|
|
|
|
|
İstanbul'da Altın Lale yarışı
|
|
Geçtiğimiz cuma günü başlayan 25'inci İstanbul Uluslararası Film Festivali'nin en heyecanla takip edilen bölümlerinden birisi de uluslararası yarışma yani büyük ödül Altın Lale. Bu yıl jüri başkanı ise Fransız yönetmen Jean-Paul Rappeneau. Yönetmen Reha Erdem, en son 'Münih' filminde izlediğimiz İsrailli oyuncu Makram Khoury ve oyuncu Işık Yenersu gibi isimlerin de yer aldığı jüri, yarışmadaki 11 filmi değerlendirecek. Yarışma filmleri arasında bu yıl Türkiye'den bir yapım yok. Taliban tarafından yerle bir edilen heykelleri anlatan 'Dev Budalar', bu yarışmaya katılan ilk belgesel olarak öne çıkıyor. Filistin Devlet Tiyatrosu için oyuncu seçmelerini anlatarak mülteci sorununa el atan 'İntizar', ünlülere tapınmanın rahatsız edici tarafını gösteren 'Perde Arkası', İngiliz Michael Winterbottom'dan keyifli bir edebiyat uyarlaması olan 'Uyduruk Bir Öykü' ilk akla gelenler. Tom Wilkinson, Emily Watson, Rupert Everett gibi oyuncuların yer aldığı 'Ayrı Hayatlar' ve Giovanna Mezzogiorno'nun rol aldığı 'Yüreğimdeki Canavar' da yarışmada. Danimarkalı genç yönetmen Christopher Boe da bu yıl 'Allegro' ile Altın Lale için şans arayacak. Ödüller, 15 Nisan'da sona eren festivalin kapanış gecesinde sahiplerini bulacak.
FİLMDEN SONRA FİLM Geçen hafta vizyona giren iki Oscarlı film hakkında sinema eleştirmenleri olarak aramızda konuşuyorduk. 'Capote' kuşağının en büyük yeteneklerinden Philip Seymour Hoffman'ın en iyi aktör ödülünü kazandığı film olarak vizyonda. Bir arkadaşımız 'Capote'nin hemen ardından 1967 tarihli 'Soğukkanlılıkla' adlı filmi bir daha izlemek üzere eve koşturduğunu söyledi. Malum, Truman Capote'un 'Soğukkanlılıkla' (In Cold Blood) romanını yazdığı döneme odaklanan 'Capote'yi sanki daha bir özümsemek için kitabın 40 yıl önceki başarılı sinema uyarlamasını izlemek iyi bir seçenek. Böylesine 'devamlılık' arzetmeyen ama 'Brokeback Dağı'nın Oscarlı yönetmeni Ang Lee'nin Amerikan toplumuyla ilgili önemli gözlemlerinden birisini izlemek için 'Buz Fırtınası' var. Film, 1970'lerin özgürlükçü ortamına ayak uydurmaya çalışırken yaşamlarındaki kontrolü ellerinden kaçıran orta sınıf bir Amerikan ailesini anlatıyor. Lee, yıllar sonra 'Brokeback Dağı' ile önyargıları hiç umursamadan 'imkansız aşkı' anlatıyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|