Ağca'yı tanıyan adam
Mehmet Ali Ağca'yı tanıyan, birebir sesini duyup gözlerinin içine bakmış bir tanıdığım var. Dayım. Dayım Mehmet Demirel, Soğuk Savaş'ın keskin, terörün azılı, gazeteciliğin hızlı olduğu seksenli yıllarda Hürriyet gazetesinin Roma muhabiriydi. Küçük bir çocuk olarak imrenerek izlediğim heyecanlı bir hayatı vardı. İtalyan parlamentosunun yarı çıplak vekili porno yıldızı Ciciolina'yı saymazsak, o zamanlar Avrupa'da Türk kamuoyunu ilgilendiren konuların başında, Ağca, Abdullah Çatlı ve Oral Çelik gibi eski ülkücülerin karıştırdıkları işler vardı. Dayım, her üçünü de tanımış, röportajlar yapmıştı. Papa suikastını her aşamasında izlediği için, bu konuyu dünyada en iyi bilen isimlerdendi. Uğur Mumcu'yla Roma'dan dostluğu vardı. Dün dayımı genel müdürü olduğu SABAH ailesindeki Merkez Dergi Grubu'nun Samandıra binasında yakaladım: "Anlat bakalım Ağca'yı..." Gülmeye başladı. Ortada Ağca konusunda sebille teori var: Soğuk Savaş operasyonu, P2 Mason Locası, Vatikan iç hesaplaşması, Bulgar gizli servisinin işi, Gladio, KGB, CIA vesaire. "Ağca Malatyalı gariban bir ailenin çocuğu. Ama ünlü olmayı aklına koymuştu. Ben İpekçi suikastında orada olmasına karşın kurşunu atanın Ağca'nın kendisi olduğunu düşünmüyorum. Ama İpekçi için hapse girdiğinde Papa'yı öldürmeyi kafasına koymuştu. Milliyet'e mektup yazıp bunu açıkladı bile. Papa olmazsa Kraliçe Elizabeth diyordu. Bence iş burada başlıyor. Gerisi fasa fiso" "Faso fiso mu? Peki Gladio ? Soğuk Savaş'ı kazanmak için mücadele tezi? "Bunlar kolay kanıtlanabilir şeyler değil. Zaten mahkeme Bulgar gizli servisi olayını bile kanıtlayamadı. Ama teoriler insanların hoşuna gidiyor. Tabii ki Papa'nın da ortadan kaldırılmasını isteyen bir çok ülke vardı. Unutma ki Polonya'daki Dayanışma (Solidarnos) bu Papa sayesinde başladı ve Berlin duvarının yıkılışına kadar giden süreci Jean Paul destekledi. Ama bence öncelikle Ağca 'kahraman' olmaya karar verdi, ardından bundan yararlanmak isteyen örgütler ortaya çıktı ." Dayım devam ediyor "Bütün gizli örgütler Ağca'yı kullanmaya çalıştı. Belki Bulgarlar veya Sovyetler Ağca'yı bir ölçüde kullandı. Ama mahkeme sürecinde de Amerikalılar işi Doğu bloğunun üzerine yıkmaya çalıştılar. Gizli servisler medyayı ve birbirlerini yanıltmaya çalıştılar. Mesele gizli servisler arası bir savaşa dönüştü ." "Ağca ise günün sonunda meşhur olmak isteyen gariban ezik bir çocuk. Deli taklidi yaptı. Davanın bir noktasında kendisinden üçüncü şahısta konuşmaya başladı. İtalyanlar ille de Çatlı ve Oral Çelik'in de o meydanda olduğunu kanıtlamaya çalıştı ama hiçbir şey çıkmadı ortaya." Peki Çatlı ve Çelik? "O yıllarda Avrupa'da herkes tanıyordu bu isimleri. Nasıl şimdi El Kaide'nin tepe isimleri, Zarkavi'ler falan biliniyor. Bunlar da öyleydi. Oral Çelik yıllar önce röportaj için telefonda para pazarlığı yaptı. Kabul etmedik. Sonra Paris'te yakalandığında Abdullah Çatlı'nın evine gitmiştim karısıyla röportaj için. Kapıyı biri açtı. Yıllar sonra Orak Çelik beni arayıp 'O bendim' dedi. O zaman yüzünü tanımamıştım. Gazetecilik hayatımın en büyük acısıdır." "İçlerinde en az ilkeli gözüken Oral Çelik'ti. Abdullah Çatlı ise belki en ciddi olandı. Bir anlamda cesurdu. O yüzden devlet daha sonra bazı imkanlar sunup Ermeni terörüne karşı kullandı." Peki Ağca? "Ağca ne istediğini, ne yaptığını bilmeyen bir garibandı. Meşhur olmak istedi, oldu. Ortada bir sürü teori var. Ama başlangıç noktası bu." Papa suikastı bu kadar basit olabilir mi? Dayımın sözleri, yıllar önce aynı soruyu yönelttiğim ünlü bir istihbaratçımızın cevabını hatırlattı bana. "İş bu kadar basit olabilir mi?" demiştim. "Hem evet, hem de hayır" dedi. Bir deli kuyuya bir taş attı, herkes çıkarmaya çalışıyor misali. "Kimsenin hatırlamadığı bir şey var. O yıllarda, özellikle de hapishanelerde, Papa bu insanların nefret ettiği bir semboldü. Hıristiyanlığı ve Batıyı temsil ettiği için. Hapishanede radikal İslamcı bakışın nüveleri vardı. Ağca biraz da o yüzden Papa'yı hedef seçmişti. Sonra da ne olduysa oldu..."
|