|
|
Otizm ve tedavisi
1800'den beri bilinip, adı 1943'te konulan otizm sorunu maalesef hala yeterince bilinmiyor. 26 Şubat günü "Hadi Paylaşalım" isimli televizyon programımda otizmi konuştuk. Pazar sabahı saat 11.45'te olduğundan, programdan haberleri olamayan ve izlemeyenler için konuyu tekrarlamak istiyorum. (Bu arada program her pazar, aynı saatte ve farklı konularla, sizinle paylamaya devam ediyor. Yarın konuğum Metin Akpınar, izlerseniz paylaşırız.) Otizm, birbirlerine benzerlikler gösteren yaygın gelişimsel bozukluk başlığı altındaki bozukluklardan biridir. Temel olarak iki alanda bozukluk görülür; iletişim ve sosyal gelişim alanı ile yineleyen, sınırlı ilgi ve davranışlar. Ve bunların çocuk 30 aylık olmadan önce başlaması gerekir. Aslında bebek doğduğu andan itibaren farklılık gösterir. Eğer ailenin daha önce olmuş bir çocuğu varsa kıyaslayabilir. Pek ağlayıp, sızlamayan, tepkisiz, fazla uslu bebeklerdir. Aile bebeğin onlara gereksinim duymadığı kanısına bile kapılabilir.
Kendi kendine oynayan, oyuncaklar yerine başka şeyleri oyun aracı seçen,
Çevreye kendi gereksinimi olmadığında ilgi göstermeyen,
Hiç konuşmayan ya da sadece kendi gerek duyduğunda tek kelimeler kullanan, bazen duymadığı düşünülen, aynı kelimeleri ya da sizin söylediğinizi tekrarlayan,
Kendinden "sen" veya "o" diye bahseden, kendi kendine kelimeler üretip, kullanan,
Öpülmekten, kucağa gelmekten hoşlanmayan,
Nesneleri amacına uygun kullanmayan, (kutu kapağını çevirmek, oyuncak arabayı sürmek yerine, ters çevirip saatlerce tekerliğini döndürmek, kapıyı açıp kapamak gibi)
Düzeninin değişmesine aşırı tepki gösteren,
Aşırı titiz olabilen, üstüne su damladığında bile huzursuz olan,
Göz teması kurmaktan kaçınan,
El çırpma, kanat çırpar gibi yapma, dönme gibi tekrarlayıcı hareketleri bulunan,
Acıya, sıcağa, soğuğa pek tepki vermeyen,
Yaşıtlarıyla uygun ilişki kuramayan,
Birçok şeye ilgi göstermezken, müzik sesi gibi bazı şeylere aşırı ilgi gösteren çocuklara dikkat etmek gerekir. Bu nedenle ailelerin, çocuklarının reklamlar ya da klip kanallarında saatlerce sessiz kalıp kendilerini oyalamalarından mutlu olmamaları gerekir. Aksine bu durumu engellemeleri ve nedenini araştırmaları şarttır. Bu belirtileri taşıyan bir çocukla karşılaşırsak bu tanıyı düşünmek zorundayız. Hepsinin birden olması gerekmez. Otistik olmasa bile benzer bulgular taşıyan başka bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu düşünmekte yarar var.
YAPILMASI GEREKENLER Öncelikle unutulmaması gereken şey, otizm ne kadar erken tanınırsa gelecek o kadar iyi olur. Bir ailenin çocuğunun farklı olduğunu kabul etmesi zordur. Ama gecikilen her dakika çocuğun aleyhine işler. Çünkü tedavide en önemli bölüm, erken başlanan özel eğitimdir. Çocuğunuzun farklılığını fark ettiğiniz an, bir çocuk psikiyatristi ya da bu konuda eğitimli bir klinik psikolağa başvurulmalıdır. Gerekli testler ve incelemelerden sonra tanı konursa, sizin ve çocuğunuzun eğitime hemen başlaması, bazı durumlar için ilaç kullanması gerekir. En önemlisi eğitimdir ve ne kadar erken yaşta başlarsa, o kadar etkilidir. İlaçlar, hastalığa ilişkin bazı bulguları gidermek ve eğitime katkı için yararlı olur. Bu arada bir sürü yetkisiz insan yunuslarla, atlarla, diyetlerle, özel aletlerle, müzikler ya da seslerle bu çocukları tedavi ettiklerini söyleyerek, eğitimlerini engellemekte ve geciktirmektedir. Hatta bazen bu yanlışı yapanlar, doktor, psikolog, nörolog hatta psikiyatrist de olabilmektedir. Acıdır ki bu kişilerin bir kısmı, üniversitelerde akademik unvan bile taşıyabiliyor. Çaresiz aileler bir anlamda sömürülmektedir. Oysa şu anda otistik bir çocuk için en iyi şey erken başlayan, uygun eğitimdir. Uzun süren, güç ve dayanıklılık isteyen bu mücadelelerde, ailelerin yüreklerinde inanma ihtiyacı olmasına karşın mucizeler yoktur. Ailelerin ve çocuklarnın tek zorluğu otizmi tanımak, kabullenmek, doğru doktora ulaşmak, çaresizliklerini kullananları eleyebilmek değildir. Bunların sonrasında, tanı konulsa, kabul edilse, doğru eğitim kurumu ve eğitmen bulunsa, ücretleri karşılansa da zorluklar bitmez. Çocuğun okula başlama yaşı geldiğinde, gidebilecek durumdaysa onu kabullenecek ve iyi ele alacak okul bulmak çok zordur. Sizin anladığınız ve kabullendiğiniz sorunu başkalarına, en yakınlarınıza bile anlatmak zor olabilir. Sokağa çıktığınızda, yemeğe gittiğinizde çevredekilere çocuğunuzu anlatabilmek yorucudur. Biraz mola almak istediğinizde gönül rahatlığıyla bir hafta olsun bırakabileceğiniz bir kurumun olmadığı koşullarda bu çok yıpratıcı bir süreçtir. Yani sorun otizmi tanımakla bitmiyor, bir anlam da yeni başlıyor.
UNUTMAYIN 1- Kendi kendine oynayan, göz teması kurmayan, konuşması geciken çocuk değerlendirilmeli.
2- Dönen cisimlerden hoşlanan, yaşıtlarıyla ilgilenmeyen, temastan hoşlanmayan çocukta sorun olabilir.
3- Reklamların ve kliplerin önünde saatlerce sessizce oturan çocuk "uslu" çocuk değildir.
4- Ne kadar erken tanı konulursa, gelecek o kadar iyi olur.
5- Otizm tedavisinin en önemli kısmı erken başlayan eğitimdir.
|