İnanç, ibadet ve kadınlar
Türkiye, birkaç gündür Takvim gazetesinin ortaya çıkardığı cuma namazı olayını tartışıyor. Tartışma uzadıkça, Türkiye'ye özgü gariplikler daha fazla su üstüne çıkıyor. Bence en çarpıcı olan olay, üniversitede başı örtülü kızlara karşı çıkan kesimlerin, kadınların camiye başı açık gitmesine en sert tavrı göstermesiydi. Bu gelişme, Türkiye'de kadına bakış açısının ne kadar geri olduğunu da bir kez daha ortaya koydu. Eşi, bu camiye gidenler arasında olan Cüneyd Zapsu'nun "İstifa mı edeyim, boşanayım mı" sözleri bunun en çarpıcı örneğiydi. Siyaseti ya ülke aşkıyla ya da profesyonel bir bakış açısıyla yaparsınız. Keskin bir ideolog değilseniz, siyasetteki yol arkadaşlığınız ile hayat arkadaşlığınız kıyaslanamaz. Bu açıdan, Zapsu'nun bu olaydan yola çıkarak eşiyle yol arkadaşlığını siyasetle eş değerde tutmasını en azından garipsedim. Bu tavrı, Tuncer Kılınç'ın Başbakan Erdoğan'a yaptığı "Çankaya'ya çıkmak istiyorsa, eşinden boşansın" çağrısına benzettim. İnsan hayat arkadaşını, eşini, siyasetteki bir makam için bırakmayı düşünebiliyorsa, geldiği makam ne olursa olsun, en azından kendisine saygısı kalmamış demektir. Böyle bir durumda başkalarından da saygı beklemeye hakkı olmaz. Bu, bir nokta. Diğer bir nokta ise, Müslümanlığa bakış açısı. Bildiğiniz gibi, Müslümanlıkta kilise gibi sizin dine girmenizi veya dinden çıkmanızı onaylayan ruhani bir sınıf yok. Kelime-i şahadet getiren herkes Müslüman'dır. Seçtiğiniz ibadet biçimi Tanrı ile sizin aranızdadır. Diyanet İşleri veya din bilginleri sizin seçtiğiniz yol hakkında yorumda bulunabilir ama hüküm veremez. İnanan biriyseniz, hükmü verecek olan Tanrı'dır. Değişen dünyada, ibadet biçimine farklı yorumlar getirmek isteyen, farklı yollar bulmak isteyen insanlar çıkabilir. Unutmayın ki, Protestanlık da ilk çıktığında Katolik Kilisesi tarafından sapkınlık olarak değerlendirilmişti, bugün dünyanın en büyük Hıristiyanlık mezhebi haline geldi. Protestanlık, Katolikliğe karşı çıkarken kendi ibadet mekanlarını geliştirmişti. Bugün Hıristiyan aleminde Katolikler, Protestanlar, Anglikanlar'ın farklı ibaret mekanları, kiliseleri bulunmaktadır. Bunlardan herhangi birini seçen insanlar nasıl bir ibadet ortamıyla karşılaşacağını bilerek bu kararı verir. Türkiye'de de geleneksel cami cemaatinin başı açık kadınlarla, yan yana ibadet etmekten rahatsızlık duyması doğaldır. Çünkü oraya kadın erkek ayrı bir mekana gittiklerini bilerek ve kadınların başları örtülü gelmelerini umut ederek gitmektedirler. Farklı bir tablodan rahatsız olmalarından daha doğal bir şey olamaz. Ancak, onların bu duyguları, kadınerkek bir arada ve kadınların başı açık ibadet etmelerini tercih eden insanların önünü kesmemelidir. Onlar da kendi mescitlerini oluşturup Tanrı ile olan bağlarını kendi inandıkları yolda yapabilirler. Bu yola karşı çıkan, İslam'ın geleneksel yorumuna uymadığını söyleyecek olanlar çıkabilir. Ancak dediğim gibi, Müslümanlıkta onlar son karar mercii değildir. Geleneksel ibadet yolunu seçmeyenlerin, kendi ibadet alanlarında kendi inandıkları gibi ibadet etmeleri bu makamların yorumlarıyla engellenemez ve engellenmemeli. Mesele bence bundan ibarettir.
|