|
|
|
|
|
Önüne gelen cami yapıyor
|
|
Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu "Cami yapılırken bizim haberimiz olmuyor" diyor ve ekliyor: "Camilerin estetiği kötü, mikrofon sistemi ucuz, Osmanlı'dan gelen çizgi yok".
Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu ile söyleşimize devam ediyoruz. Bardakoğlu söyleşinin dün yayınlanan bölümünde İslam'ın kadın hakları hakkında erkekçe bir bakış açısına sahip olduğunu söylemişti.
* Her yıl 500 civarında cami yapılıyor. Beğeniyor musunuz mimarileri? Kadim yaramıza parmak bastınız. Maalesef her önüne gelen cami yapıyor. Camilerimiz Osmanlı'dan devir aldığımız çizgiyi koruyan camiler değil ne yazık ki. Birçoğunun altında marketler, ticari mekanlar var. Küçücük camilere birden fazla minare yapıyorlar. Bazı mahallelerde "Kimin minaresi daha uzun olacak?" tarzı yarışlara tanık oluyoruz.
'BİZE SORSUNLAR' * Peki bunun belli bir standardı yok mudur yani? Hayır. Cami yapılırken Diyanet İşleri Başkanlığı'nın hiçbir söz hakkı ya da bilgisi, onayı aranmıyor. Ancak cami bitiyor, bizden kadro istiyorlar, o zaman haberimiz oluyor. Beldiye başkanı cami yapmak isteyene karşı da çıkamıyor, onlar ne yapsın? Ayrıca vatandaş da cami istiyorsa yaptıracak tabii. Ama önemli olan hem estetiği hem de "Gerçekten orada camiye ihtiyaç var mı yok mu?" sorusunun bize sorulması.
* Göztepe Parkı'na cami yapılması konusunda size bir başvuru geldi mi? Hayır kimse bize bir şey sormadı. Camilerimizde bir standart yakalamamız şart. Estetik kötü, özellikle yapılan çiniler kötü. Ayrıca cami yapımı bitiyor, para da bitiyor sonra ses teçhizatı için ucuza kaçılıyor. Sonra ortaya iyi sonuç çıkmıyor.
* Ezan da güzel olmuyor o zaman. Olmuyor tabii. Müezzinler konusunda da büyük derdimiz var. Güzel ezan okunması ana hedefimizdir ama yeterli musiki bilgisi olan müezzin sayımız oldukça az. Ayrıca demin bahsettiğim ucuz ses teçhizatı yüzünden ezan okunurken mikrofonlardan hışır hışır sesler geliyor.
* Merak ettiğim bir şey daha var. Din görevlileri niye bu kadar asık suratlı? Hepiniz kravatlısınız. Gülümsediğinizi bile görmüyorum. Yani örneğin imamlar daha sosyal olurlarsa inandırıcılıkları mı azalır? Daha sempatik olmamız gerekiyor, buna katılıyorum. Biz dini özellikle entelektüel, aydın kesime anlatmak zorundayız. Din aydın kesimin ilgi göstermediği bir söylem olmak yerine daha çok benimsenmeli. Çağın ihtiyaçlarını ve değerlerini yakalamış, onun ilerisini talep eden din adamlarına sahip olmak önemli. Avrupa'daki din görevlilerimiz sosyal hayatın daha çok içindeler. Gençlerle elele spor yapıyor, zaman geçiriyorlar. Burada da bunu yakalamalıyız.
* TRT'deki program da çok kötü. Katılıyorum sevimli olmayan bir program. Cami formatını ekrana taşımaya çalıştık, olmadı. İzlenebilir bir program değil. Yaptığımız yayınların izlenme çizgisini yakalayamadığının farkındayım. O konuda reklamcılar ve iletişimcilerle görüşüyoruz. Yenileşme ve kendimizi değiştirme çabası içindeyiz.
ZEKERİYA BEYAZ ELEŞTİRİSİ * Diğer kanallarda sürekli boy gösteren farklı din adamı profilleri de var, örneğin Zekeriya Beyaz. Ne düşünüyorsunuz? Birkaç şahıs, İslamcı araştırmacı veya ilahiyat uzmanı profesörü adı altında ekranlara çıkmayı bir hobi haline getirdi. Uzatılan her mikrofona, her kameraya aklının ermediği, doğru yanlış her şeyi konuşan bu tipler izlenebilir din programları yapma önünde büyük engel. Bir şeyin çok izleniyor olması doğru olduğu anlamına gelmez. Din ciddi bir iştir ve sırf ilgi çekeceğim diye işin suyunu çıkartmamak gerekiyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|