SABAH Gazetesi Yazarı Mehmet Altan, 'Darbelerin Ekonomisi' kitabında darbelerin formülünü veriyor: Tasarrufla yatırım arasındaki makas açılırsa darbe oluyor.
Sabah gazetesinde yazılarıyla 20'nci yılını dolduran akademisyen, yazar ve gazeteci Prof. Dr. Mehmet Altan, ilk baskısını 1990 yılında yaptığı Darbelerin Ekonomisi adlı kitabının yeni baskısıyla tekrar okuyucularıyla buluştu. Türkiye'nin 10 yılda bir geleneksel hale gelen darbeleri yaşayan Süleyman Demirel, Bülent Ecevit'le yaptığı röportajların da yer aldığı kitapta en ilgi çekici kısmı ise darbe dönemlerine ilişkin ekonomik veriler. Darbeleri demokrasi tarihinin "kara lekeleri" olarak tanımlayan Prof. Dr. Altan, kitabının tezini şu sözlerle açıklıyor: "Çalışmamın tezi, Askeri darbelerin nedenleri hep iç politikadaki parti çekişmelerine, politikacıların çapsızlığına terörün tırmanmasına bağlansa da, darbelerin aslında 'dünya kapitalist' sistemiyle Türkiye'deki ekonomik gelişmelerin çatıştığı noktalarda' ortaya çıktığı idi."
İFLASA GİDEN YOL Prof. Altan, Türkiye ekonomisinde darbelerin gelişini yatırımlarla tasarruflar arasındaki farkın açılmasına
bağlıyor. Sabit sermaye yatırım oranı ile bu çabayı besleyen kaynakları belirten yurtiçi tasarruf oranları arasındaki farkın ülkenin sosyal sağlığını anında yansıttığına işaret eden Altan, "Biriktirdiğinden daha fazla harcayan insanlar nasıl iflasa giderse, Türkiye de iflasa gidiyor. Darbe ile kaynaklar arasındaki, bu neredeyse bire bir ilişkiyi tüm darbelerde görmek mümkün" diyerek ekonominin darbeleri hazırlayan parametreleri konusunda okuyucuya ipucu veriyor. Kitapta yurtiçi tasarruf oranları ve sabit sermaye yatırımları oranlarının milli gelire oranını da veren Altan'ın en dikkat çeken saptamalarından biri 28 Şubat sürecini de bu verilere dayandırarak postmodern bir darbe olarak nitelendirmesi. 28 Şubat sürecinin yaşandığı 1997 yılının hemen öncesi ve sonrasında Türkiye'nin dış kaynak ihtiyacının arttığına dikkat çeken Prof. Altan, darbe yılında ise enyükseğe çıktığını belirtiyor. Darbeleri anlatmak için kullandığı parametrelerin 28 Şubat'a da uyduğunu belirten Altan, kitabını şu cümlelerle sona erdiriyor: "28 Şubat'ın gerçekleştiği dünya konjonktürü, dünya ekonomik üretim ve dağılım biçimi ve bunların Türkiye'ye yansıması eski darbelerin gerçekleştiği dönemlerle kıyaslandığında büyük değişiklikler göstermiştir. O yüzdn 28 Şubat birçok açıdan ve değişik ekonomik yönleriyle analiz edilmelidir. Eminiz çok uzak olmayan bir gelecekte bu gerçekleşecektir." Prof. Altan, darbelerin sonuncusu olan 12 Eylül 1980'den sonra Süleyman Demirel ve Bülent Ecevit'in darbeleri, daha eski dönemlerindeki gibi iyi ya da kötü olarak ayırd etmediğini belirtiyor. Ecevit'le yaptığı röportajda dış dünyanın darbelere etkisini açık yüreklilikle kabul ettiğini kaydeden Altan, Demirel de, Batı'nın darbelere yeşil ışık yaktığını altı kalın çizgilerle çiziyor.