| |
Destek, uyarı ve ödev
TÜSİAD'ın çağrısı herhalde muhalefetin hoşuna gitmeyecek. Çünkü Türkiye'nin en güçlü ve en etkin sivil toplum örgütü, 2006'nın seçim değil köklü reformlar yılı olmasını istedi. Dahası, Türkiye'yi "Yapay gündem maddelerinden uzak tutmak için özel çaba harcayacağı" uyarısında bulundu..
TÜSİAD'ın çıkışı yine kızdıracak. Ama bu kez iktidarı değil, 2006'yı "Seçim yılı" ilan eden muhalefeti. Zira AK Parti'yi çeke çeke sandığa götüreceklerini iddia eden muhalefet liderlerinin aksine TÜSİAD erken seçimde yarar görmediğini açıkladı. Tam tersine Irak'tan Filistin'e, İran'dan Suriye'ye kadar bölgemizde onca potansiyel istikrarsızlık kaynağı varken, Türkiye'nin erken seçim tartışmalarına sürüklenmesini, "Kendi kendine sorun çıkarması" olarak değerlendirdi. Büyük patronlar kulübü bu yaklaşımı ya da tavrıyla, seçimlerin zamanında yapılacağını söyleyen Başbakan Erdoğan'a güçlü bir destek vermiş oldu. Daha doğrusu geçen ay Ankara'da yaptığı Yüksek İstişare Konseyi toplantısında açıkladığı bu konudaki desteğini yeniledi. Cumhurbaşkanı seçimine gelince; TÜSİAD'ın erken seçim istememesi, doğal olarak Sezer'in halefini bu Meclis'in seçmesine de karşı çıkmaması anlamına geliyor. Peki Erdoğan'ın Çankaya adaylığı için görüşü ne? Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Koç konuşmasında sadece bir cümleyle değindi. Ama çok anlamlı bir cümleyle: "Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin siyasal istikrarı koruyacak şekilde yönetilmesi son derece önemlidir." Bu cümleyi Erdoğan'a "Adaylık niyetin varsa çok iyi düşün, tart" uyarısı diye yorumlamak, sanırız yanlış olmaz. TÜSİAD bu destek ve uyarısından sonra iktidara 2006 için yüklü bir ev ödevleri listesi verdi: Ekonominin yeniden yapılandırılması ve yeni bir sanayileşme stratejisinin belirlenmesi, Türkiye'nin gündeminin AB gündemine paralel hale getirilmesi, demokrasinin standardının yükseltilmesi, temsilde adaleti ve yönetimde istikrarı birlikte gerçekleştirecek siyasal düzenlemeler yapılması ama en önemlisi yargıda reformun artık daha fazla geciktirilmemesi. Yargı sisteminin tepeden tırnağa yenilenmesini savunan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Sabancı yapılması gerekenleri 10 maddede topladı. En başına da yargı bağımsızlığını koydu. Gerekçesi şöyle: "Yargının önündeki en büyük engel, yargı bağımsızlığı konusunun hâlâ çözüme kavuşmamış olmasıdır."
Yargı ve dokunulmazlık Yanlış mı? Kamuoyu yargının bağımsız olduğuna inanıyor mu? Kamuoyundan vazgeçtik, yargı mensupları bağımsız olduklarını savunabiliyorlar mı? Alın size yüksek yargıdan bir örnek: Yargıtay 18'inci Hukuk Dairesi Başkanı Mahir Ersin Germeç bir ay önce yayınladığı uzun makalede, "Yargıçlık mesleğine alınacakların belirlenmesi"nden "Yargıçların doğrudan Adalet Bakanı'nca bakanlıkta görevlendirilmesi"ne, "Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu kararlarına karşı yargı yoluna başvurulamaması"ndan "Yargıçların denetimi"ne kadar yığınla sorun sıraladı ve sonunda hükmünü verdi: Yargı bağımsız değil! Yargıtay eski Başkanı Sami Selçuk'un ifadesiyle söylememiz gerekirse, "Yargıyı siyasal gücün değil kendisinin yönetmesi" için gerekli yasal ve anayasal değişiklikleri bu yıl mutlaka gerçekleştirmeliyiz. Türkiye'nin gerçekten hukuk devleti olmasını istiyorsak. "Ülkeyi yapay gündem maddelerinden uzak tutmak için özel bir gayret sarfedeceğini" duyuran TÜSİAD, erken seçime karşı çıkarak üzdüğü CHP lideri Baykal'ın da gönlünü alacak bir girişimde bulunacak: "Siyasette etik" konulu, hazırlığı süren bir raporla yasama dokunulmazlığını tartışmaya açacak. TÜSİAD, dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye'de de toplumsal ve demokratik gelişmelerde öncülüğün sivil toplum örgütlerine geçmekte olduğu gerçeğinin somut örneğini oluşturuyor. Ne kadar güzel...
|