|
|
Çelik: Şiddet aile ortamında başlıyor
Çelik, ''1. Şiddet ve Okul: Okul ve Çevresinde Çocuğa Yönelik Şiddet ve Alınabilecek Tedbirler Sempozyumu''nun Conrad Oteli'nde yapılan resepsiyon ve basın toplantısına katıldı. Toplantıda, İstanbul Valisi Muammer Güler, Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Balıbey ve Milli Eğitim Bakanlığı bürokratları da yer aldı.
Bakan Çelik, 15-20 gündür kamuoyunun gündemini meşgul eden okullardaki şiddet konusunda görüşlerini paylaşmak istediğini ifade ederek, şiddetin kabul edilebilir bir olgu olmadığını söyledi. Bir
yerde şiddet varsa, bunun tek bir sebep-sonuç ilişkisi olamayacağını, birçok sebebi olacağını anlatan Çelik, ''Hep sonuçlar üzerinde durma gibi bir alışkanlığımız var. Nedenler üzerinde durulmalı'' diye konuştu. ''Bu bizim toplumsal gerçekliğimiz. Yüzleşmeliyiz'' diyen Çelik, eğitim ile şiddetin asla yan yana gelmemesi gereken iki kavram olduğunu söyledi.
Şiddetin aile ortamında başladığını vurgulayan Çelik, şiddetin sebebinin ve sorumlusunun tek kişi veya kurum olmadığını kaydetti. Okullarda yaşanan şiddet olaylarından sonra yaptığı açıklamalarda medyayı suçlamak istemediğini ifade eden Çelik, ''Medyadan duyarlılık talebinde bulundum'' dedi.
''EĞİTİMDE SINIRSIZ DEMOKRASİ OLMAZ''
Eğitimde sınırsız demokrasi olmayacağına dikkati çeken Çelik, böyle olunca sınıfın yarısı ders yapmak istemeyince ders yapılamayacağını, çocuğun istemediği zaman ders çalışmayacağını anlattı. Bireyi ve öğrencileri önemsemek, onlara değer verildiğini göstermek ile onları kendi haline terketmenin farklı şeyler olduğunu kaydeden Çelik, yeni müfredatın öğrenci merkezli olduğunu, bireyi çok önemsediklerini anlattı. Çelik, öğrencileri önemsemek ve karar verme süreçlerine katmanın, onları kendi başlarına bırakma anlamına gelmeyeceğini ifade etti.
MAFYA DİZİLERİ
Okullarda şiddet olaylarının yaşanmasının ardından yaptığı açıklamalarda medyayı suçlamadığını dile getiren Çelik, şöyle konuştu:
''Medyadan duyarlılık talebinde bulundum. Ben böyle bir uyarıda bulunuyorsam, bunu tek başıma yaptığım, aklıma ilk eseni söylediğim anlamında algılanmasın. Benimle birlikte çalışan yüzlerce pedagog arkadaşım var. Bir şeyi eğitelim, öğretelim derken onlarda merak uyandıracak, onları adeta o işe teşvik edecek şekilde, onların aklına gelmeyeceği getirmeyelim. Bizim üzerinde durduğumuz budur. X dizi televizyonlarda oynadıktan sonra 'mafya babalarına özenti oldu, adeta mafya kültürü oluşmaya başladı' denmeye başlandı. Bu bir etkendir, sebeplerden biri olabilir. Medya şunu bilmeli ki bu dizileri ben çektirmedim. O dizilerdeki o kahramanları ben yaratmadım, A televizyonundan B televizyonuna transfer etmek için de milyon dolarları ben ödemedim. Eğer bir özeleştiri yapacaksak, gerçekten o olayların olmaması ve bitmesi için ortaya ciddi bir tavır koyacak ve bunu bir seferberlik ruhu içinde yapacaksak, hep birlikte yapmalıyız. Bu olaylarda ailenin sorumluluğu vardır, okul yönetiminin ve öğretmenin sorumluluğu vardır, polisiye bir tedbir alınması gerekiyor ve alınmıyorsa polisin sorumluluğu vardır, bizim yöneticiler olarak sorumluluğumuz vardır, akranların, arkadaşların sorumluluğu vardır ve medyanın sorumluluğu vardır. Bu sorunu hep birlikte paylaşıp üstesinden geleceğiz.''
Ortaöğretim kurumlarında 13-18 yaş grubu arasındaki çocuklarda 2005 yılında 528 öğrencinin suç işlediğini, daha küçük yaşlarda suçlu sayısının azaldığını belirten Çelik, ''13-18 yaş grubundaki gençler ortaya çıkmak, kendini göstermek, tanınmak istiyor. Medya olayları her gün verir, üzerinde sıklıkla durur, onlar da kendilerini manşetlerde, televizyon ekranlarında görürse, ben endişe ederim ki bu olayları kamçılar. Ben, 'medya bunu doğurdu, sorumlusudur' demedim, demem de mümkün değil'' şeklinde konuştu.
