|
|
|
|
|
|
Seyircimi kumbaraya para atar gibi tek tek biriktirdim ben
Usta oyuncu Ali Poyrazoğlu, bugün oyunlarını rahat bir tiyatroda sahnelemesini yıllar süren emeklerine bağlıyor: "Bir günde böyle olmadı. Bu seyircileri kumbaraya para atar gibi tek tek biriktirdim. Bugün yaşadığım rahatlığı, tiyatroda yıllardır çektiğim sıkıntılara borçluyum".
-İkinci bölüm
*Siz bizim bildiğimiz sorun yaşayan tiyatrolardan değilsiniz. Konforlu bir ortamınız, aralarında en zenginlerin de bulunduğu bir seyirci kitleniz var. İş Sanat'ın lüks ortamında oynuyorsunuz! Kolay değil. Ben bunu yıllar süren emeklerle elde ettim. Bir günde böyle olmadı. Bu seyircileri kumbaraya para atar gibi tek tek biriktirdim. Yıllardır benim yaptığım oyunlardan etkilenen, açtığım, gündem yarattığım, tartıştığım konulardan etkilenen, beğenen, sevgiyle izleyen seyircileri yıllardır biriktirdiğim için benim böyle bir izleyici kitlem var. Bugün yaşadığım rahatlığı, tiyatroda yıllardır çektiğim sıkıntılara borçluyum. Biz oyuncular, seyircilerin gönlüne yerleşiyoruz. Daha önceki oyundan mutlu ayrılmış, yeni oyunu bekliyor ve geliyor. Yoldan çevirip yıllar önce oynadığımız oyunların bir sahnesiyle ilgili bir şey sorarlar, anlatırlar. Ali Poyrazoğlu tiyatrosu seyircide iz bırakır. Yaşamını zenginleştirir. Benim tiyatro yapmaktaki amacım, kendi içimi zengileştirirken seyircinin de içinin zenginleşmesini sağlamak. Çok özenerek ve çok titiz bir biçimde yapıyorum. Bugün de onun meyvesini topluyorum. Takipçi bir kitlemiz var.
* Eskiden sizin de sıkıntı çetiğiniz dönemler olmuş... Hayır hayır ben hiç seyirci sıkıntısı çekmedim... Ama bazı beğenmediğim projelerim oldu. Ben hatalarının üniversitesinden mezun olan bir adamım. 'Nereden mezunsun?' diye soranlara 'Hatalarımdan mezunum' derim ben. Yaptığım hataları kabul eder, yanlışımı hemen düzeltirim. Benim büyük paralar harcayarak tiyatroda sahneye koyduğum, beğenmeyip iki üç gün sonra kaldırdığım prodüksiyonlarım vardır.
* Seyirciyi hiç kandırmıyorsunuz yani! Seyirciyi kandırmamak için o beğenmediğim oyunu sahnelemem. Böyle davrandığım için doğru düzgün işler çıkıyor. Bu oyun büyüklerle küçüklerin beraber izleyeceği bir oyun. Çocuk da alıyoruz. 'Ben Eskiden Küçüktüm', kendi çocukluğumdan yola çıkarak Türk Tiyatrosu'na bir saygı duruşudur. Seyirci bunu hissettiği için çok iş yapıyor. Oyunu bir lunapark olarak tasarladım. Sirk, cambazhane, soytarılar... Çünkü herkesin içindeki soytarıyı ortaya çıkarmasını, herkesin dünyaya kahkahanın yol göstericiliğinde bakmasını istedim. Eğlenirken bazı şeyleri değiştirebilme gücünün onlarda saklı olduğunu anlatmak için yaptım bu oyunu. Başrolde kar var, sahnenin tozu var. Palyaçolar, soytarılar ve kuklalar var. Benim dünyamda bunlar hep başrolde. Ben öyle "Karı gibi gülme lan", "Ağır ol da molla desinler" diyenlerden yana değilim. Gülerek çok şeyi değiştirebileceğini, insanın içini aydınlatacağını, yaşama enerjisi ve gücü vereceğini biliyorum. O yüzden öyle yaptım oyunu. Vatan Caddesi'ndeki sökülen lunaparkın atlı karıncasının atlarını satın almıştım ben. Onlar da var oyunda. Kuklaların bir kısmı dışarıdan, bir kısmı benim koleksiyonumdan alındı. Oyunda kahkahanın yanında hüzün de var. Zeki Müren ile ilgili bir bölüm var, Kerem Yılmazer ile ilgili bir bölüm var hüngün hüngür ağlıyor seyirci. Ve bir de kar yağma sahnesi var.
* Tüm bunlardan dolayı mı siz seyirci sıkıntısı çeken tiyatrolardan değilsiniz? Bizim seyirci sıkıntımız yok. Ayrıca iyi yönetilen tiyatrolarda sıkıntı falan yok. İşini iyi yapmayan her kurumda her sıkıntı olabilir, sadece tiyatroda değil. Diğer tiyatrocular da işine baksın. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Ben işime bakıyorum. Yeni oyunum var. Sonra Amerika'ya gidip İngilizce oyanayacağım. Bir kitap yazıyorum. 'Mavi Noktalı Elbise' adında. Bir elbisenin öyküsü. Elbiseden yola çıkarak cinsel kimlikler üzerine büyük bir aşk hikayesi yazdım. Televizyona döneceğim gelecek ay. 'Elalem Ne Der' adlı bir sit-com hazırladık. Onu çekeceğiz. Bir de talk show programı düşünüyorum.
BÜLENT İPEK
|
|
|
|
|
|
|
|
|