| |
|
|
İşte Aziz Yıldırım!..
ÇOK keyifli bir yazıya kendimi hazırlıyordum hafta başında.. Mehmet Demirkol'un ayni konudaki enfes yazısına rağmen vazgeçmeden.. "Bu güzelliğin altını tüm spor yorumcuları çizmeliyiz" diyordum. Fenerbahçe-Galatasaray basket derbisi öncesinde, adları Aziz Yıldırım ve Özhan Canaydın olan iki yönetim özürlüsü aralarında anlaşmış ve sporseverlerin maç seyretme özgürlüklerini gasp etmişlerdi. Dünyaya ilan etmişlerdi ki, "Türkler, yan yana maç izlemeyecek kadar vahşi, barbar bir millettir. Bizim yönetim gücümüz bunları kontrola, Emniyet Kuvvetleri de olayları önlemeye yetmiyor. Onun için birinin gittiği maça, öteki gitmeyecek.." Bu çirkin, bu rezil, bu utanç verici karara, bu alenen ve resmen maç seyretme hakkının gaspına, ne medya ses çıkardı, ne sorumlu Spor ve İçişleri Bakanları.. Gasp kararı geçerli oldu ve bilet sadece Fenerlilere satıldı. Peki olaylar önlendi mi?. Hayır.. Tek başlarına maç seyreden Fenerliler gene rahat durmadı. Korkunç bir küfür fırtınası.. Yetmedi, elde ne varsa sahaya atıp oyunu durdurdular. Bunca çirkinlik arasından bembeyaz bir adam çıktı ertesi gün. Fenerbahçe Basketbol Şubesi Direktörü Nedim Karakaş .. "Galatasaray'dan özür dilerim" dedi.. Mehmet altını kalın kalın çizmiş, daha da önemlisini söyledi. "Seyirciler rakibe tahammül edebilmeli.." Ama benim yazım gelmeden, içimdeki tüm güzel duyguları yok eden haber geldi. Fenerbahçe Başkanı, hani lafa gelince küfürden en çok şikâyet eden başkan Aziz Yıldırım, bu açıklamasından dolayı Karakaş'ı fena halde fırçalamıştı. Şimdi bu Aziz'in, Özhan Canaydın'la yaptığı o çirkin anlaşmayı anlamak mümkün.. Bu kafadan başka türlüsü beklenir mi?. Rakibi düşman gibi gören bir başkan varken, tribünlerde adam gibi maç izlemek mümkün olabilir mi?. Ve benim medyam, bu adamı, "Yılın Spor Adamı" seçmek için yarışıyor.. Böyle medyaya, böyle başkan, böyle seyirci.. Yazıklar olsun!..
|