|
|
|
|
|
Erdoğan, Özal'a benzemiyor
|
|
Suskunluğunu bozan Semra Özal'dan ilginç yorum: "Özal ve Erdoğan tamamen iki farklı karakter. Ortak yönleri yok".
Semra Özal "Erdoğan'ı Özal'a benzetenler var, ne diyorsunuz" sorusuna şu yanıtı verdi: "Bence hiç benzemiyor... Ben ortak hiçbir yan göremiyorum. Şimdi Turgut yaşasaydı, kaç tane bilgisayarda, kaç ayrı proje üzerinde çalışırdı..."
ÖZAL ÇOK YENİLİKÇİYDİ 20 YIL SONRAYA BAKARDI "En yakın projesi yirmi sene sonrası içindi... Çok yenilikçi ve ileriye bakan biriydi... O zaman eleştirenler bile bugün 'büyük adammış' diyor... İyi bir lider etrafındakilere hiç istemediği şeyi bile yaptırandır..."
Ben olmasaydım Özal radikalleşirdi Semra Özal "Turgut'a tek bir konuda etkim oldu" dedi: "Ben olmasaydım radikal İslam'a fazla kayardı... Ailesinden etkilenirdi. İşte bu yüzden eşler çok önemlidir..."
Limonatayla zehirlediler Semra Özal "Kocamı zehirlediler" deyip kuşkularını ve yaşadıklarını şöyle sıraladı: Turgut'a Bulgar elçiliğindeki sergide özel limonata içirilmiş. Ondan başka içen yok. Ben evde yokken bir adam gelmiş. Turgut'un zehirlendiği formülü yazıp bırakmış.
DEMİREL NASIL BİLDİ? Ölümünden sonra Hacettepe'den arayıp "Kanında garip bir şeye rastladık" dediler. Gittik ama bir hemşire "Çok pardon. Arkadaş kan tüpünü düşürüp kırmış" dedi. Demirel Cindoruk'a "Özal üç aya kalmadan vefat eder" demiş. Bunu nasıl bilebilir?
Ben olmasam Turgut radikal İslam'a kayardı
Semra Özal: Bana hep ülkeyi, kocasını yöneten bir kadın portresi çizildi. Yanlış Turgut'a tek konuda etkim oldu. O da radikal İslam'a kaymaması yönündeydi.
Çok zor oldu çok. Tam bir yıl sürdü.Röportaja "Evet" dedirtebilmek için en çok uğraştığım kişilerden biri Semra Özal. Ama söz verdi mi asla geri dönmüyor. Öylesine ilkeli. Gazetedeki odamda kar altındaki İstanbul'u seyrederken telefonum çalacak diye ödüm patlıyordu. Ya iptal ederse? Telefonum çaldı. Karşıdaki ses "Burası Uludağ gibi, gelebilecek misin?" diyordu. "Gerekirse yürüyerek" dedim ve karın en şiddetli yağdığı günlerden birinde Sarıyer'e doğru yola çıktım. Semra Özal son derece görkemli, üç katlı müstakil bir evde yaşıyor. Peki niye Sarıyer, Büyükdere? Semra Hanım gülüyor: "Rahatım, herkesten uzağım, keyfime bakıyorum. Havuzuma giriyorum, alışverişimi ediyorum. Öyle etrafta paparazzi ordusu da yok. Gayet mutluyum herkesten ve her şeyden uzak olmaktan." Evin içi adeta bir müze. Antikalar, heykeller, tablolar... Salonun bir bölümü renkli vitraylarla süslenmiş. Ortadaki masanın üzerine Semra Özal'ın hastalığı döneminde yaptığı takılar yayılmış. El emeği, göz nuru, teker teker anlatıyor hangi taşları seçtiğini. "Biliyorsun" diyor. "Bunların geliri vakıfa gidecek, o yüzden çok titizleniyorum satışı konusunda. Gelen giden arkadaşlar alıyorlar. Önümüzdeki günlerde tekrar satış yapacağız." Semra Özal ile konuşacak konu çok. Nereden başlayacağımı düşünürken o atılıyor. "Önce medyadan bahsedelim" diyor gülerek. "Ne patroniçeliğim kaldı, ne rüküşlüğüm, hakkımda yazmadık şey bırakmadınız. Niye şimdikilere kalem oynatmıyorsunuz?" Semra Özal ile eşi Turgut Özal'ı konuştuk. Merhum Cumhurbaşkanı Özal'ın öldürüldüğünü ve kimsenin kılını kıpırdatmadığını ilk kez bu kadar net bir şekilde ortaya koyuyor ve soruyor "Her şeye komisyon kurarsınız niye bunu araştırmak için bir tane kurmuyorsunuz?" Her ne kadar "Ben siyasetten uzağım" dese de Semra Hanım olan biten her türlü değişiklikten arayışlardan ve siyasetin manevralarından haberdar. Siyaset de konuştuk. Konuk Semra Özal olunca özel hayat sormadan olur mu? Çocukları, Emel Sayın kıskançlığı, evdeki anormal titizliği, gece elbiselerini bile evde yıkamasını da konuştuk... O farklı bir lider eşiydi. Farklı bir Cumhurbaşkanı'nın farklı eşiydi. Çok eleştirildi. Siyasete fazla karıştığı, parti yönetimine müdahale ettiği yönünde suçlamalarla karşı karşıya kaldı. O ise tüm bunları yalanlıyor ve diyor ki "Turgut'a tek bir konuda etkim oldu. Ben olmasaydım radikal İslam'a fazla kayardı. Ailesinden etkilenirdi. İşte bu yüzden kadınlar, yani eşler çok önemlidir."
Siz çok farklı bir lider eşiydiniz. -Farklıydım çünkü biz ikimiz farklıydık. El ele gezerdik, içimizden geldiği gibi hareket ederdik. Oyun yoktu bizde. Sahte değildik.
"Koy bir kaset, neşemizi bulalım." -Ama biz öyleydik işte. İşte bu yüzden bizimle çok uğraşıldı. Halk her dönem arkamızda oldu. Bugün bile Özal ismini yıpratmaya çalışıyorlar. Her gün hakkımda ayrı bir yalan haber yapılıyor. Geçenlerde bir tanesine çok sinirlendim. İnsanı geri zekalı olması lazım bunu yazması için. "Şaşalı günler bitti boncuk yapıyor, Evde perde bozup dikiş yapıyor." Terbiyesizce laflar.
Yaşamınızda değişiklik var mı? -Yok, hiç yok. Çok şükür eskiden nasıl yaşıyorsam bugün de öyleyim. Bak Balçiçek, makamlar bir nöbet devridir. İnsan geçmişiyle kopmamalı ve eşiyle dostuyla muhabbetini asla bozmamalı. Çünkü o makamdan indiğin zaman sudan çıkmış balığa dönersin sonra. Bende öyle olmadı. Biz normal hayatımızı devam ettirmeye çalışırken alışılmadık görüntüler ortaya çıktı. O zaman bazı kişiler rahatsız olmuştu bugün de oluyorlar. Özal ismini yıpratmaya çalışıyorlar çünkü halk bizi çok seviyor.
balcicek@sabah.com.tr
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|