Tansu Çiller'in "burulup, kırılıp, üzülüp darıldığı" sahne
Çankaya Köşkü'nde bir diyalog. Haziran-1997'de. Cumhurbaşkanı'nın konuğu Doğru Yol Partisi Genel Başkanı Tansu Çiller. Prof. Çiller'in bir "talebi" var: - Sayın Cumhurbaşkanım... Sayın Başbakan size hükümetin istifasını takdim ettiler... Yeni hükümet kurulacak... Görevi bana vermenizi......
Demirel'in masasında bir Anayasa. Cebinde yine Anayasa. Çantasında da Anayasa. Cumhurbaşkanı: - Anayasa bu yetkiyi bana veriyor... Benim yapacağım iş şudur... Bunu sayın Erbakan'a da söyledim... Size anlatmış olması lazım. Tansu Çiller: - Efendim, biz bir protokol yaptık... Buyrun, bakın. Cumhurbaşkanı: - Bu görev ve yetki bana ait... Protokolle düzenlenemez... Ve protokol, Cumhurbaşkanı'nı bağlamaz.
Prof. Tansu Çiller: - Efendim, Başbakanlık benim hakkım... Bakın, benim kuracağım hükümete oy verecek olanların listesi. Cumhurbaşkanı: - Hükümetin alacağı güvenoyu, milletvekili mazbataları ile tayin edilmez... Eğer hükümet kuracak gücünüz varsa, güven oylaması sırasında bunu ortaya koyarsınız.
- Sayın Demirel... Siz kendisine hükümeti kurma görevini vermeyince Prof. Çiller ne yaptı? - Buruldu... Üzüldü... Kırıldı... Darıldı... Ve gitti.
Süleyman Demirel 1997 Haziran'ında ne düşündü de, Başbakanlığı Prof. Çiller'e vermedi? Demirel'in yanıtı: - Şöyle düşündüm... Bir hükümet başkanı var... Diyor ki, ülkede gerginlik var, istifa ediyorum... Onunla eşit sorumluluğa sahip birisi gelir ve görevi bana ver derse... Başbakanlığı ona verdiğim takdirde, siyaseten doğru yapmış olur muydum?.. Hayır... Benim yaptığım (Prof. Çiller'e görev vermemek) siyaseten doğruydu.
|