İhanet ile ibadet
Her işi bilen, her işe giren, her işi bitiren, her işi halledebilecek izlenimini ve vaadini verebilen, her kapıdan girebilen, her kilide anahtar uydurabilen, her yola gelebilen, bazen her kıbleye de secde edebilen ve bu arada medya ile "haddinden fazla iyi ilişkiler" geliştiren siyasetçi, siyasi danışman, işadamı ruhsatlı danışman tipinden hoşlanmam. Kabul; önyargı olabilir. Müsaadenizle, benim de böyle bir önyargım ile hissiyatım olabilir mi? O yüzden Cüneyd Zapsu beyefendiye, en ufak bir sempatim olamadı. Bir gün herhangi bir nedenle aklından geçirmişse, eminim, kendisinin de o tiplerden hoşlanmayan bizim gibi tiplere sempatisi olmamıştır. Bu sebeplerle, kendisiyle hiçbir ilişkimiz de olmamış, sadece bir hastanenin döner kapısında, cam bölmeler arasından karşılıklı gülümseme vuku bulmuştur. Yoksa, Avrupa Birliği ile kader anı görüşmeler sırasında kendisinin "ilk elden verdiği bilgiler" ile bir sürü şeyi kendine yontan, manipüle eden "kıymetli kaynak" rolünden de yakından izleyerek tiksinmiştim.
Lakin, şimdi şunu diyebilirim: "Beyefendi, hayatınızın belki de en kritik mertlik, yiğitlik, adamlık, eşlik, yoldaşlık, dostluk, iyi ve kötü günde dayanışma" gereği karşınıza çıktı. Hayatınızın şu anında, maddiyatla onca haşir neşirliği bırakıp da manevi duyguları, belki en yücesinden en cücesine, ama her halükarda tüm kalbinizle hissetme fırsatınız doğdu. Töreleri, cadı avlarını, açık ve gizli linçleri umursamadan, karınızın yanında olmanız, bu yüzden utanmamanız, gerekirse yedi düvelle dövüşmeniz şart oldu. Şu genç ve kimine göre, yani maddi iktidar ile iktidar maddiyatını çok takdir edenlere göre, "başarılı" yaşınızda, başınızı ellerinizin arasına alıp şöyle derin derin düşünme, yaptıklarınızı yapmadıklarınızı gözden geçirme, belki tövbeler etme, tefekkürden tevekküle oradan şükre koşturma ihtimali karşınıza çıktı. Demem o ki; Bir gözden geçirin hele... Şu ölümlü dünyada, herhalde en çok utanacağınız, kahrolacağınız şeyin eşinizin "teamüllere aykırı ibadet şekli" olmadığını kavrama imkanını buldunuz. Burası çok şeyin yanında elbet Bizans'ın da mirasçısı. Bunu "oyunlar, tezgâhlar" cihetinden yakinen bilirsiniz. Ayrıca insanlar; meleklerin cinsiyeti gibi, kimilerinin ibadetini, imanını, örtüsünü, örtüsüzlüğünü, özel hayatını, aşkını, sevdasını, inancını, inançsızlığını tartışmayı, didiklemeyi ve taşlamayı çok sever. Devlet katından halkın sokağına kadar, bu binada, bu mahallede en kolay, en popüler şeydir bu. Oysa, sizin belki de tek utanmayacağınız, tek sıkılmayacağınız, kendinizi ve eşinizi en çok insan hissedeceğiniz ve gelip giden, boyutlarını elbet tahmin edemeyeceğim vicdanınızı en rahat hissedeceğiniz mevzu bu olmalı.
Siz, Beyefendi, başka marifetlerinizle yeterince tartışmalıydınız; tartışılmalıydınız. Ne imanlı, inançlı, dürüst parti kadrolarınız bu cesareti gösterebildi; o demokratik vicdanın sahibi olabildiler, ne de biz: Yani belki bendeniz değil de, sektörümüz. Şimdi partiniz içinde voz voz edecekler önce dönüp bugüne kadar saman altından veya su yüzeyinden, bazen bir denizaltı gibi, bazen periskopu, bazen torpili gibi başardığınız, ki ben "becerdiğiniz" demeyi tercih ederdim, işlere edemedikleri lafları düşünmeli. Sadece akçalı mevzularda değil, misal ABD karşısındaki tutumunuzu ve ABD mevzilerinden buralara bakışlarınızı, nüfuz alanlarınızı, altında kaldığınız etkileri, propaganda meselelerini bir düşünmeli ve bugün susmalılar. Siz de çok, ama çok düşünün. Ama, tekrar söyleyeyim... Elbette dostunuz değilim ama, bence şu anda en utanmayacağınız ve başınızı dik tutup sahip çıkacağınız şey, eşinizin "aykırı" sayılan ibadetidir. Aykırı da olsa, sonuçta insan olmaya "ihanet" değil, "ibadet"tir.
|