| |
|
|
Kurdun kuzulaştığı an
Saz şairleri bir araya gelip atışırlar. Biri kafiyeli bir dörtlük okur, öteki aynı kafiye ile cevap verir. Kafiyeyi sürdürmek esastır. Kafiye bulamayan saz şairi atışmayı kaybeder. Bizim mafyalı, MİT'li, polisli, 'ağır abi' dizilerinde de benzeri bir atışmaya sık sık şahit oluyoruz. Biri lafı çakıyor, diğeri daha üst perdeden cevap veriyor. Bu dizi atışmalarında da esas amaç altta kalmamak. (Yoksa 'gerçeklik' kimsenin umurunda değil.) Kurtlar Vadisi-Irak'ta da buna benzer bir sahne var. Bizim Polat Alemdar ( Necati Şaşmaz ) ile 'çuvalcı' ABD albayı Sam Marshall ( Billy Zane ) otelde bir araya geliyorlar. Bir iki atışmalı laftan sonra Polat, "Senin başına çuvalı geçireceğim" deyince Sam'ın, " Sen asıl neye kızıyorsun, biliyor musun " diyerek tiradına başlıyor: " Çünkü kıçınızdaki donun lastiğini dahi biz verdik... Kırmızı çizgilerinizi darmadağın ettik, vs. vs... " Seyirci tam bu noktada, ' bakalım Polat nasıl bir cevapla Amerikalıyı morartacak' diye merak ediyor. Ama hüsran: Polat'ın bu sözlere cevabı ancak başa dönmek ve "Bu çuvalı başına geçireceğim" demek oluyor. Yani atışmayı orada, o noktada kaybediyor. Milliyetçilik dozu bu kadar yüksek bir filmde böyle bir sahneye şahit olmak gerçekten garip. Çünkü, evet, Sam'in sözleri gayet aşağılayıcı bir tonda ama gerçeği yansıtıyor. Türkiye uzun yıllar ABD'den yoğun yardım aldı. Kürt devletinin kurulmasına ilişkin kırmızı çizgilerden söz edildi ama bu bir işe yaramadı, ABD bildiğini okudu. Filmdeki bu sahnenin garipliğini milliyetçi okurlarımız da fark etmiş. O ve diğer sahneleri protesto ediyorlar. Mesela bir okurumuz: " Leyla'nın intikamı, Türk milletinin intikamından üstün tutuluyor... Çuvalın intikamı alınacak deniyor ama filmin ilerleyen bölümlerinde ortada çuval muval kalmıyor... " diyor. İlginç değil mi? Dini sahneler ve diyaloglarla soslanmış milliyetçi bir film, yine milliyetçiler tarafından, yeteri kadar milliyetçi olamamakla eleştiriliyor! Bana sorarsanız yukarıda sözünü ettiğim otel sahnesi, filmin tüm ideolojisinin söküldüğü andır. Bu da senaryoyu yazan Raci Şaşmaz, Bahadır Özdener'in ne kadar acı olursa olsun gerçeklikle teması kesmediklerini gösterir.
|