Bir internet sitesi sahibinin çocuk ziyaretçilerin sayısının artması için ''16 yaşından küçükler giremez'' yazısını kullandığını ve böylece 16 yaşından küçüklerin bu siteyi daha çok ziyaret ettiğini anlatan Çelik, bunun en iyi reklam aracı olduğunu, bu konuda duyarlı olunması gerektiğini söyledi.
''SEMPOZYUMUN HAZIRLIĞI 1.5 YIL SÜRDÜ''
Çelik, sempozyumun hazırlığının 1.5 yıl sürdüğünü, bu olaylar nedeniyle yapılmadığını belirtti. Bir tek çocuğun burnu bile kanasa bu olaya duyarsız kalınamayacağını ifade eden Çelik, Bakanlık olarak okullarda şiddetin önlenmesi için yaptıkları çalışmaları anlattı.
Şiddetin önlenmesi için okullara kamera yerleştirilmesinin gündeme geldiğini ifade eden Çelik, güvenliğin önemli olduğunu, ancak bunun paranoya haline getirilmemesi gerektiğini söyledi. Okulun içine, dışına, sınıflara kamera yerleştirilmesinin çocuklarda ''sürekli kendini izleniyor hissetmesine'' neden olabileceğini dile getiren Çelik, ''Tedbir alalım derken meseleyi farklı boyutlara taşımayalım. En son tedbir polisiye tedbirdir. Böyle çözüleceğine inanmıyorum. Topyekun bu sorumluluğu yüklenip üstesinden geleceğiz'' diye konuştu.
''Şiddet olayları bize ve eğitim ruhuna yakışan olaylar değildir'' diyen Çelik, bunu tasvip etmediklerini, bu konuda medyanın ve uzmanların yardımına ihtiyaçları bulunduğunu söyledi. Çelik, ''Medyadan bu konuda duyarlılık bekliyoruz, uzmanlar bunu söylüyor'' dedi.
VALİ GÜLER'İN KONUŞMASI
İstanbul Valisi Muammer Güler de kentteki 2 bin 392 okulda 257 bin öğrencinin eğitim gördüğünü belirterek, bu sene okullarda şahıs ve mala karşı işlenen suçlarla ilgili 10 dosya bulunduğunu söyledi. Güler, ''Olaylar vahamet boyutunda değil. En son tedbir polis tedbirleri'' dedi.
Okulların önüne MOBESE kamerası koyacaklarını, okul önlerinde seyyar satıcılara yönelik tedbirler alınacağını, nöbetçi öğretmen sayısının artırılacağını belirten Güler, okullarda kültür-sanat faaliyetlerini artırarak öğrencilerin bu alanlara yönelmesinin sağlanacağını kaydetti. Güler, yarın valilikte internet kafelerle ilgili bir toplantı yapılacağını bildirdi. Vali Güler, okullardaki şiddetin önlenmesi konusunda herkese önemli görevler düştüğünü söyledi.
''OKULLAR EMANET YERİ DEĞİL''
Soruları da yanıtlayan Milli Eğitim Bakanı Çelik, öğrencilerin yılda ortalama günde 3 saat okulda, 21 saat okul dışında kaldıklarını ifade ederek, velilerin, okul aile birliklerinin yaptığı toplantılara katılarak, çocuklarının durumu hakkında bilgi almalarını istedi. Çelik, okulların emanet yeri olmadığını söyledi.
Çelik, bir soru üzerine, Türkiye'de 60 bin okul bulunduğunu belirterek, ''Bunların hepsini kamerayla gözetlemeye kalkarsanız, 400-500 bin kamera yerleştirmeniz gerekir. Bu da Türkiye'de kamera sektörünü patlatır. Yapalım mı sizce'' diye konuştu. Kameranın İstanbul'da okul önlerine konulacağını ifade eden Çelik, ''Ama her öğrencinin ensesine suç unsuru olmasın diye kamera koyamayız'' dedi. ''Suç aleti olan sustalı bıçak dışarıda satılıyor. Bunun için önlem alınacak mıİ'' sorusuna Çelik, ''Sustalı bıçak satılması yasaktır ve kullanılması suçtur'' yanıtını verdi. Vali Güler de aynı soru üzerine, seyyar satıcıların delici-kesici aletleri satmasının önüne geçilmesi için gerekli çalışmaları yapacaklarını söyledi.
Bakan Çelik, bir başka soru üzerine, bu tür olayların sadece bugün yaşanmadığını, ama medyada ilgi odağı olmaya başladıktan sonra bir başka vaziyet aldığını kaydetti. Medyanın denetim mekanizması olduğunu belirten Çelik, ''Medya bir olayı tespit eder, abartmadan bilgileri verirse medyaya teşekkür ederiz'' dedi. Bakan Çelik, toplantının ardından Devlet Bakanı Nimet Çubukçu ve sempozyum katılımcılarıyla resepsiyonda bir araya geldi.
|