Beyoğlu'nda entelektüel olmak!
En büyük keyfim Beyoğlu'nda yürümek! Kimseye çarpmadan, kimseye omuz atmadan yürümek. Bu bir anlamda vücut jimnastiği adına sportif bir yürüyüş oluyor. Futbolculuk günlerimde iyi çalım attığım için benim adıma fazla sorun yok. Önce bir vücut çalımı, sonra da bacak arası atar gibi karşıdan gelenin üzerine gidip ani dönüş yapmak. Bazen şu oluyor. Şapşalın biri önüne bakmıyorsa, çarpışma kaçınılmaz. Bu erkekler için sorun değil. Hele bir bayanın bir erkeğe çarpması hiç sorun değil. Sorun bir bayana çarpılması! Ama sorun şurada; bu güzelliği gece yaşamak isterseniz size önerilerim var. Önce yürüyüş kıyafetinizi seçin. Çanta taşımak zorundaysanız, cüzdanınızı iç ceplerinizin birine yerleştirin. Sonra da çantayı boynunuzdan geçirin. Birkaç arkadaş yürüyorsanız, çantanızın dışa dönük değil içeride, arkadaşınızla aranızda olmasına dikkat edin. Önemli bir uyarı! Bilmediğiniz sokağa girmeyiniz. Bilmediğiniz sokakta yardım önerilerinin her türlüsünü reddediniz. Adımlarınızı hızlı atınız ve sürekli kalabalık insanların arasında olunuz. Erkekler için ciddi uyarım şudur: Bayan arkadaşınız (Ya de eşinizin) elini bırakmayın. Yürürken sataşmalara asla cevap vermeyin. (Kavga ortamı soygun için tuzaktır.) Gece eve dönüşlerde taksiye biniyorsanız kesinlikle arka koltuğa oturunuz. Gördünüz değil mi? Beyoğlu'nda yürümek savaş alanında yürümekten daha zor. Geçenlerde anlattılar. Hırsız bir genç kız yakalanmış. Ama nüfus cüzdanındaki yaşı 11... Polisten önce o genç kız görev alanına daha çabuk gelmiş. Geçmişin kültür izleri bugün Beyoğlu'nu Beyoğlu yapıyor. Adım adım sokaklar tek tek kurtuluyor. Harika da oluyor... Örnek, Asmalımescit... Daha düne kadar oradan geçenlere cesaret madalyası verilirdi. Bugün ise entelektüellerin yeri oldu. Sokağa giriyorsunuz, her yer kültür kokuyor. Yakup'un önünden geçip Refik'e gelene kadar o saygın entelektülleri görüyorsunuz. Sadece köşede, "Şaraba yardım..." diyerek para toplayan ve topladığı parayı şaraba yatıran birkaç tane bayan görürsünüz. (Yıllar önce böyle bir yerde Cahide Sonku'yu gördüğüm zaman çok sarsılmıştım. Hani şu güzelliği ile efsane olan film aktristi bayan...) Bu sokakta çok özel bir kulüp, Babylon (Rahmetli Kenan Onuk'un yeriydi) da var. House Cafe ve Gramofon'u da tavsiye ederim. Ressamların atölyeleri var. En önemli konumdaki mekanlardan biri de Rakıcı... Üst katlar sergi alanı. Bu bar-lokantanın özelliği entelektüel insanların gelmesi. Beni buraya bağlayan harika mutfağı değil, o entellektüelliğin dayanılmaz keyfi. Bezen bu sıradışılıktan kurtulmak istiyorum. İşte o zaman Udi Kemal'le fasıl yapıyorum. (Dileyen herkes yapabilir). Kemal Bey'in sesi çok güzel. Sanki Zeki Bey söylüyor. Bu sokağı sokak yapan Uğur Pekdemir bizim hakem-medya dünyasının sevimli ismi. Şimdi onun sanatçı kimliği ön planda. (Bir de bizim Mıstık var...) Efendim, bir şeyi daha yazayım: Beşiktaş da artık Beyoğlu'nun o yaşam kültüründen etkilenmiş. Yazları sokak aralarında yemek yenildi. (Eski Başkan Yusuf Namoğlu izin vermiyordu. Yeni Başkan İsmail Ünal geldi, her yer Fransız sokağı oldu.) Peki nerelere gidelim derseniz şunu öneririm; ekonomik balık-rakı diyorsanız; Hasbi... Sessiz ve sakin yemek diyorsanız, Olta... Daha değişik olsun, entelektüel ortam olsun diyorsanız Babalık'ı tavsiye ederim. Elbette Turgut'un Yeri de var. Oraya gidenler de güzel insanlar. Beşiktaş'taki bu yerlere Beşiktaş'ın maçı varsa, Beşiktaşlı olmasanız bile gidin. Beşiktaşlılar; Fenerliler ve Galatasaraylılarla birlikte maç seyretmeye bayılıyor. Bunu ben kendi gözlerimle gördüm, görüyorum...
|