|
|
|
|
|
|
18. kattaki lezzet durağı
Mehmet Gürs'ün baş aşçılığını ve işletmesini üstlendiği Mikla Boğaz'ı kuşbakışı gören manzarası ve özenle hazırlanmış menüsüyle hemen fark ediliyor
Dünyaya tepeden bakmayı seven bir ulus olduğumuzu söyleyemem. Hangi ülkeye gitseniz, varlıklı insanlar kente yukarıdan bakan tepelerde oturur, sıradan kişilerle aralarına mesafe koyar. Bizse deniz kıyısında, hatta olabildiğince denizin üstünde yaşamayı tercih ederiz. Lafı fazla dolandırmayayım, yıllarca sıradan bir otel olarak varlığını sürdürürken yenilenen ve en üst katını başarılı aşçı ve işletmeci Mehmet Gürs'e kiralayan The Marmara Pera Oteli bu isabetli kararıyla manzarasının güzelliğiyle ünlü pek çok mekanı gölgede bırakan bir restorana kavuşmamızı sağladı. Beyoğlu'nun kalabalığı, Tepebaşı'nın her saat tıkanık trafiği, 18. kata çıkıp Mikla'dan içeri girdiğinizde çok aşağılarda kalıyor. Restoranın her tarafı manzaralı ama en güzel görüntü, barın bulunduğu kısımda. Buradan Boğaz'ı kuşbakışı görebiliyorsunuz. Zor da olsa kopup yine kuşbakışı İstanbul manzaralı masalardan birine geçtiğinizde ise modern bir restoran atmosferi sizi kucaklıyor.
MENÜ TEK SAYFA Son zamanlarda iyi restoranları kalabalık menülerden uzaklaşıp az ama öz spesiyalitelere ağırlık veriyor. Mikla da bu eğilimi benimsemiş. Menüde başlangıçlar ve tatlılar 10'ar, ana yemekler ise 12 çeşit. Ancak Mikla'nın getirdiği bir yenilik var. Bu da menüde "tamamlayıcı tatlar" başlığı altında sıralanan tam 24 garnitür. Ana yemekler yanında garnitürü olmaksızın, en sade biçimiyle servis ediliyor. Dolayısıyla bu yemeği daha zengin kılmak için garnitürlerden en az birini seçmenizde yarar var. Garnitürlerin hepsine çok özenilmiş. Örneğin pek çok lokantada sırf yemeğin yanına renk olsun diye konan yarı çiğ sote sebzeler burada lezzetli, iyi pişmiş ve göze değil damağa seslenecek biçimde hazırlanmış. Tüm garnitürler ilginç küçük servis kapları içinde sunuluyor. Değişik sebzeler dışında pilav, iki çeşit risotto, üç farklı lezzette patates püresi ve altı farklı aroma ile lezzet içeren patates çeşitlemeleri dikkati çekiyor. Restoranın baş aşçısı ve sahibi yarı kan İsveçli Mehmet Gürs, "Janssons Fraestelese" ve "Hasselbacks Patates" gibi iki Kuzey Avrupa spesiyalitesini de garnitürler arasına katmış. Zaten restoranın adı da 10. yüzyılda İstanbul'a gelen Vikinglerin kente verdikleri Miklagard, yani "büyük köy" adından alınmış. İstanbul'da birbirinin kopyası sayısız restoranın özensiz menüleri ile karşılaştırıldığında, burada Batılı anlamda bir "şef"in yemeklere imzasını attığı belli oluyor. Örneğin menüde "hamsi ve kıtır ekmek, limon köpüğü" başlığıyla yer alan spesiyalite... Burada zar gibi ince, gevrek ekmek dilimlerinin bir yüzüne ikişer hamsi yapıştırılmış ve tavada kızartılmış. Tabakta bunlardan sekiz adedi yer alıyor ve gözü son derece okşayan bu yemeğe insan doyamıyor. Zaten Mikla'da porsiyonlar doyumluk değil. Eğer menünün tüm bölümlerinden birer yemek seçmezseniz, sonunda sofradan doymadan bile kalkabilirsiniz.
TÜTSÜLENMİŞ PALAMUT Hamsi ve kıtır etmek dışında başlangıçlar içinde ikinci favorim "tütsülenmiş palamut mousse, eski kaşar ve körili elmalı vinegret" oldu. Ana yemeklerde ise grubumuz farklı yemekleri tercih etti. Nar, ceviz, maydanoz ile lezzetlendirilmiş ızgara tavuk yiyenler de kök sebzeli dana yanağı yiyenler de çok memnun kaldılar. Kuzu bonfilesi özen ister. Biraz fazla pişerse kurur ve sertleşir. Benim ısmarladığım taze otlu kuzu filetosu mükemmel pişmişti. Sadece tütsülenmiş kuzu eti abartılı biçimde füme edilmişti. Tatlılar içinde benim favorim vanilyalı dondurma ile birlikte servis edilen ılık ahududu çorbası oldu. Ancak yanında ahududu ile sunulan badem ezmesi sufle ısmarlayanlar da çikolatalı naneli dondurmayla getirilen fırında çikolatalı mousse yiyenler de benim kadar hoşnut kaldılar. Mikla'da servis iyi eğitilmiş personel tarafından ustaca yapılıyor. Garsonlar gerek yemeklerin ayrıntıları gerekse şaraplar hakkında bilgili. Atmosfer sıcak ve rahat. Manzaranın tadı havalar düzeldiğinde daha da iyi çıkacak. Yaz aylarında da restoranın üstündeki geniş teras barı ve üst kata taşınacak restoran İstanbul'un bir numaralı mekanı olmaya aday. Mikla ucuz değil. Ama gerek yemeklerin gerekse servisin kalitesi karşısında bu fiyatları ödeyebilenler kendilerini 'kazıklanmış' hissetmiyor. Bu da İstanbul restoran dünyasında gerçekten çok olumlu bir özellik.
Mutfak * * * * * Servis * * * * * Ambians * * * * * Mikla : The Marmara Pera, Tepebaşı Tel: 0212 293 56 56
Deniz Erbil
|
|
|
|
|
|
|
|
|