ABD ve AB'den sonra Japonya Merkez Bankası da likiditeyi azaltma kararı aldı. Olumlu dış konjonktürün iki ana destekleyicisinden biri olan global likidite azalma eğilimine girdi
Ancak global risk alma iştahında henüz ciddi bir azalma yok. Bu ayağın da zayıflaması dış konjonktürün döndüğüne işaret edecek. Türkiye piyasalarını ise dış koşullar yanında iç koşullar da etkiliyor.
Global likiditede, 11 Eylül 2001 sonrası merkez bankalarınca başlatılan aşırı bolluk döneminin son halkası da düşüyor. Japonya aşırı likidite dönemini sona erdirme kararı aldı. Ama Japon Merkez Bankası da tıpkı ABD Merkez Bankası gibi, yumuşak bir geçiş sürecini tercih etti.
*Taşıma su döneminin sonu- Japonya ile birlikte dünya likiditesine su taşıyan son büyük değirmenin de devre dışı kalacak olması, geçen hafta dünya ve Türkiye piyasalarında ciddi bir türbülans yarattı. Çünkü Japonya'nın sıfır faiz politikası uygulaması uluslararası spekülatörlere carry trade imkanı yani taşıma suyla değirmen döndürme olanağı vermişti. Şimdi Japon Yeni değerlenmeye başlar ve faizi de artarsa, bu para üzerinden borçlanarak dünya likiditesi yaratmak kârlı bir iş olmaktan çıkacak. İşte global likiditenin gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş ülkelere yöneleceğinden korkulması, en başta Türkiye olmak üzere Rusya, Brezilya ve diğer gelişmekte olan piyasaları olumsuz etkiledi. Bitişikteki tablodan görülebileceği gibi, İMKB'nin 2 Mart'taki en yüksek düzeyine göre gerilemesi yüzde 14.6'e vardı.
*Türbülans farkı- Türkiye piyasalarının verdiği bu tepki, 2004'ten bu yana faiz artışı kaynaklı yaşanan üç türbülanstan farklı olabilir mi? Normal bir türbülans boyutundan çıkıp bir kazaya veya trend değişikliğine yol açar mı?
*Global risk alma iştahı- Dünya genelinde durum biraz karışık. Japonya'nın global likiditeye katkısının giderek azalacak olmasının belli bir etkisi elbette beklenmeli. Ancak global likidite yanında global risk alma iştahı da belirleyici. İşte bitişikteki grafik bu ikisinin arasındaki farkı yansıtıyor. Bu ikisinin yönü aynı değil. Fortis Araştırmalar'ın grafiğine göre, likidite azalırken risk alma iştahı yatay dalgalı seyrini sürdürüyor. Grafikten Fortis ekonomistlerinin çıkardıkları yorum ise şöyle: "Risk alma iştahında likidiye benzer bir düşüş görmedikçe, piyasalara genel bakışımızı ve startejimizi değiştirme ihtiyacı duymayacak gibi görünüyoruz... Gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkelerin temel göstergelerinde dengeli bir gidişin hakim olduğu bir ortamda, son yıllarda birkaç kez yaşanan mini türbülanslardan daha büyüğünü beklememiz için, bir neden görmüyoruz. Söz konusu dalgalanmalardan en fazla etkilenen borsa ve döviz piyasalarının bu şoku bir iki hafta içinde atlacağını, son derece sınırlı etkilenen bono ve eurobond piyasalarının ise kısa sürede önceki eğilimine döneceğini düşünüyoruz." Fortis ekonomistlerinin bu görüşü ancak Merkez Bankası'na düzgün bir atamanın, mevcut politikaların ve piyasa dostu yaklaşımın devam etmesi halinde geçerli.
*İç koşullar da etkili- Dünyadaki aşırı likidite dönemi sona eriyor. Bu net. Eğer risk alma iştahı da azalıp buna eşlik ederse, dışarıda olumlu konjonktür dönüşü kesinleşecek demektir. Yok eşlik etmezse dünyada karışık bir dönem yaşanması söz konusu olabilir. Dış konjonktürün yanında Türkiye, kendi iç koşullarından da etkileniyor. Dışarıdaki olumsuzluğa içerideki olumsuzluklar eklenirse, türbülanslar trend değişimine dönebilir. Tredlerin değişip değişmeyeceğini hem dışarıda hem içeride nelerin olacağı veya olmayacağı belirleyecek.
*Sonuç-"Doğru olduğundan emin ol sonra ilerle" David Crockett