|
|
|
|
|
Hiçbir devlet adamıyla görüşmedi
|
|
HALDUN Simavi son derece mesafeli bir patrondu. Bir karar almadan önce çok düşünürdü, tartıp biçerdi. Aldığı karar son derece doğru olurdu ve cuk diye otururdu. Ama yeni projelerde dezavantajı vardı, çünkü o karar alana kadar başkası aynı projeyi yapıverirdi. Her sabah tüm gazeteleri okuduktan sonra işe gelirdi. Eğer bir yanlış yaptıysanız önce gidip sizin söylemenizi beklerdi. Doğrusu da oydu zaten. Gazetedeki yanlışları sabahın köründe fark ederdi. Mutlu muydu? Herhalde. Hürriyet gibi lider bir gazeteyi kardeşine bırakıp serüvene atıldığına göre hayatta istediği şeyi yapıyordu. Güvendiği insanların doğru yaptığını gördüğü vakit çok mutlu olurdu. Gazetede kimseyi kayırmazdı. Kendi kızını, oğlunu bile. Oğlunu bile tutmadı adam. Hiç unutmam kızı Aliye Hanım gazetede muhabir olarak çalışmaya başladı. Biz de gerginiz, tabii patronun kızı haber getiriyor, koymazsan olur mu. Bizi karşısına alıp uyardı. "Getirdiği haberi beğenmezseniz yırtıp atarsınız." O kadar adil davranırdı yani. İnsan yetiştirmeye çok önem verirdi. Her alanda insan yetiştirirdi. Yanında çalışanlara çok büyük yetkiler verirdi. Gece yarısı açıp, çok önemli bir haberi sorardım. "Sen bildiğin gibi yap" derdi. Devlete posta koyar, muhabirini korurdu. İstersen birinci sayfayı vereyim, para vereyim ama muhabirime dokundurtmam havasını verirdi. Hayatı boyunca hiçbir zaman patron olmadı hep gazeteci oldu. Mesleği boyunca bankalardan kredi bile almadı. Bir başka özelliğini de anlatayım. Haldun Simavi hayatı boyunca hiçbir devlet adamıyla görüşmedi. Liderlerden özellikle uzak durmaya çalıştı. Evren ile konuşmamak için türlü yollar denedi. O zaman ihtilalin lideri adam, astığı astık kestiği kestik. Simavi onunla bile görüşmedi. Özel hayatı yok muydu? Papa değil ya bu adam, tabii ki vardı. Ağzına yüzüne bulaştırmadan, çaktırmadan yapardı.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|