Iskalanan gündem
Almanya'da bir TV programcısı var: Harald Schmidt... Devlet televizyonunda (1. Kanal) program yapıyor... Her akşam... Günün en popüler konularını ele alıyor. Eğlenceli bir üslupla yorumluyor. Fıkralar anlatıyor. Biraz Mehmet Ali Erbil'e, biraz Cem Yılmaz'a, biraz Okan Bayülgen, biraz Beyaz'a benziyor. Alman televizyoncu Schmidt, programında "ödül de dağıtıyor." En büyük ödül "Dünya Kupası'na bilet."
Almanya'da nüfus "dondu." Artmıyor. Önümüzdeki yıllarda "gerileyecek." Alman Cumhurbaşkanı, Alman kadınlarına "çağrıda" bulunuyor: - Çocuk yapın.
Ve ünlü televizyoncu Schmidt, ekranda "seyirci kadınlara" sesleniyor: - İçinizde 1 Ocak 2006'dan sonra hamile kalan varsa, ona Dünya Kupası maçlarını izleyebilmesi için bedava bilet vereceğim.
Alman kadınının çocuk doğurması için sadece cumhurbaşkanı ya da TV programcısı uğraşmıyor. Hükümet de teşvik üstüne teşvik getiriyor. Son teşvik: 1 Ocak 2007'den itibaren çocuk sahibi olacak kadına "1 yıl süreyle maaş bağlanacak." Kadın 1 yıl işe gitmeyebilir. Daha önceki maaşının üçte ikisi, kendisine ödenecek. Veya kocası "çocuğa ben bakacağım" diyebilir. Bu defa koca, 1 yıl boyunca, "evde oturacak, maaşının üçte ikisini alacak." Ancak bu para ayda 1.800 Euro'yu geçemeyecek.
Biz sık sık "bu pazar seçim olsa kime oy verirsiniz" diye anketler yapıyoruz ya. Almanlar da sürekli "çocuk doğurma anketleri" yapıyorlar. Medya yapıyor, üniversite yapıyor ve hatta devlet yapıyor. Anketlerden çıkan sonuç: Alman kadını, özellikle de çalışan kadın "çocuk yapmak konusunda isteksiz."
Dünya Kupası maçları için "bedava bilet" az şey değil. Zira kupa maçları Almanya'da. Ve Dünya Kupası olayı Almanya'da halkı en fazla heyecanlandıran konu. "Bir yıl maaş bağlanması" da yine önemli bir teşvik. Ama bütün bunlara rağmen "Alman kadını" çocuk doğurmamak için bin dereden su getiriyor.
Alman kadını ister doğursun, ister doğurmasın, bizi pek ilgilendirmiyor. Konunun bizi ilgilendiren boyutuna gelince: "Nüfusu artmayan, üstelik gerileyen Almanya" göç almaya mecbur kalacak. Zaten "almaya başladı bile." Avrupa ile Türkiye arasındaki anlaşmalara göre, Almanya göç alırken "ilk tercihi Türkiye olacak."
Almanya dün "sokağını temizleyecek işçi" istiyordu. Ya da fabrikada çalışacak "vasıfsız işçi." Artık "o dönem kapandı." Şimdi Avrupa'nın ihtiyacı "eğitimli işçi." "Meslek lisesi mezunu" olacak. "Yabancı dil" bilecek. "Bilgisayardan" anlayacak. Eğer biz "böyle işçi" yollayamazsak, Avrupa "başka adreslere" yönelecek. Polonya'ya, Hindistan'a, Çin'e...
Bugün bizim "mesleki eğitim" konusunu, "meslek liselerini" konuşmamız lazım. Ama "meslek lisesi" denilince bizde iş geliyor "imam hatip olayına" kilitlenip, kalıyor. "Gerçek gündemi" ve yarına dönük "fırsatları" öylesine ıskalıyoruz ki...
|