|
|
|
|
|
Talk şov yapmaya tenezzül etmem
|
|
Her lafı, her hareketi konuşulan Cem Yılmaz, şimdi de televizyon yıldızlarına taktı. Yılmaz, 'öbür çocuk' diye bahsettiği Beyaz'dan Okan Bayülgen'e herkesi eleştirdi.
* Talk şov yapacak tıynette biri değilim. Yarım saat Banu Alkan'la konuşamam. Ama Okan yapar. 'Öbür çocuğun', Beyaz'ın yaptığını da yapamam...
KADINLAR Evde topuk sesi sevmiyorum. Hani Latife Hanım'ın ayak sesleri gibi. Duydum evimde öyle sesler ve sevmedim. Topuklarını basa basa yürürler ya...
İLİŞKİLER * 'Ben seni Cem Yılmaz olduğun için değil sen olduğun için seviyorum' diyorlar. Bu nedir ki, olur mu böyle şey?
SİNEMA * Çağan Irmak önce benimle çalışmak istediğini söyledi. Ama 'Babam ve Oğlum'dan sonra 'Müsait değilim' dedi.
Beni gerçekten seven bir kadınla hiç karşılaşmadım
Sürekli isimleri değişen birbirinden güzel kadınla adı anılıyor ama o, 'Bugüne kadar tüm denemelerim başarısızlıkla sonuçlandı, iyi ki de öyle oldu' diyor. Çünkü Cem Yılmaz yalnız yaşamayı sevmiyor ama bir kadınla beraber yaşamayı 'hiç' sevmiyor. Evinde topuk sesi duymak istemiyor.
Dokuz yıldır tanıyorum ben Cem Yılmaz'ı. Dokuz yıl önce neyse hala o! İnsanı duvara çivileyen hazır cevaplığı, kendisinin her ne kadar kabul etmese de ortalamanın çok üzerinde ki zekası, hınzırlığı, fırlamalığı ... Kendi kendineyken çok sakin, hatta inanılmaz ama zaman zaman son derece çekingen, çokça da kırılgan, haddini her zaman bilen ama haddini bilmezlere asla tahammülü olmayan, hepimizden çok farklı bir tür! Şimdi bunları okuyunca dalga geçecek benimle; "Yine çok dramatize etmişsin mevzuyu" diye. Olsun. Gülsün o istediği kadar... Kendini ve hayatı ciddiye almıyormuş gibi görünmeye devam etsin isterse. Cem Yılmaz'ın o çok konuşulan arabaları, olmayan gece hayatı, sayıları tamamen "üfürme" çapkınlık hikayeleri dışındaki gerçek ve çok da net halini bilen biri olarak, sizi farklı bir Cem Yılmaz'la tanıştırmak istiyorum. Gülmekten yarılacağınız bir söyleşi bekliyorsanız "Zahmet edip okumayın" derim. Ama insanları gülmekten yoran bir adamın iç dünyasını keşfetmek isterseniz Cem Yılmaz'ın evine konuğuz bugün. Buyrun...
- Seninle ilgili beni en çok şaşırtan şey hep şu olmuştur; özgüveninin taş gibi sağlam, egonun pırıl pırıl cilalı olması gerekirken, ben biliyorum ki eleştirileri çok fazla kafana takıyorsun. Neden? - Ben yalnızca kendimi düşünen birisi olmadım ki hiçbir zaman. Bu yüzden de başkalarının düşüncesi gerçekten çok kafama takılıyor.
- Acayip şımarık bir adam da olman lazım aslında senin... - Zaten öyle davranılıyor. Her gittiğim yerde bana daha şakacı, daha şımarık, daha bir vurdumduymaz, daha bir adamsendeci olarak yaklaşılıyor. Ben buna şaşırıyorum. Her insan benim çok daha cüretkar olduğumu düşünüyor. Ama öyle değil.
- Yetişme tarzın mı çok sağlam acaba, ondan mı burnun kalkmadı? Ya da şöyle sorayım şımardığın kimse yok mu hiç? Annen, baban? - Kimseye bir şımarıklığım yoktur benim. Anne babaya bilakis hiç şımarmam.
- Küstahlıktan bahsetmiyorum... - "Nazın geçmesi" diyorsan, benim çok kişiye nazım geçer. Ama ben suistimalle ilgili çok emniyetliyimdir. Kimseden bir şey istediğimi de bilmem. "Benim için şunu yap" demem. Ama bana da demesinler. Mesela geçenlerde bir arkadaşım "Birine sürpriz parti yapıyoruz, hadi gel" falan dedi. Ben insanların bu kadar lüksleri olmasına şaşırıyorum. Birine sürpriz parti yapılıyor ve eve birileri dolduruluyor. Vay be! Peki o sürprizi yapanlar ne, nasıl bir mesai harcıyorlar? Böyle şeylerden hoşlanmam. Hiç kimseden de sürpriz parti falan istemem. O gelenler adına üzülürüm.
