Yumurta adaleti
Belkemiği, "Adalet duygusu" dur. Yamuksa; yürürken, koşarken de, otururken, yatarken de, boylu boyunca uzanmışken yahut emeklerken, sürünürken, sürüklenirken de "acı" çekersin. "Adalet duygusu" yaygın adaletsizlikle yamulurken... "Adalet" diye herkesin "kendi hukuku" nu çekiştirmesiyle de yamuk yumuk olur. En çok yamultan; elbet en büyük güçle, en kaba kuvvetle, en şiddetle asılanlardır. O yüzden, "darbe anayasası" nın dahi, "anayasa raconu" uyarınca mecburen taşıdığı "eşitlikçi, adaletçi, zümre hakimiyetini ve imtiyazları reddeden" ruhundan yaralandığını... Delik deşik ve açıkça ihlal edildiğini söylemeye çalışıyorum.
Misal, "yumurta" yı ele alın. Çekiniyorsanız tutmaya, ele almayın, öyle bakın. Ülkenin "yumurta adaleti" kırık, çürük ve kokuşuk. Oysa "yumurta" bir bakıma hayatın başı. "Yumurta" da böyle ise, nasıl bir civciv çıkacak, kuş çıkacak; pilici, yarkası, tavuğu nasıl olacak; horozu kimler için ötecek?
Başbakan'ın abi dediği Maliye Bakanı olup; 1. Oğlunun yumurta şirketinin yem ithalinde kısa süre ithalat maliyetini düşürüp onu ve tavuklarını ucuz mısıra boğarsan; 2. Oğlunun, müstakbel yönetmeliklerin yumurta kokusunu nasılsa hissederek "pastörize yumurta" ya girmesini teşvik edersen; 3. Teşviki "aferin oğlum" ile bırakmayıp "yürü ya mahdum" diye de yoğunlaştırırsan; 4. Kuş gribi paniğinde oğlunun neredeyse bedavadan yumurta toplamasını gururlu gözle seyredersen; 5. Oğlunun şirketinin birtakım eş, dost, ahbap yahut yalaka işadamının sınai yumurta ihtiyacını karşılamanın yanında, kimi firmaları kibarca uyarıp iş sahasını genişletmesini buğulu gözle izlersen; 6. Oğlunun yumurtaları ile senin kuluçkaların tartışılırken dahi soyadınızı taşıyan paket paket likit yumurtanın pişkince TV reklamına çıkarak likitnakit ihtirasına adeta aç gözle izin verirsen; 7. Başka başörtülü kızlar üniversiteye giremez, evden çıkamaz, iş bulamaz, iş yapamazken sen aynı konumdaki kızının "Bakan soyadı" ile işten işe koşturup fiyat belirlemek üzere sözde "yumurta borsası" isimli "müsait ortam" oluşturmasını takdir edersen; 8. Oğlunun firmasının bayiliğini yapmanın ve "kardeş kuruluşu" kızının firmasına web sitesi yaptırmanın dışında "Unakıtan ailesiyle hiçbir ilişkimiz yoktur" diye yazılırken "Daha ne olsun" diye utanmazsan... Bu da bir "Yumurta adaleti" dir.
Mersin'de, biraz duyarlı, biraz duygulu, biraz isyankar, biraz öfkeli gençlerin annesi, babası olup; 1. Çocuklarının Başbakan'a yumurta atmaktan tutuklanmasına kahrolursan; 2. 13 yıla kadar hapisle sanık olmasıyla yıkılırsan; 3. "Devletin siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzenini değiştirmek; bölünmez bütünlüğünü bozmak, devletin ve cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak, yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, komünist devlet kurmak için cebir, şiddet kullanarak Cumhuriyet'i ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek, T.C. Başbakanını tehdit, silahlı isyana tahrik" le suçlandıklarını duyunca sıkışırsa kalbin; Bu da bir "Yumurta adaleti" dir. Başbakanlar, bakanlar, seçmenler, savcılar, hakimler, polisler, generaller, askerler, işadamları, öğretmenler, analar, babalar, oğullar, kızlar, civcivler, piliçler, horozlar, tavuklar... Vicdanlar, cüzdanlar... "Yumurta adaleti" nasıl bir adalet duygusudur; söyler misiniz? Bir düşünün ya... Lütfen!
|