'Torpilli' damgalı ünlü çocukları
Davulun sesi uzaktan hoş gelir, ünlü çocukları için için delirir. Şimdi siz zannediyorsunuz ki; bir ünlünün çocuğu olmak çok kıyak bir şey. Ama değil işte! Bana sorarsanız ünlü çocuğu olmanın tek avantajı bedava konser biletleridir. Yalanım varsa taş olayım. Ayılıp bayıldığın ünlülerin evinize gelip gitmesi bile ikinci seferden sonra umurunuzda olmuyor. Bir süre sonra kanıksıyorsunuz. Onlar da ağzını şapırdatarak yemek yiyor, onlar da makyajsız kötü gözüküyor, muhabbetleri içinizi bayabiliyor. Hatta bazıları o kadar çok konuşuyor ki; 'ya denk gelirse' diye evin telefonunu açmak istemiyorsun! (Acıların çocuğu Ayşe...) Sonra okul başlıyor ve ünlü çocuğu olma meselesi iyice kabak tadı veriyor. Sınavdan 'A' alıyorsun ve tembel tayfasınca hayatının ilk 'torpilli' damgasını yiyorsun. (Afiyet olsun...) Bütün hafta sabahlara kadar sınava çalışmışsın, derste hocanın ağzının içine bakıp her sözünü yazmışsın kimin umurunda? Elin kızı 'A' alınca çalışkan hadi en kötü ihtimalle 'inek' oluyor. Sen 'A' alınca 'torpilli'. Yaş büyüyor, sıra aşka meşke geliyor, gözde çocuklardan biri seni beğeniyor... (Oleeeeey!) Daha bulutların üzerinde uçamadan, kıskanç kızlar kurulu kararını açıklıyor: "Neco'nun kızı ya ondan!" Yahu, çocuk babamı mı öpecek, beni mi? Daha bitmedi, resmen doğuştan Selin Toktay-Tuğçe Kazaz muamelesi görüyorsun. Misal; kilo almaya hakkın yoktur. Kız kıza felekten bir gece çalmaya, ya da manitanla samaş dolaş yürümeye de hiç hakkın yoktur. Anında bir duyarlı vatandaş mahalleye haber ediverir, görürsün. Kırdığı fındıklar Bağdat'a köprü olan komşunun kızı 'melek', kankalarınla gırgır şamata yapınca sen 'kelek' ilan edilirsin. Maalesef bu lanet iş hayatında da peşini bırakmaz. İstediğin kadar çalış, yetenekli ol insanların gözünde torpillisin. Babanın ünü olmasa bir hiçsin! Neyse, şimdi içimdekileri dökme sebebim Eylül Ateşler! Hani anasının ak sütü gibi birincilik hakkıyken anasının (Yasemin Yalçın) şöhretinden dolayı 'Benimle Dans Eder Misin'i ikinci bitiren Eylül. Abartıyorsam namerdim, Türkiye'de Eylül gibi dans eden bir kişi daha görmedim. O sadece figürleri yapmıyor, dansı yaşıyor, hissediyor ve sahneye çok yakışıyor. Gelin görün ki, final gecesi Eylül'e olan oldu, finalist arkadaşları "Eylül birinci olmasın, çünkü onun ailesinin parası var!" buyurdu. Çok pardon da, hani en iyi dansçı seçilecekti? Bu adalet mi? Şimdi bu sözleri izleyen halk etkilenip "Annesi Yasemin Yalçın, o nasılsa yırtar" demez mi? Neticede göz göre göre Eylül'ün hakkı yendi. Yeteneğiyle bütün finalistlere açık ara fark atan Eylül ikinci seçildi ve şöyle dedi: "İyi ki ikinci seçildim. Birinci olsaydım herkes annemden dolayı seçildim zannedecek ve çok başım ağrıyacaktı." Ya işte böyle, gel de üzülme...
|