Gırtlak gırtlağa
Trabzon cinayetinin ardından, İtalya Reform Bakanı Calderoli, elde kazma, kürek "mezarı derin kaz"maya koştu: "Rahip Santoro'nun hunharca katlinin ardından, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girme ihtimalinin ebediyen ve herkes için toprağa gömülmüş olmasını diliyorum." Bunu söyleyen, açık faşist geçmişi, "Duce"nin ardında sıraya geçmişliği, kirli-Gladio cinayetlerini bir yana koyun; şu sırada futbolcuları statlarda Nazi selamı veren, Roma tribünleri ırkçı-faşist sloganlar atan ülkenin sağcı hükümetinin bakanı. Ama bu işler böyle: Dünyayı, ülkeleri, hayatı cehenneme çevirmede "fanatik İslamcı sağ"ın eline su dökecek olanlar da, fanatik (bazen Katolik, bazen Protestan-Evangelist yahut Ortodoks) Hıristiyan sağ ve sık sık onlarla örtüşen milliyetçi, ırkçı, ayrımcı, neo-faşist "Batı demokrasisi" sağcıları. İsrail sağı gibi. Buraların da oraların da, her medeniyetin, her kültürün akbabaları var: Danimarka'da yükselmeye başlayan ırkçılığın, karikatür kılığına girerek, kendine "İfade özgürlüğü" gibi bir şemsiye bulması yıkıcı bir sahtekarlık... O ırkçı sağ şimdi ellerini ovuşturuyor. Bizim coğrafyalarda da, ancak "ötekine düşmanlık"la beslenen, kendini yüceltmek adına salt aşağılandığı vakaların peşine düşen "sado-mazo" milliyetçilikle dincilik türleri öyle. Kendi kutsalına edilen hakareti, bunun insanlığa, inanca, farklı kültürlere saygıya, özgürlük ve etiğe aykırı olduğunu kuvvetle belirterek, onu aşarak iade edebilme aczine düşen... Ancak "öteki"ni yakıp yıkarak, öldürerek ve onun kutsalına hakaret ederek şiddetle "intikam" dan başka bir şey düşünemeyenler.
Dünyayı "ötekiler" için cehenneme çevirmek için yanıp tutuşanların bayram günleri. Her yeri Bosna, her köşeyi Ruanda kılmak, ötekini ülkesinden kovmak, kırmak, ona hakaret ederek yücelmek isteyenlerin cadılar bayramı. 11 Eylül sonrası ruh hali, tarihin en eski fay hatlarından birini, "Hırıstiyan-Yahudi medeniyeti" ile "İslam"ı kırmak için malzeme hazırlayıp durdu. Elbette Avrupa'nın da (ABD'nin de) aklı başında, vicdanı yerinde, tarihi bilen, ötekilere saygı gösteren, işgalden, dayatmadan nefret eden, savaşa öfke kusan, ABD ve Avrupa sağının kan emici piyasa ve askeri hegemonyasına tepki duyan vatandaşları vardı. Genellikle pembeydi, kırmızıydı, kızıldı, yeşildi; belki kızacaksınız ama "Sol"du. "Medeniyetler Savaşı" senaristlerine, prodüktörlerine, yönetmenlerine ve oyuncularına en sıkı muhalefet onlardan geliyor... Bazen Irak'ın işgaline karşı haykırıyorlar, bazen Türkiye'nin AB yolculuğuna evet diye bağırıyorlar, bazen varoşlarda dışlanmış Müslüman gençlere, onların şiddetine bile sahip çıkıyorlardı. ABD ve Avrupa sağı ve tarihin en şiddetli ırkçılıklarından birine maruz kalmışken benzerlerini provokasyondan geri kalmayan "bir kısım Yahudi lobisi"; "İslam dünyasının kadim ve yükselen sağcılığı"nı da "düşman-müttefik" kılarak, önce "Güvenlik paranoyası" ile... Ardından da, şu sıra "Özgürlük sahtekarlığı" ile kendi içindeki muhalefeti ezecek ki; AB Türkiye'ye kapansın... Varoşlardaki işsiz, dışlanmış Müslüman göçmen sindirilsin... Bir tarafta "El Kaide ruhu", diğer yanda bir nevi "SS kafası" yayılsın ve iş şiddet ile silahlara kalsın... İsrail haksızken de desteklensin... Bush kafası yeniden güç kazansın... Suriye ve İran bombalanabilsin. Onlar senin marşın çalınırken hakaret etsin, sen onları dövmeye uğraş, sonra en şiddetlisinden 6 maç ceza versinler. Trabzon'daki katil, Beyrut'taki kundakçı da onların kazdığı mezara ceset, nefret, kin taşıyor! "Dünyanın tüm sağ fanatikleri, birleşin!" dedi sanki bir ses ve karşı saflarda gırtlak gırtlağa kucaklaştılar!
|