Kompozisyon
Bu çocuklar bizi kandırıyor. O minik parmakları, cin bakışları, hin akılları ile kandırıyorlar. Küçücük dünyalardan ne büyük yalanlar çıkıyor. Çocuklar bizi kandırıyor. Uyutuyorlar, resmen. Yani bu kadar olur. Neler neler söylüyorlar. İnsanın inanası geliyor. Olur mu olur, ne güzel olur diye coşası geliyor. Ellerinde birer fırça, dünyayı boyuyor, gözümüzü boyuyor, aklımızı alıyorlar. Çiçekler açıyor, kuşlar ötüyor, insanlar hep el ele veriyor, kol kola giriyor. Çocuklar bizi kandırıyor. Üşenmeyip bir sürü şiir ezberliyor, daha beteri, şiir üstüne şiir yazıyorlar. Yazılar, yazılar, yazılar... Adına kompozisyon diyorlar. İnsanlar hep kardeş oluyor, güçlü güçsüze yardıma koşuyor, herkes ekmeğini bölüşüyor, hayat hep bayram oluyor. Nasıl atıyorlar nasıl. Korkma, diyorlar; güven, diyorlar. Sevmek, saymak dillerinden düşmüyor. Anneler, babalar, büyükler, öğretmenler, nineler, dedeler, kardeşler gırla gidiyor. Gidilmese görülmese de bizim köyler, evrenin tüm çocukları, Edirne'den Ardahan'a memleketimin her köşesi. Bizi kandırıyor çocuklar. Aptal gibi inanıyoruz. Geleceğin çok daha farklı olacağını sanıyoruz. Kendi utançlarımızdan arındırıyorlar bizi. Çocuklar sayesinde iyilikle, güzellikle, hayalle, umutla doluyoruz. Neşe doluyoruz, evet, o da oluyor. Ama yalan söylüyorlar. Köprüyü geçene kadar durmadan palavra sıkıyorlar. Nasıl salağız ama, yiyoruz. Havayı, suyu, doğayı, yeşili, maviyi nasıl da seviyor, nasıl da göz bebekleri gibi koruyacak görünüyorlar. Ağacı koruyanı, kimsesiz kuşa yuva yapanı, sokak köpeğiyle arkadaş olanı, kediciği kucaklayanı, kavanozda kırmızı bir balıkla okyanusa açılmış gibi mutlu olanı. Nasıl da dünyada barışı, huzuru, dostluğu hakim kılacak gibi yapıyorlar. Nereden buluyorlar o lafları, nasıl da tatlı tatlı uyuşturuyorlar. Eline kalemi alan yazıyor. Silgiyi alan siliyor da, dahasını yazıyor. Hattat gibi yazanı da, kargacık burgacık harfleri artarda dizeni de, durmadan gezeni de, sokakta oyun üstüne oyun bozanı da, yazıyor da yazıyor. Bir bakın, bir bakın ya... Tam 10 milyon çocuğun ilköğretim okullarında yazdığı kompozisyonlara, şiirlere, yaptığı resimlere filan bir bakın. Dünyanın en büyük kandırmacasının belgeleri. Bir kez inanır, bir kez umutlanır, bir kez bu vatanın ve şu dünyanın iyilikle, güzellikle dolup taşacağını, milyonlarca meleğin büyüyüp de cıvıl cıvıl kardeşliğe, mutluluğa, sevgiye, sevdaya koşacağını zannedersen... Şuraya yazıyorum işte, çok safsın çok. Çünkü öyle yağma yok. Milyonlarca çocuktan, milyonlarca melekten, milyonlarca kompozisyon, resim, şiir ve masaldan, hayal ve umuttan kalan bakiye bu. Bu, işte. Nerede o çocuklar. Nerede o vaatler. Nerede o iyi çocukken büyüyünce de iyi insan olacaklar. Nerede ha? Hepsi palavra. Çocuklar bizi çok kandırdı. Hep aldattı. O kadar iyilikten bunca kötülük, o kompozisyonlardan bu kompozisyon, mümkün değil çıkmazdı. Hepsi kuyruklu yalandı. Bakın, bakın şu çocuğa; neler yazıyor yine. Sakın kanmayın! Not: Yağmacı, linççi, pusucu, terörcü, baskıcı, tezgâhçı, soyguncu, çeteci, yalancı, dayatmacı, uyutmacı, tahakkümcü, vurguncu, gaspçı, dolandırıcı, hortumcu, fitneci, fesat, dayakçı, bombacı, suikastçı, kışkırtmacı, provokatör, işkenceci, avantacı, yalaka, yağcı, kinci, ırkçı, sahtekâr, düzenbaz, duyarsız, duygusuz, namert, kalleş, sinsi, zalim tüm kardeşlere selamla!
|