kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Son Dakika
   Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
  » Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
"Rumlar çözümü engelliyor"
"Rumlar çözümü engelliyor"
Avusturya'dan Kıbrıs atağı
AB dışişleri bakanları toplandı

"Rumlar çözümü engelliyor"

Merkezi Brüksel'de bulunan Uluslararası Kriz Grubu (ICG), ''Kıbrıs Çıkmazı: Bundan Sonrası'' başlıklı bir rapor yayımlayarak, adadaki durumun ''çıkmazda'' olduğunu belirtti ve çözüme en büyük engelin Kıbrıs Rum kesiminin tavrı ve özellikle Rum lideri Tasos Papadopulos'un izlediği politika olduğunu bildirdi.

Rumların olumsuz yaklaşımının devam etmesi halinde KKTC'nin tanınmasının kaçınılmaz olacağı mesajının verildiği raporda, şu
ifadelere yer verildi:

''Kıbrıs'ın uzun süren barış sürecinin son turu 2004 Nisan ayında sona
erdi. Bu tarihte, bölünmüş adanın iki toplumlu ve iki kesimli bir
temelde yeniden birleşmesini uzun süredir savunmuş olan Kıbrıs Rum toplumu, tam da bunu öngören ve BM tarafından hazırlanmış olan Annan
Planı'nı büyük bir çoğunlukla reddetti. Aynı zamanda Yeşil Hat'tın kuzeyindeki Kıbrıs Türk toplumu, bölünme doğrultusundaki geleneksel
tercihini ciddi bir şekilde tersine çevirerek yeniden birleşme önerisini destekledi. Referandumun başarısızlığı hala bölünmüş bir
Kıbrıs'ın bir hafta sonra Avrupa Birliği (AB) üyeliğine kabul edilmesini engellemedi. AB'nin diğer tüm üyelerinin ve daha geniş ölçekte uluslararası toplumun, Annan Planı'na ya da bir türevine hala açık destek vermesine rağmen, mevcut durum hala çıkmazda.''

ANNAN PLANI TEMEL

''Halihazırda üzerinde anlaşma sağlanmış bir çözümün mevcut olmadığı dikkate alınırsa, şu anda bu konuda ilerleme sağlamanın tek
yolu, ilgili yerel ve uluslararası tarafların bir dizi tek taraflı adım atması gibi gözükmektedir'' denilen raporda, daha sonra şunlar
kaydedildi:

''Bu adımlar, kuzey kesimde çözüm taraftarı yönelimi korumayı, güney kesimde siyasi değişim gerçekleştirmeyi ve iki toplum arasında
uzlaşmayı geliştirmeyi hedeflemelidir. Dış aktörler, ellerinden geldiği ölçüde, müzakerelere hemen başlanması için her iki toplumun
siyasi elitlerine baskı yapmaya çalışmalı ve bu süre zarfında da,kuzey kesimin izolasyonunu azaltmak için mümkün olan her şeyi
yapmalıdırlar. Her iki tarafın ve bölgedeki komşularının menfaatleri açısından en iyi çözüm, Annan Planı'nda belirtilen geniş çerçeve
kapsamında Kıbrıslı Rumların ve Türklerin Kıbrıs'ı yeniden birleştirmek için ek çaba sarf etmeleri olurdu. Başpiskopos Makarios ve Rauf Denktaş arasında 1970'li yıllarda varılan ilk anlaşmada öngörüldüğü şekilde iki kesimli ve iki toplumlu bir federasyon kavramına dayanan, ayrıntılı ve kapsamlı maddelere sahip olan, sıkı bir şekilde örülmüş uzlaşma anlaşmaları içeren ve otuz yıllık müzakerelerin birikimini taşıyan bu Plan'ın yeni bir türevi, herkes tarafından kabul edilebilecek tek öneri olarak gözükmektedir.''

RUMLARIN OLUMSUZ YAKLAŞIMI

ICG raporunda, ''Şu anda bu türden bir anlaşmanın önündeki en önemli engel, Kıbrıs Rum yönetiminin ve özellikle Başkan Papadopulos'un politikası ve yaklaşımıdır'' denilerek, şöyle devam ediliyor:

''Farkına varmalıdırlar ki, eğer Birleşmiş Milletler'le ve Kıbrıs'ın diğer uluslararası ortaklarıyla bu konuda yol almayı reddederlerse, adanın kalıcı bölünmesi ve resmen tanınsın ya da tanınmasın, kuzey kesimin bağımsızlığı kendiliğinden gerçekleşecektir.

Kıbrıs Türklerinin, merkezi bir Kıbrıs Rum devletinde azınlık statüsünü kabul edebileceği düşüncesi gerçekleşmeyecek bir hayaldir. Mevcut ortamda güven artırıcı önlemlerin gerçekçi bir şekilde görüşülmesi beklenemez. Buna rağmen bu tarz adımlar tek taraflı olarak atılabilir. Siyasi liderler, karşılığı hemen gelmeyen tavizler vermek konusunda her zaman tereddüt ederler, ancak bu türden adımlar bazen uzun vadede ulusal çıkarlar açısından çok faydalı olabilir. Bu raporda savunulan düşünce; Kıbrıs ihtilafının dinamiklerini değiştirmenin, BM aracılığıyla varılacak bir çözümün tekrar ele alınmasını sağlayacak bir ortam yaratmanın ve tüm tarafların çıkarlarının korunmasının en iyimser umudunun, kilit tarafların aşağıda belirtilen adımları atması ve yaklaşımları benimsemesine bağlı olduğudur.''

AB'NİN SORUMLULUĞU

Rapor şöyle devam ediyor: ''AB, BM ve ABD'nin ilerlemenin mümkün olduğu bir ortam yaratmada önemli rolleri bulunmaktadır. 2004 yılında BM Genel Sekreteri, AB Bakanlar Konseyi ve ABD Dışişleri Bakanı kuzey kesimin izolasyonunun sona erdirilmesi için çağrıda bulundular; şimdi bu sözlerini gerçeğe dönüştürmeleri gerekmektedir. AB, Kıbrıs'ın vetoları karşısında zorlansa da, 2004 Nisan ayında verdiği söz doğrultusunda Kuzey Kıbrıs'ın ekonomik gelişmesini ve Avrupa'yla bütünleşmesini ilerletmek konusunda bilhassa sorumluluğa sahiptir. AB Komisyonu, Konsey, Parlamento ve diğer üye ülkeler; Kuzey Kıbrıs için yeni mali fon
aracını uygulamaya koymalı, bu yardımın dağıtılmasını denetlemek üzere Komisyon delegasyonunun kuzey kesimde bir şubesinin açılması ve AB ile
Türkiye arasındaki Gümrük Birliği'ne Kuzey Kıbrıs'ın da dahil edilmesi için baskı yapmalıdır. Yine buna benzer olarak ABD de kuzey kesimdeki
mevcut bürosunun seviyesini yükseltmelidir. Kuzey kesimin izolasyonunu ortadan kaldırmak, eşitliğe dayalı uzun vadeli ve sürdürülebilir bir
çözüm geliştirmenin anahtarıdır.

Kıbrıslı Rumların temel meselelere tekrar odaklanmaları; merkezi bir devletin, gerek yerel, gerek bölgesel istikrarsızlığı ilelebet
devam ettireceğini fark etmeleri ve Kıbrıs ihtilafının 1974 kadar 1963'ten kaynaklandığını kabul etmeleri gerekmektedir. Kıbrıslı Rumlar, evlerini terk etmek zorunda kalan ve kayıplarının ardından yas tutan tek tarafın kendileri olmadığını kabullenmeli ve 30 sene önce kabul ettikleri iki kesimlilik ve iki toplumluluk ilkelerini hayata geçirmenin avantajlarını tekrar düşünmelidir. Mevcut hükümetin bu konudaki katı tutumu dikkate alındığında bu alanda tartışma başlatılması için kritik görev Kıbrıs Rum muhalefetine, siyasi yelpazenin her kesiminden ılımlılara ve sivil toplum liderlerine düşmektedir.

YUNANİSTAN YAKLAŞIMINI GÖZDEN GEÇİRMELİ

Yunanistan da, buna benzer bir şekilde, tarihsel yaklaşımını gözden geçirmelidir. Birbiri ardına gelen Yunan hükümetlerinin ''Kıbrıs karar verir, Yunanistan takip eder'' yaklaşımı, günün şartlarına uymamakta ve sorunun çözümüne yardımcı olmamaktadır. Yunanistan sessizliğe dayalı politikalarını terk edip, müzakerelere yeniden başlanması ve bir çözüm bulunması konusunda Annan Planı'nın temel alınmasına dair yaklaşımını uluslararası toplum nezdinde bir kez daha açıkça belirtmeli, Avrupa Birliği'nin Kıbrıslı Türk yurttaşlarına karşı yükümlülüklerini yerine getirmesi için AB içerisinde öncü bir rol üstlenmeye hazır olmalıdır.

Kıbrıslı Türkler, hükümetleri aracılığıyla, çözüm bekleyen mülkiyet davaları sorunlarına eğilmeli, yasalarını ve bunların uygulanmasını AB müktesebatı ile uyumlu hale getirmeli, AB ile Türkiye arasındaki Gümrük Birliği'nin fiilen kuzey kesimi de kapsayacak şekilde genişlemesini sağlamalı, Türkiye'yi askeri varlığını azaltmaya ve son otuz yılda anakaradan adanın kuzey kesimine göç eden Türk yerleşimcilerin sayısını azaltmaya teşvik etmelidir. Kıbrıs Türk tarafı, kayıp kişiler ve hasar görmüş kültürel anıtların onarılması ile ilgili konulardaki Kıbrıs Rum taleplerine karşı daha fazla anlayış göstermelidir; böylece geçmişten kalan uyuşmazlıkları çözmekte kararlı olduğunu, 1974'teki olaylarda acı çekenlerin sıkıntılarını ve yeniden birleşmenin maliyetlerini azaltmaya istekli olduğunu göstermelidir.
Türkiye, bir çözüm bulunması konusundaki taahhüdünü teyit etmek için tek taraflı olarak bir grup güven artırıcı adım atmalıdır.

Türkiye, AB'ye vermiş olduğu taahhütleri yerine getirmelidir, buna Gümrük Birliği'nin, 25 üye ülkenin hepsini kapsayacak şekilde tam
olarak uygulanması da dahildir. Adanın kuzey kesiminde bulunan 35 bin askerin bir kısmının geri çekilmesi Türkiye'nin güvenlik alanındaki
çıkarlarını tehlikeye düşürmeksizin Kıbrıslı Rumların korkularını gidermekte önemli bir adım olacaktır.

Türkiye ayrıca, adada bir nüfus sayımı yapılmasından sonra, belirli bir sayıda yerleşmecinin ülkelerine geri dönmesi için taslak
bir planın hazırlığını üstlenmelidir.''

ÖNERİLER

Raporun öneriler bölümünde şu ifadeler yer buluyor:

''AB Kurumları ve Üye Ülkeler:

1. Kuzey Kıbrıs'a uygulanan izolasyonun sona erdirilmesinin, ada
birleşinceye kadar, AB açısından stratejik bir öneme sahip olduğunu
kabul etmeli.
2. Aşağıda belirtilen konularda çalışmaları sürdürmeli ve bunları
kabul etmesi için Kıbrıs'a baskı yapmalı:
(a) AB'nin, belirli bir takvim doğrultusunda ticaret tüzüğü
konusunda yol alma taahhüdü vermesi ve Kuzey Kıbrıs'a mali yardımla
ilgili tüzüğün uygulanması ve bu bağlamda, müktesebatın
uyumlulaştırılması dikkate alınarak kamu hizmetlerinde reforma
gidilmesi, Gazimağusa Limanı'nın yeniden inşası ile onarımı ve bir
nüfus sayımı için gerekli finansmanın ayrılması;
(b) Fonların dağıtımının koordine edilmesi ve müktesebatın
(acquis) uyumlulaştırılması için kuzey kesimde Komisyon delegasyonuna
bağlı bir şubenin kurulması;
(c) Kıbrıslı Türklerin AB kurumları içerisinde adil bir şekilde
temsil edilmesi sağlanmalı; ve
(d) Doğrudan ticaretle ilgili mevcut öneriler gözden geçirilmeli
ve AB ile Türkiye arasındaki Gümrük Birliği'ne Kuzey Kıbrıs'ın da
dahil edilmesi, Yeşil Hat Tüzüğü'nün değiştirilmesi ve Gazimağusa
Limanı'nın Kıbrıslı Türkler ve Komisyon tarafından ortak bir şekilde
yönetilmesi önerilere dahil edilmeli.
3. AB üyesi ülkeler, uygun olduğu hallerde, Kuzey Kıbrıs'taki
yetkililer ve sivil toplum kuruluşlarıyla ikili bağlar kurmalı.
4. Birleşik Krallık, Britanya egemenliğindeki üs topraklarının
ciddi bir kısmının, sağlanacak anlaşmadan sonra kurulacak devlete
devredilmesiyle ilgili Annan Planı'nda bulunan taahhüdünü sürdürmeli.

Amerika Birleşik Devletleri:
5. Kuzey Kıbrıs'taki konsolosluk bürosunu Lefkoşa'daki ABD
Elçiliği'nin bir şubesi seviyesine yükseltmeli.
6. Kuzey Kıbrıs'taki yetkililer ve sivil toplum kuruluşlarıyla
irtibatları her düzeyde artırmalı.

Birleşmiş Milletler:
7. Kuzey Kıbrıs'ın izolasyonunun sona erdirilmesine yönelik BM
çağrılarını kuvvetlendirmek için, Genel Sekreter'in 2004 Mayıs tarihli
Kıbrıs Raporu'nda belirtilen sonuçları bir Güvenlik Konseyi kararı
olarak benimsemeli.
8. Kıbrıslı Rumların Annan Planı ile ilgili kaygılarını müzakereye
dayalı bir çözüm için ümitlendirici şekilde belirtmeleri durumunda
yeni müzakerelerin hazırlanmasında etkin katkıda bulunmaya hazır
olmalı.
9. Kuzey Kıbrıs için bir BM Kalkınma Programı fonunun
oluşturulması devam etmeli.

Kıbrıslı Rumlar:
10. Hükümet, en azından BM tarafından hazırlanan çözüm sürecine
tekrar katılarak, Annan Planı'na dair kaygıları önceliklerin yer
aldığı bir liste halinde Genel Sekreter'e sunmalı (kendisinin de
istemiş olduğu üzere).
11. Muhalefet, siyasi yelpazenin her kesiminden ılımlılar ve sivil
toplum liderleri:
(a) Adanın geleceği ile iki toplumluluk ve iki kesimlilik
ilkelerini uygulamanın faydalarına dair yeni bir tartışma başlatmalı,
bu bağlamda Kıbrıs Rum kesiminde, özellikle eğitim sisteminde ve
medyada, ihtilafın tarihsel olarak ele alınışının gözden geçirilmesini
desteklemeli;
(b) Kuzey Kıbrıs'ın ekonomik gelişimine karşı olumlu bir yaklaşım
benimsemeli, kuzey kesiminin izolasyonunu azaltacak önlemler almalı ve
Annan Planı'na göre yurttaşlık hakkı elde etmiş olacak Türk
yerleşimcilerin vizesiz seyahat etmelerini desteklemeli ve
(c) AB ile Türkiye arasındaki ilişkilere dair Kıbrıs Rum
kesimindeki tartışmanın yeni bir eksene taşınması için çalışmalı,
Türkiye'nin AB'ye üye olmasının güvenlik açısından sağlayacağı
yararları vurgulamalı.

Yunanistan:
12. Kıbrıslı Rum siyasetçiler arasında ve sivil toplum kuruluşları
içerisinde çözüm taraftarı yaklaşımları proaktif bir şekilde
desteklemeli ve Annan Planı'nı temel alan müzakerelerin yeniden
başlamasına aktif olarak destek vermeli.
13. Ortak Savunma Doktrini'ni askıya almalı, Kıbrıslı Rumlarla
ortak askeri faaliyetleri sona erdirmeli ve Kıbrıs Ulusal Muhafız
Birliği'nin operasyonlarına katılımı ve bu kuvvete eleman
yerleştirilmesini durdurmalı.

Kıbrıslı Türkler:
14. Kıbrıs Türk Mülkiyet Komisyonu prosedürlerinin Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi ile uyumlu olmasını sağlamalı; Kıbrıs Türk yönetimi
denetiminde yeniden onarılmış bir Maraş'ta Kıbrıslı Rumlara mülklerini
iade etmeli.
15. Ticaret ve kamu sektöründe reform gibi alanlarda AB
müktesebatı (acquis communautaire) ile uyumlulaştırma çalışmalarına
hemen başlamalı; diğer alanlarda da kamu bilincinin artırılması ile
gerekli geçiş sürelerinin belirlenmesine yönelik hazırlık
çalışmalarına başlamalı.
16. Ortak Dış Tarifesini benimsemeli.
17. Güven artırıcı önlemler için çalışmalı, örneğin kuzey kesimde
(AB denetiminde) bir nüfus sayımı yapılması, Karpas Yarımadası'ndaki
Ortodoks toplulukların hakları genişletilmeli (buna yarımadanın bir
kısmının askerden arındırılmış bir ulusal park olarak ilan edilmesi de
dahildir), sınırda daha çok sayıda geçiş noktası oluşturulmalı,
mayınların temizlenmesine yönelik uluslararası çalışmalar aktif olarak
desteklenmeli ve kültürel anıtların korunması amacıyla girişimde
bulunulmalı.
18. 1960'lardaki olaylar ve 1974'teki askeri operasyon neticesinde
kaybolan ve haklarında hala bilgi edinilememiş 2500 Kıbrıslı Rum ve
Türk'ün durumunun aydınlatılması için Kayıp Kişiler Komisyonu ile
çalışmaya devam etmeli.
19. Kıbrıslı Rumlara ait mülklerde her türlü inşaat çalışmasını
durdurmalı.
20. İnsanların taşınmaya istekli oldukları durumlarda karma
nüfuslu köylerin oluşturulması için hazırlıklara başlamalı.

Türkiye:
21. Taahhüt edildiği üzere, Gümrük Birliği'ni, AB'nin 25 üye
ülkesinin hepsini kapsayacak şekilde uygulamalı.
22. Adanın kuzey kesiminden Türk askerlerinin sınırlı geri
çekilmesine başlamalı.
23. Belirli bir sayıda yerleşimcinin Türkiye'ye geri dönmesi
yolunda taahhüt vermeli.

ICG

Amacını küresel sorunların çözümleri için araştırma yapmak olarak belirleyen ICG, 110 kişinin çalıştığı, 5 kıtada hizmet veren bir sivil
toplum örgütü olarak tanınıyor. Çeşitli bölgesel sorunları yerinde inceleyen ve analiz raporları hazırlayan ICG, çözüm önerileri getiriyor.

Siyaset, diplomasi ve iş dünyasının temsilcilerinden oluşan bir yönetim kurulunun kontrolündeki kurumun başkanlığını eski Avusturya Dışişleri Bakanı Gareth Evans yapıyor.

Merkezi Brüksel'de bulunan ICG'nin Washington, New York, Moskova ve Londra gibi kentlerde de büroları bulunuyor.

(AA)

1 2 3 4 5
 
DİĞER GÜNDEM HABERLERİ
 "Çifte diploma" hukuki değil
 Tolon: Türkiye'nin 2 ciddi tehdidi var
 Gül, Bakoyannis ile görüştü
 Albay Yeşil'e tahliye
 Nakit gişeler köprülerden kalkıyor
 Bakan Çelik: Tuzağa düşmeyelim
 Yıldırım: İnternette rekor kırdık
 Şoför frene dokunamadı otobüs 120 ile çaya uçtu
 Kanlı Perşembe
 Bombayla gelen ölümü gördüm!
 Tutuklanan albay PKK itirafçılarıyla eski dost
 Şemdinli'nin olay adamı Altındağ meydan okudu
 İmam hatipliye kazanılmış hak
 Devlet imzalı sürgüne tepki
 Milano yerine Düsseldorf'a uçtular
 Cizre'de başkan yardımcısı tutuklandı
 Kadıköy'de 'gözaltı' başlamadan bitti
 Komutan eşleri Ata'ya gitti
ALİ KIRCA
Kadınlardı "kast"ımız!
Önceki gün dünyanın kadınları,...
YILMAZ ÖZDİL
Kızılay kolu başkanı mı seçiyorsun?
Anket...
ERGUN BABAHAN
Bir adım ileri iki adım geri
Bush'un Irak Savaşı,...
UMUR TALU
Anasına bak...
Konuşmayacağım. Sadece ülkenin, devletin,...
FATİH ALTAYLI
Beslenmiş karga
Mehmet Ali Altındağ haftalar...
ERDAL ŞAFAK
Moral kampı
"Hükümet yorgun ve bölünmüş görünüyor.
'Türkiye yaptırım kararı uygulamaz'
İran'ın Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) daimi temsilcisi Ali...
El Baradey: Köprü olun
Atom Enerjisi Kurumu Başkanı, Dışişleri Bakanı Gül'le görüşmesinde...
İnönü'de Güleç yüzler: 2-0
İnönü'de Güleç yüzler: 2-0
Son haftalarda toparlanan Beşiktaş, kupada Kayserispor'u 2-0 yenip...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu