Korkulacak bir şey yok!
Teslim olmalısınız. Ne kadar şanslısınız ki, cinayetlerinizi Türkiye'de işlediniz. Türkiye'de fail olup Türkiye'de meçhullere karıştınız. Belki de bilinçli bir seçimdi bu. Tıpkı Amerika'da kasten ve taammüden cinayet işleyenlerin, eyalet eyalet dolaşmaları gibi. Yaşadığınız yerde, yasalarda ölüm cezaları varsa, alır kurbanınızı komşu eyaletlere gidersiniz. Aynı suçun cezası orada müebbettir. Kurtulursunuz. Türkiye'de ise vilayet vilayet dolaşmanıza gerek yoktur. Bütün vilayetlerde kurtulursunuz. Alt tarafı sekiz-on yıl sonra kurbanınızın yakınlarıyla aynı çarşı-pazardan alışveriş yaparken görülmeniz işten bile değildir.
Faili meçhul cinayet kurbanları için yıllardır karanlığa kurşun sıkılıyor. Çığlıklar boşlukta kaybolup gidiyor. Göz pınarları kuruyor, onun yerini başkalarının dökmesi gereken alın terleri alıyor. Var sayalım ki; o amansız takibin sonunda failin ayak izlerine ulaşılacaktır. Diyelim ki meçhuller "bilinir"! olacaktır. Kördüğümleri çözmek elbette önemli. Ama cezasını gönül rahatlığıyla (!) tamamlamış "fail"lerle aynı sokakları arşınlamak nasıl bir duygu olmalı peki?
Hukuk sistemini mi eleştirmeli, ihtilal yasalarının sarstığı ve bozduğu siyasal kurumlarda mı bulmalı suçu? Aflar, şartlı tahliyeler, infaz yasaları... Yeni ceza kanunu maddeleri... (Türkiye'de) Bir başbakanı "öldürmeye tam teşebbüs"ün hükümlüsü özgürlüğünün kaçıncı yılını yaşıyor acaba? (İtalya'da) Bir Papa'yı "öldürmeye tam teşebbüs"ün hükümlüsü özgürlüğün düşünü bile kuramazken yıllarca!.. Ceyhan ve Beyhan Mumcu kardeşler, Bilge Emeç hanım, babalarının katilinin izindeki Abid Dursun ve Işık Aksoylar ve niceleri... Bulunmamış katillerle aynı dünyada sürüyor yaşamları... Ötekiler, katiller ise karanlıktalar. İsimleri yok. Cisimleri yok. Resimleri yok. Ama bir gün, sırlar çözülürse, sisler dağılırsa; isimler, cisimler, resimler bir bir belirlemeye başlarsa... Demokrasi adına bir ışık düşer belki toprağa. Ama vicdanların adaleti feraha kavuşur mu? Aflar, şartlı tahliyeler, infaz yasaları... Ve...
Çifte standartları hep mahkum ettik: Evet. Ölüm cezası çağa ve insan onuruna yakışmıyor. Hangi koşulda ve kimin için olursa olsun. Ama bugün, bir yerlerde, bir şeyler yanlış gitmiyor mu? 1968 yazından bu yana tam tamına 27 yıl geçti. Robert Kennedy'nin katili Sirhan Sirhan, bir gün gidip o otelin lobisinde kahve içemeyecek asla. Martin Luther King'e tetiği çeken James Earl Ray, Memphis'teki o balkonun altında dinlenip o günü yad edemeyecek. Asla! Vicdanların adaleti adına, onların bulunduğu hücrelerin kilidini hiç kimse açamayacak. Açmaya cesaret edemeyecek. Hiç kimse!... Ama.. Korkarım bir gün. Bir gün meçhuller meçhul olmaktan çıkarsa; söz gelimi, Uğur Mumcu'nun katilleri yakalanırsa. Kuşkusuz demokrasi derin bir nefes alacak. Ama, sekiz-on yıl sonra vicdanlardaki kanamayı kim durduracak? Düşünmek bile zor, acı verici. Ya bir bombanın fitilini döşeyen el; şu kadar yıl sonra, Karlık sokaktan (Uğur Mumcu Bulvarı'ndan) ıslık çalarak geçip giderse?... Karlarda izini bırakmaktan korkmadan... Ya göz göze gelirse, evinden çıkmak üzere olan acılı bir kadınla.. Ya bıyıklarının altından...
Acaba, hal böyleyken, kimi fiillerin failleri hep meçhul mu kalsa?... Vicdanlarda ömür boyu affedilmeyecek cezaları çekerek. Ve vicdanlar hiç kanamasa. Hiç... Acaba?... * Tahmin edebileceğiniz gibi bugün yazmış değiliz bu yazıyı. Onbir yıl önce bu köşede kaleme aldığımız satırlardı okuduklarınız... 1995 kışında... Bugün yeniden bu sayfada... Sibel İpekçi, Nükhet İpekçi İzet'in, ortak olmaya çalıştığımız acılarına ve anılarına saygıyla... * Meraklısına not: Sayısız "af ve yeniden yargılanma" talepleri reddedilen Sirhan Sirhan şu anda 62 yaşında ve Kaliforniya'daki Corcoran eyalet hapishanesinde ömür boyu hapis cezasını çekmeye devam ediyor. Yine sayısız af ve yeniden yargılanma talepleri reddedilen James Earl Ray'se, altı yıl önce Tennessee'de hükümlüyken hayatını kaybetti 70 yaşındaydı.
|