Bravo, teziniz ne kadar doğru!
ABD yönetimi, Avrupa medyasında patlayan "karikatür saldırısı"nı kınamış. "Karikatürün karikatürü" bu işte. Muhtemelen, öfkeli-tepkili "İslam dünyası" içinde kimileri de bunu örnek gösterir, "Küstah Avrupa"nın yanında, "Saygılı ABD"nin tutumuna filan dikkat çeker. Oysa, Avrupa'nın insanı, kültürü, bitki örtüsünü, sinir sistemini kazıyıcı, tahrip ve tarumar edici, burnu havada, eli kırbacında ve silahında, katledici, kahredici sömürgeciliklerinden ve emperyalizminden bu yana, "öteki dünya"nın en şiddetli travmalarının en büyük müsebbibi ABD'dir. Darbeleri, suikastları, katilleri, despotları... Bilumum "ABD tezi" ile bir gün onun karşıtı olarak ortaya çıkmış, zıvanadan da çıkmış "anti-tezler"le. Uzakdoğu'dan Latin Amerika'ya, Ortadoğu'ya. Petrol parasına, uyuşturucu rantına, dünyanın tüm tasarruflarının akmasına müptela finansal sistemiyle de, sözde karikatür kınarken bir sürü kutsal mekan ile canı bombalayan silahıyla da, "Medeniyetler Çatışması" gibi teorik bir öngörüyü çıldırtıcı gerçeklik haline getiren yönetimiyle de.
Öyle ya, medeni, olgun, akıllı, akil, bilinçli, hoşgörülü hiç kimsenin... Ne İslam dünyasının, ne ABD'li realist işadamı ile politikacının, ne Avrupalı aydının... Hiç birimizin hoşuna gitmeyen, reddettiğimiz, vahşi ve yanlış bulduğumuz "Huntington tezi" bu dünyanın bir gerçekliği değil mi? Türkiye Avrupa kapısına geldiğinde Fransa'da, Almanya'da şurada burada keskinleşen... Avrupa'dan ABD'ye, havaalanlarında esmer, Ortadoğulu tiplerin peşine köpeklerle üşüşen... Büyük Ortadoğu projelerini, şu yabanilere demokrasi ve özgürlük götürme, gerekirse silahla kafasına dayama iştahını pişiren... İsrail'i koruma manyasıyla eşitlik, adalet gibi sözde kendi kültürünün en temel ilkeleri dahi süpüren... Kendisini onca frenlemesine rağmen Bush'un ağzından ikide bir "kökten dinci" söylevler düşüren... ABD'de bir sürü kilisede yahut TV vaazlarında "Şeytanla savaş" ve İslam'ı aşağılama azgınlıklarını kışkırtan... Elbette "bu taraf"ta... El Kaide hegemonyasını ve "tek yol silah" şiarını yükselten... Yine Huntington'ın bir başka tezini, "Demokrasi paradoksu"nu kanıtlayarak, seçimlerden "medeniyet savaşı"na en bilenmiş iktidarlar çıkaran... İnsanlık onurlarıyla oynandıkça, kültürleriyle, varlıklarıyla, topraklarıyla alay edildikçe dinlerine daha çok sığınan ve o sığınaktan ölümüne fırlayan karşınefreti doğuran... "Medeniyetler savaşı" değil mi artık!
Mesele bu tür bir tezi, barış, insanlık, medeniyet, uzlaşma, karşılıklı saygı ve uluslararası dayanışma, kültürlerin kaynaşması ve özerkliği gibi arzu ve ideallere aykırı bulmamız değildi ki. Bir şeyin yanlış, haksız ve insafsız olması başka, gerçeklik taşıması, kazanması başka. Allah aşkına, kendi ülkenizde bir bakıma hep yaşanan "medeniyetler savaşları"nın çocukları değil misiniz siz? Batısında iteklenen ve kendi doğusunu küçümsemeye teşne, bazen açık bazen için için, sürekli savaşların neferleri olmadınız mı hiç? Bırakın Avrupa'yı, ABD'yi, Arapları... Peygamberler elbet bir yana ama kulları aşağılamak için hep yanıp tutuşan, farklı giyineni, farklı konuşanı, farklı inananı kırıp dökmek için kuduranlara yakından tanık olmadınız mı hep? Ve kimileri asırlar boyunca zihnen, maddeten esir ve rehin alınabilen "insan özgürlüğü"nü başka inançları olanların kutsalına vurabilmekte görebilirken... Kimimizin şu dünyada, şu hayatta insan, millet, topluluk, cemaat olarak arzuladığı, beklediği tek saygı biçimi bundan mı ibaret?
|