| |
|
|
Bundan iddianame çıkar mı?
Denilen o ki, Van Cumhuriyet Başsavcısı'nın "iddianamesi" en çok Kemal Unakıtan'ı "sevindirmiş." Öyle ya, Beyefendi'nin yaptıkları bir anda gündemden düştü. Ama merak etmesin, o orada, biz burada oldukça o iş her dem taze kalır. Gelelim Van Cumhuriyet Başsavcısı'nın "olayına." Savcı Sarıkaya, Türkiye adına çok önemli bir iş yapabilecekken, o işi "yüzüne gözüne" bulaştırdı. "Dedikodu savcılığı" değil de, Cumhuriyet Savcılığı yapıp bölgede olan biteni "gözlem altına" alabilseydi, Türkiye'nin geleceği adına parlak bir iş yapmış olurdu. Ama o öyle yapmaktansa, bazı kesimlerin uzun süreden beri hedef aldığı bir komutanı "karalama kampanyasının" aleti oldu. Bundan böyle bu işi "ciddi" bir biçimde yapabilecek olanların da önünü tıkadı. Ben kendi payıma Savcı Sarıkaya'nın "masum" olduğu inancında değilim. Bırakın bir savcıyı, en basit hukuk mantığına sahip birisi bile "öyle iddianame" hazırlanmayacağını bilir. Araştırılmamış ihbar mektupları "delil" diye iddianameye konmaz. Şimdi ben burada oturup, "Savcı Sarıkaya belirli bir tarikatın mensubudur. Eğitimini bu tarikatın okullarında tamamlamıştır. Şeriatçı unsurlarla işbirliği içindedir. Bölgedeki PKK faaliyetini yürüten kişiler tarafından etki altına alınmıştır. Bu gruplarla arasında çıkar ilişkileri vardır" şeklindeki ithamları hiçbir delile dayanmadan sıralasam, bunları bana gelen bir ihbar mektubundan öğrendiğimi söylesem hatta bunları buraya yazmadan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na ve bilumum savcılıklara yollasam, iş bilmez bir savcı çıkıp benim bu ithamlarımdan dolayı Savcı Sarıkaya hakkında bir iddianame hazırlasa sayın savcımız ne düşünür? Kendisinin de yaptığının bundan hiç farkı yoktur. Savcımız bilerek veya bilmeyerek, belirli kesimlerin uzunca bir süredir yürüttüğü "Büyükanıt'ı yıpratma kampanyasının" en önemli ayağı olmuştur.
|