İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın birkaç ay önce açtığı internet sitesinin tanıtımı yapılır yapılmaz, komşusunu, şüphelendiği iş yerlerini, 'vergi vermiyor' diye ihbar edenler adeta siteyi kilitledi. Vergi Dairesi Başkanı Ulusoy, "Gelen her ihbarı değerlendiriyoruz. Hassasiyetimiz çok arttı" diyor.
Bir ay kadar önce, İstanbul'da önemli bir koltuğa, İstanbul Defterdarlığı koltuğuna Şükrü Dilaver oturdu. Vergi denince akla ilk gelen isim. Oysa, büyük bir sistem değişikliğinin de başlangıcıydı aslında Dilaver'in defterdar olması. Çünkü yaklaşık bir yıldır İstanbul Defterdarlığı görevini yürüten Mehmet Akif Ulusoy da, verginin defterdarlıktan ayrılması üzerine oluşturulan İstanbul Vergi Dairesi'nin başkanı olmuştu. Yani bundan sonra Dilaver, başta milli emlak olmak üzere hukuk işlerini yani; devletin avukatlığını yapacak, Ulusoy da vergi kaçıranların korkulu rüyası olacaktı. İstanbul Defterdarlığı binasına gittiğimde beni Şükrü Dilaver karşıladı. Daha önce Kocaeli Defterdarlığı görevini yapan Dilaver, Türkiye'de ilk kez bir defterdarlığın İSO 9001 belgesi alması başarısını göstermişti. Daha önce de İstanbul Defterdar Yardımcısı olan Şükrü Dilaver, yeni görev yeri İstanbul'daki defterdarlık binasında şimdi Ulusoy ile yan yana odalarda, İstanbul'un emlak ve vergi konusunda sorunlarını çözmeye çalışıyor. 1 milyon mükellefi olan İstanbul'da vergi işleri için 11 bin 600 kişi çalışıyor ve yaklaşık 80 bin milli emlak konusunda satış ve kira kararları işte bu ofislerden yapılıyor.
* Defterdarlıkta bir değişim yaşandı ve İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı bölümü ortaya çıktı. Bu değişimi ve ne faydası olacağını anlatır mısınız? M. Akif Ulusoy: Şükrü Dilaver gelene kadar defterdarlık ve vergiyi birlikte yürütüyordum. Bizim dört ana konumuz var. Vergi, emlak, gider ve muhakeme. Gider ve muhakeme fazla vakit almaz ama vergi ve emlak başlı başına bir iş. Örneğin milli emlak konuları vaktimizin hemen hemen yüzde 60'ını alıyor. Mesela sizin bir malınız mülkünüz olsa, ne yaparsınız? Önce bir görürsünüz değil mi? Ne oluyor, kim işgal etmiş diye. Belki büyük mülklere gittik ama orta boyların hepsine gitmek mümkün değildi. Düşünün bizim 80 bine yakın emlağımız var İstanbul'da. Bunun yanında 68 tane vergi dairemiz var. Daha önce bu daireleri ziyaret edemiyorduk. Oysa gitmemiz lazımdı. Şimdi Şükrü Bey İstanbul Defterdarı olunca, ben de nihayet vergi dairelerini dolaşma fırsatı yakaladım. Haftada iki üç gün daire ziyaret etmeye başladım.
* Bölünme sizin vergiye daha fazla odaklanmanızı sağlamış görünüyor. Vergi kaçıranlar korksun yani! Ben iyi bir vergiciyimdir. Ama biliyor musunuz, defterdarlıkta işe başladığımdan beri vergiyi mergiyi unutmuştum. İlgi alanı genişledikçe odaklanamıyor ve detayı kaçırıyor insan. Oysa artık öyle değil.
* İstanbul vergi konusunda 2005'i nasıl bitirdi? Henüz kamu hesapları açıklanmadı. Ama şunu söyleyebilirim ki geçen yıldan geride değiliz. Bu yıl bir önceki yıla göre vergi toplamada yüzde 14'lük bir artış oldu. Bu artış aslında yüzde 20'ler civarında olan Türkiye geneline göre düşük. Düşüklük, KDV ve ÖTV'den. Örneğin Ataş rafinerisi kapatıldı. 2004'ün Kasım'ında. Ataş'ın iki müşterisi var. BP ve Shell. Onlar İstanbul'dan beyanname veriyorlardı, şimdi bu yok mesela.
VATANDAŞTAN BÜYÜK İLGİ
* İstanbul Defterdarlığı ve İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı diye bölündükten sonra bir internet adresi duyurdunuz. (ivdb.gov.tr) Vergi ödemeyenleri bir anlamda vatandaşın ihbar etmesini istediniz. Duydum ki bu siteye yağan ihbarlardan site kilitlenmiş, öyle mi? Biz şunu istedik. Vatandaş alışveriş yaptığı yerin vergi mükellefi olup olmadığını sorgulasın, kendisine fiş verilmez ise hesabını sorsun. Veya evinde, iş yerinde, zaman geçirdiği yerlerde bir takım dükkanlar açılıp kapanıyor. Merak edip de insanlar bir sorsun. Örneğin, civarda açılan bir mağazanın kaydı var mı diye. Bizim internet sitemize ünvan ya da vergi numarası girerek herhangi bir gerçek ya da tüzel kişinin vergi mükellefi olup olmadığını tespit etmek mümkün. Biz vatandaşın, mükellef olmadığını gördüğü kişileri ihbar etmesini arzu ediyoruz. Vatandaşlar gerçekten buna büyük ilgi gösterdi. Özellikle tanıtımını yaptığımız süre içinde yoğun bir ilgi vardı.
* Sürekli bir ihbar olmuyor galiba... Bu bir kültür sorunu. Yanımızdaki insanın bir takım yanlışlarını görüp de müdahale etmemek bizim biraz da alışkanlığımız. Belge almak konusunda bilinç yaratmak çok güç. Oysa ki vatandaşın almadığı her belge, yine kendi cebinden çıkacak para demek.
* Peki her ihbarı değerlendiriyor musunuz? Gelen her ihbarı istisnasız değerlendiriyoruz.