Bizde ünlüler hep tribüne oynar
Uzun zamandır geçen haftaki kadar keyifli bir cumartesi geçirmemiştim. Bir süredir, kuaförüm Erdem Kramer'e gitmiyordum. Ama saçımın rengi söz konusu olunca, düşünmeden soluğu yine orada aldım tabii ki. Aman efendim, kasadan çay servisi elemanına kadar neredeyse kucaklanıp hoplatıldım. Bir itibar bir itibar.. Kendimi Monaco Prensesi falan hissettim. Derken eski arkadaşım Elif Germiyanlıgil geldi. Hoşbeş ederken, bana kurduğu Aralık adlı dernekte yapılan seminerlerden, projelerden bahsetti. Bu perşembe bir ilişki semineri varmış, beni ona davet etti.
GERÇEK SOSYETE Herkeste, her yerde bir ilişki özrü söz konusu olunca, ilişki seminerleri verilmeye başlandı demek.. Sonra Elif'in marttan itibaren 10 bin çocuğu tiyatroya götüreceğini öğrendim ve inanılmaz takdir ettim. Biz Elif ile Şirin Yalçın'ın hep medyadaki yüzünü tanıyoruz ama onların toplum yararına çalıştığını; Şirin'in birçok varoş okulunda gönüllü öğretmenlik yaptığını, Elif'in özürlü çocuklar koşuşturduğunu falan pek bilmiyoruz. Umarım, onların bu tavırları sosyete olduğunu zanneden ablalarımıza örnek olur ve yardımseverliğin sadece birtakım sosyetik davetlerde, çaylarda "Bakın yardım ediyoruz" görüntüsünden ibaret olmadığını anlarlar. Her neyse, Erdem Kramer'de Özcan'cığım saçıma bir balyaj yaptı ki görmeyin. Kafa Ayşe'nin kafası olalı böyle sarı görmedi, pek güzel oldu doğrusu. Saçımın güzel renginin sarhoşluğuyla, kaza geçirip orasını burasını kıran arkadaşım Aslı'nın evine attım kendimi. Aslı Gül, Crystal önünde karşıya geçerken bir taksinin hışmına uğrayıp önce havaya fırlamış sonra da Garfield gibi cama yapışmıştı. Biz de Aslı sıkılmasın diye ona gidip biraz eğlenmeye çalıştık birkaç gün. Aslı'da Seçil ve Gökhan vardı. Gökhan, bildiğimiz Athena'nın solisti olan çocuk. Gökhan'ı tanımak bana katiyen ve katiyen önyargılı olmamam gerektiğini bir kez daha hatırlattı.O ne lokum çocukmuş öyle.. Ne kadar komplekssiz, ne kadar sade, ne kadar şeker şeymiş. Dördümüz oturup kadınlardan, erkeklerden, ilişkilerden bahsettik. Keşke tüm ünlüler böyle doğal, yapmacıksız olabilse. Ama çoğunda doğallıktan eser olmadığı gibi tribüne oynuyorlar. Ya göğüsler açılıyor ya ona buna sataşılıyor ya da "Ben en büyüğüm" ayakları yapılıyor.
|