|
|
Bizim cazcılar ve tutuculuk
Bir süre önce İKSV'nin, İstanbul Caz Festivali'ni konuşmak ve bazı konularda fikir almak için bir araya getirdiği bir grup gazeteci, müzisyen ve cazsever arasına katıldım. Gazeteci olarak. Ne zamandır yazmak istiyorum, fırsat olmadı. Genel Müdür Görgün Taner festival mekanları ve program da dahil pek çok konuda bize danıştı, festivale dair belli konularda fikrimizi sordu. Çok yararlı bir uygulama. Bir ara geçmiş festivallerden, Nick Cave'den, PJ Harvey'den, Elvis Costello'dan laf açıldı. Aman Allahım. Meğer bizim cazcılar hepsine nasıl kılmış. Nasıl da dertliler. Tünel tarafında, biranın asgari ücret düzeyinde olduğu, sahnede çalınırken müşterinin susturulup kibarca dinlemeye davet edildiği bir adet terbiyeli caz kulübü işleten caz gitaristi bey ve caz militanı değerli eşleri; "Nick Cave kim? Bizde 3500 var, onunki yok. Tanımıyoruz. Caz festivaline çok mu lazım yani?" dediler. Bir diğeriyse festivalin yeni gruplar keşfetmek açısından iyi olduğunu bu yüzden böyle isimlerin de gelebileceği düşüncesini açıkladı. "Mesela" dedi, "ben bu sene Elvis Costello diye birini keşfettim. Oğlan iyi çalıyor." Tabii masada herkes okumuş çocuklar statüsünde. Kimse "Günaydın cazcı kardeşler" demedi. Ben kendime caz dinleyicisi demem, ama Miles Davis'i John Coltrane'i, Chick Korea'yı ve daha pek çoklarını biliyorum, artık o kadar da değil. Bu da onun gibi bir şey. Sigur Ros'u, Karate'yi, ne bileyim Stephen Malkmus'u filan bilme tamam ama Nick Cave'i Elvis Costello'yu tanı bir zahmet. Aslında bütün hikaye şu: "Nick Cave cazcı mı? Değil. O zaman ne işi var festivalde? Zaten tanımıyorum." Ama şunun yanıtı yok. Yıllardır festival Nick Cave'ler, PJ Harvey'ler, Björk'ler, Tori Amos'larla ayakta duruyor, basında görünüyor, bilet satıyor. Sponsorlar bu sayede desteği arttırıyor Üstelik bu sayede Türkiye dünyanın en iyi müzisyenlerini canlı izliyor. Ama yok, sanki festival festival değil, 'bu caz mı değil mi' tartışma platformu Vakfın Genel Müdürü Görgün Taner'i tanırım. Kendisiyle müzik muhabbetine girmeyi severim. Her tür müzik dinleyen biridir. Bu sanıldığının aksine insanı zevksiz yapmaz, zenginleştirir. Allahtan o yönetici olarak böyle düşünmüyor. Festival her zaman starlarıyla anıldı. Öyle de olacak. Bu yıl mesela büyük ihtimalle Bob Dylan geliyor. Leonard Cohen son anda iptal oldu. Ama öyle bir bomba üzerine konuşuluyor ki özellikle bir kuşak için tama anlamıyla ortalık yıkılacak. Bu isim Roger Waters. Ama bizim cazcılar onu da sevmez. Caz çalmıyor çünkü. (Bu arada yakında David Gilmour'un da solo albümü çıkacak. Keşke ikisi birlikte gelseler) Başkaldırının, geleneğe kafa tutmanın, yeniliğin müziği caz hangi ara totaliter muhafazakar oldu bilemiyorum. Bu da Türkiye'ye özgü bir durum herhalde. Velhasıl caz elden gitmiyor merak etmeyin. Bizim cazcıların caz müziği neden halka yayılmıyor diye düşünüp hayıflanmalarını samimi bulmuyorum. Caz müziği çıktığı yer olan ABD dışında nerede halka yayılmış ki Türkiye geri kalsın. Ayrıca eminim halka inme filan olacaksa biranın asgari ücret düzeyinde olduğu barlar üzerinden ya da yılda bir kere caz bandosu düzenlemekle olmayacak. Olacaksa yeniliklere açık isimler tarafından olacak. Olacaksa en azından Nick Cave'i filan tanıyan birileri bunu yapacak.
|