsızlığımızın bir sebebi de belki budur!

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Kompozisyon   / 31-03-2006
 30 bin ölü!   / 30-03-2006
 Çok az, az çok   / 29-03-2006
 Bir varmış, bir yokmuş   / 28-03-2006
 Üç tarz-ı saf!   / 27-03-2006
 Korkuyorum anne!   / 26-03-2006
 Şimdi, özetlersek...   / 24-03-2006
 Arazi marazi   / 23-03-2006
 Arkasında kimler...   / 22-03-2006
 Hukuk guguk mudur?   / 21-03-2006
ERGUN BABAHAN
Kürt Sorunu-4
Türkçe'nin gücü
PKK'nın dağlarda on...
FATİH ALTAYLI
İsrail Büyükelçisi: İran'a saldırı hata olur
İsrail'in...
UMUR TALU
Çoluk, çocuk...
Meğer Diyarbakır'da aklı olabildiğince...
ERDAL ŞAFAK
Sosyal güvenlik
DİSK, Türk Tabipler Birliği ve KESK'in...
Geldiğine pişman ettiler
1- İlk gününde 'Müslüman cemaat istemiyor' diyen imam, El...
Başbakan suikasti ve "ruh çağırma"
İtalya'daki seçimde, eski Başbakan Aldo Moro suikasti tartışması...
Sing your Song: (Şarkını söyle)
Sing your Song: (Şarkını söyle)
Mali sıkıntısı var. Sakatı, cezalısı eksik olmuyor. Song da isyanı...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu