Bilgi notu...
Çulsuzdu. Çarşıda çakmak satıyordu. Baktı ki, ne uzayacak, ne kısalacak... "Ne satsam acaba, ne satsam" derken... "Din tüccarlığı"nı gözüne kestirdi. Köy köy dolaşıp, Risale-i Nur satmaya başladı. Düşündüğü gibi olmuştu... Çok para vardı bu işte... Çok da müşteri... Artık herkes onu "Hacı" diye çağırıyordu. Hacı mıydı? Orasını kimse sormadı. Ama kendini fazla kaptırmıştı bu işe. Ağzından çıkanı kulağı duymayınca, kulağından tutup, içeri tıktılar. Yıl 1966'ydı. Hemen çıktı tabii her din tüccarı gibi. 80'li yıllara gelmiştik yavaş yavaş. Ne olsa beğenirsiniz? Müteahhit oldu. İnşaat şirketi kurdu. "En çok paranın devlette olduğunu" gördüğü için, "devletini ne kadar çok sevdiğini" anlatmaya başladı çevresine... Kamu binaları yaptı. Kazandı, kazandı, kazandı. "Ne yapsam acaba, ne yapsam" derken... Gazete yaptı. Evet, gazete... Bölgede kimin borusu ötüyorsa, o da o borudan öttürdü manşetlerde. Bazen "Türk milliyetçisi" oldu. Bazen "Kürt milliyetçisi" oldu. Bazen "islamcı" oldu. "Hizbullah'ın finansörü olduğu" iddiasıyla gözaltına alındı. "PKK'ya yardım ettiği" iddiasıyla gözaltına alındı. "Devlete, askere, polise hakaret ettiği" iddiasıyla gözaltına alındı. Hakkında onlarca dava açıldı.
Peki kim bu arkadaş? Kara Kuvvetleri Komutanı'nın "örgüt kurduğunu" iddia eden arkadaş... Ve bu arkadaşın lafına güvenerek, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Kara Kuvvetleri Komutanı hakkında dava açılıyor. Bilin istedim.
|