 |  |
Diplomatik kaynak
Hamas ziyaretinin (daha doğrusu davetinin) perde arkasındaki mimarı, iç ve dış tepkileri yanıtlamak için dün Anadolu Ajansı'na bir demeç verdi. Tabii kendi adıyla değil; "diplomatik kaynak" olarak. Diyor ki, "Hamas'la görüşmenin Filistin'de hükümet kurulmasından önce yapılması önem taşıyordu.".
Haberlerde "Konuyla ilgili bilgi veren kaynaklar" ya da "Adının açıklanmasını istemeyen yetkili" formülü genellikle iki amaçla kullanılır: Ya haberi sızdıran kişi verdiği çok önemli bilgilerin yol açacağı gelişmelerde hedef tahtası yapılmaması için önceden önlemini alır. Gazeteci de onu sonuna kadar korur. Ya da açıklamayı yapan kaynak, sonuçların sorumluluğunu üstlenmek istemez. Anadolu Ajansı'na dün verdiği demeçte Hamas ziyaretiyle ilgili eleştirileri yanıtlayan "Diplomatik kaynak" bu ikinci gruba giriyor. Ziyaretin gerçekleşmesinde baş rolü oynadığı satır aralarından anlaşılan kaynağın tepkilere karşı savunmasının bazı bölümleri bize hayli "ilginç" geldi. Örneğin, "Hamas'ın Siyasi Büro Başkanı Halid Meşal'e şiddetin bırakılması mesajının verildiğini" ve onun da "Dikkatle dinlediğini" söylüyor. Keşke... Ama Meşal'in Ankara ziyaretinden iki gün önce Sudan'ın başkenti Hartum'da yaptığı açıklamaları okuyunca, doğrusu inanmak (kaynağa değil konuğa) zor. Şöyle dedi: "Seçim zaferimiz Filistin ulusunun cihad seçeneğinde kenetlendiği anlamına geliyor. Evlatlarını cihata gönderen tüm anneler Allah'ın sigorta poliçesini alıyorlar!" Yine kaynağa göre, "Görüşebilselerdi, Ortadoğu Dörtlüsü de Hamas'a aynı mesajı verecekti." Görüşmeyecekleri de nereden çıktı? BM, ABD ve AB ile birlikte Ortadoğu Dörtlüsü'nü oluşturan Rusya, Hamas heyetini Mart başında Moskova'ya davet etmedi mi? Kaynaktan bir cümle daha: "Türkiye'nin yaptığı arabuluculuk değil." O zaman Başbakan Erdoğan'ın ve Dışişleri Bakanı Gül'ün Filistin seçimleri sonrası "Arabuluculuğa hazırız" çağrıları ne anlama geliyor? Hepsi bir yana, ziyaretin zamansızlığı eleştirilerine karşı ortaya atılan gerekçeyi şaşkınlıkla karşıladık: "Türkiye bu tür bir görüşmeyi zaten yapacaktı. Bunun Filistin'de hükümet kurulmadan önce yapılması önem arz ediyordu." Bu ifadenin Hamas'ın bugünyarın hükümet kuracakmış izlenimi vermemesi imkânsız. Evet, Filistin Yasama Konseyi (parlamento) bugün Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın konuşmasıyla açılacak (İsrail geçiş izni vermediği için milletvekillerinin bir bölümü Ramallah'ta, bir bölümü de Gazze'de toplanacak). Belki bu ilk oturumda Konsey Başkanı ve yardımcısı da seçilecek.
Hamas'ın yolu çok uzun Hatta, Abbas ısrarla ve kararlılıkla "Şiddeti durdurduklarını, İsrail'i tanıdıklarını ve İsrail'le yapılmış tüm anlaşmaları kabul ettiklerini açıklamadıkları sürece Hamas'a hükümeti kurma görevi vermeyeceğim" dese de bugün başbakan adayı bile atanabilir. Ancak Hamas hükümetinin kurulmasına daha çoook var. Devlet Başkanı Mahmud Abbas bu süreci "Üç ay" diye açıkladı. O kadar olmasa bile, 28 Mart'taki İsrail seçimlerinden önce Hamas hükümetinin işbaşına gelmesi olasılığı sıfır. Zira böyle bir gelişme, İsrail'de ılımlı Kadima partisinin seçim şansını dinamitlemek olur (Kamuoyu araştırmalarında zaten gerilemeye başladı). Bir başka deyişle, şahinler şahini Binyamin Netanyahu liderliğindeki Likud Partisi'ne iktidarı teslim etmek anlamına gelir. Ve o zaman ne barış görüşmelerini yeniden başlatma şansı kalır, ne şiddeti durdurma. Hem sonra Hamas hükümeti de yüzde 100 kesin değil. Abbas'ın, şartları yerine getirmezse Hamas'ı devre dışı bırakıp, diğer partilerle azınlık hükümeti kurmayı düşündüğü iddia ediliyor. Özetle, diplomatik kaynağın vakitsiz ziyarete gerekçe yapmaya çalıştığı Hamas hükümetinin eli kulağında izlenimi ne doğru, ne de inandırıcı...
|