- Nedir bu katılık böyle? - Ben insanlardan bir şey istemem. Samimi ve doğru bulmuyorum.
- Sürekli gardını almış bir pozisyondasın. Çok canını yakıyorlar senin, ondan herhalde... (Önce çok gülüyor, sonra da) - Evet, çünkü ben çok kandırılıyorum. Daha doğrusu kandırmaya teşebbüs ediyorlar beni. Ve bunu gördüğüm zaman çok mutsuz oluyorum. İdareci değilimdir açıkçası. Karşı tarafın gönlü olsun diye idare etmem.
- Bir örnek versene şu kandırılma meselesine... - Çok insan tanıyorum ben. İnsan tipi... Örnek hatırlayamadım şimdi.
O ROLÜ BEN ISTEDIM
- Senin için hala, "Cem Yılmaz oyuncu değil, stand-up'la oyunculuğu karıştırmayın" diyenler var. - Kim ne söylüyorsa haklıdır. Konservatuvar mezunu değilim, biri bana "Konservatuvar mezunu değilsin" diyorsa buna niye alınayım ki? Ama konservatuvar mezunu olmakla benim yaptığım işler arasındaki ilişkiyi anlayamıyorum ben. Onun için bu eleştiriler bana tuhaf geliyor. Bir ara da "Çok zeki çocuk" diye bir şey vardı. "Ne acayip adam bu Cem Yılmaz" falan diye. Memlekette bu kadar beyin cerrahı vs. varken, ben plütonyumu parçalamış gibi muamele görmek istemem yani.
- "Organize İşler" fimindeki rolü her zamankinden farklı bir karakter olduğu için mi kabul ettin? Oyunculuğunun ispatı mıydı bu acaba? - Bir kere bu rol bana teklif edilmedi. Yılmaz filmi yazarken ben takip ediyordum yazdığını. Ben oynamak istedim o rolü. Ben bu işin içinde olmak istedim. "Vay be, ne kadar değişik bir şey oynamış" gibi bir şeyler duyuyorum ama bendeki yansıması "Hadi canım o kadar da demedik. Benim daha önce yaptığım şeyler bundan beş bin kat daha zordu" şeklinde oluyor.
HAYATIM EĞLENCELİ DEĞİL
- Senin başrolde oynadığın bir film olmasa da, bir şekilde kıyısından köşesinden yüzünün göründüğü sesinin duyulduğu her iş Cem Yılmaz'ın işi olarak geçiyor. Böyle olunca o "işin" gerçek sahipleri açısından bir rahatsızlık duyuyor musun? - Evet çok duyuyorum. Elimden geldiği kadar da geri planda kalmaya çalışıyorum. Organize İşler için de aynı şeyi söyleyeyim. Yani "Vaaay kurnazlara bak Cem Yılmaz'ı koymuşlar" diyenler var. Ya Cem Yılmaz'ı kimse oraya koymadı. Ben oynamak istedim o filmde.
- İnsan ünden, şöhretten, paradan sıkılır mı? - Benim hayatımda yalnızca bunlar yok ki. Daha doğrusu bunlar çok az var. Benim derdim bu değil ki. Benim derdim, canımın istediğini yapmakla ilgili. Ben canımın istediğini yaparım, onlar der ki "Bak şöhretten böyle oldu." O değil konu. Ben yarın bir berberde çıraklığa başlarım diye düşünüyordum. Her zaman da öyle düşünüyorum.
- Bu kadar da geri adım atılmaz belki ama... -Valla geri mi, ileri mi bilmiyorum ama orada daha çok eğlence olduğunu düşünüyorum. Benim hayatım öyle çok eğlenceli değil.
- Nasıl olabiliyor bu? İnsanları bu kadar eğlendiren bir adam bunu nasıl söyler? - Ee, beni kimse eğlendiremiyor çünkü! Bu da normal herhalde. Bazen arkadaş çevreni değiştirmek istersin ya. Benim de değiştirmek istediğim bazı zamanlar oluyor. Ama yani benim değiştirecek bir arkadaş çevrem yok ki Öncel.
- Gittikçe daha dramatik hale geliyor bu konuşma... (Gülüşmeler) - Ben de isterim Nihat Doğan kadar mutlu olmak ama olmuyor işte.
|
|
|
|
|
|
|
|
|