  |
|
Bohemini kaybeden mekan 360
 Bir eylül akşamıydı... Yaz sezon olarak bitmiş, mevsim olarak bitmemişti... Yaz mekanlarının akşam cıvıltısı sona ermemişti... "Gel" dediler, "Seni Beyoğlu'na götüreceğiz... Beyoğlu'nu yaşatacağız... Etiler'den Nişantaşı'ndan kurtaracağız..." Arkadaşım olan yazar ve çizer takımıydı bunları söyleyenler... Ama ne yazar ve çizer takımı! Hani bir anlatayım isterseniz: Perihan Mağden, Ayşe Kulin, Ahmet Tulgar, Barbaros Şansal ve de Oray Eğin... Çıkmışız Merkez Kitabevi'nin Lares Park'taki kokteylinden... Beni televizyondan bilirler... Ama ben yazılarımı severim... Beni televizyoncu bilirler... Ama yazarların ruh yapılarını özlerim... Steril duruma karşı bohemi yaşamaktan haz ederim. Bohemin mekanı Beyoğlu'ndan çok haz etmesem de, yazar arkadaşlarımın bohem masasını çok severim... Hem liberal, hem demokrat, hem de Cumhuriyetçi dursam da aslında solculuğu yeğlerim... "360'a gidiyoruz" dediler... Mısır Apartmanı'nın tepesine tünettiler. Terastan İstiklal Caddesi'ni, Saint Antoine Kilisesi'ni, Galatasaray Meydanı'nı ve Pera'nın mimarisini izlettirdiler... İstanbul'u seyrettirdiler... Hazmettirdiler... Bunların hepsini 360 isimli Beyoğlu Beyoğlu Mısır Apartmanı'nın 8. katında İstanbul'un her tarafını 360 dereceden gören restoranın iç mekanında ve terasında yaptılar. Çok gürültülü, çok heyecanlı ve hatta patırtılı geldi mekan bana... Yediğimden bir şey anlamasam da, Saint Antoine Kilisesi'nin mistik havasını hissettim bir ara... İçtiğimden keyif almasam da, sarhoş etti beni Pera...
* Gürültülü ortamın gürültüsü, bizi gürültülü konuşmaya itti... Patırtılı ortamın patırtısı, zaten düzlüğe meydan okuyan duygularımda zikzaklar yarattı... Gürültü, patırtı, bağırtı, çağırtı her şey vardı. Bir tek huzur, tek bir satır olsun ağızlardan çıkmadı. Kıpır kıpır, huzursuz ve kaygusuz bir geceydi bizimkisi... 360 da öyle bir gecenin mekanıydı...
* Teras çok kalabalıktı... Masalar daha da kalabalıktı... Oturacak yer yoktu... Dikilecek yer bulabilmek bile zordu. Ayaktakiler oturanları bekliyor... Oturanlar kalkmak için ayak diriyordu... İn mekanların 'müşteri takmaz, adam sallamaz ifadesi' vardı 360'ın yüzünde... Sırtını Pera'ya ve Galata'ya yaslamanın şımarıklığı vardı halinde...
* Yabancılar, diplomatlar, sanatçılar, hatta özentiler... Hepsi içerideydiler... Masa boşaldığında biz zaten doymuştuk... Terasta İstanbul'u seyretmekten zaten sarhoştuk... Masada neredeyse sadece digestif almakla meşgul olduk...
* Üzerinden çok zaman geçti ve geçen hafta ziyaret zamanı geldi... Artık kıştı, teras kapalıydı... Mekan oturmuş olmalıydı, çünkü etraftaki insanlar oturuyorlardı... Gürültü ve patırtı yoktu, çünkü etrafta zengin çoktu... Mekan bohem yaz gecelerini terk etmiş, ağırbaşlı, oturaklı bir havaya bürünmüştü... Ayaktakiler muhtemeldir göç etmiş, mekan mekan merak edenlerin eline geçmişti... 360'da bu kez gördüklerim; 360'ın müşterisi değil, sanki... 360'ın müşterisini merak eden müşteriydi. Meraklarını gideremiyorlardı... Çünkü etrafta sadece kendileri gibi merak edenler kalmıştı... Yemeden doyduğum mekan gitmiş, yerken doyamadığım mekan gelmişti... Yemekler, uluslararası mezeler, bir öncekinin aksine enfesti... Her gelen tadılmak değil, yenmek isteniyordu... Sofra lezzet tünellerinden geçiyordu... Yemek ve şarap güzeldi... Barın yanındaki şömine insanın içini değil, yüzünü de ısıtıyordu... Çevredeki masalar, dingin bir şıklığın, monotonlaşmaya yüz tutan konformizmini yansıtıyordu...
* Kötü olan yemekler güzelleşmiş, bulunmayan masalar, bulunur olmuş, kulaklara varmadan, havada kırılan sözler, artık duyulur olmuş, gürültülü, patırtılı ve sallapati olan mekan oturmuş... Ama yine diyalektik işlemiş, oturan mekan 360 olmaktan çıkmıştı... Artık lezzetsizliğin değil, lezzetli yemeklerin, lezzetle servis edildiği bir orta-üst sınıf restoranı haline gelmişti... Yabancılar yine vardı... Ama gençler yoktu... Kadınlar ve erkekler yine vardı... Ama bohem yoktu... Masalar doluydu... Ama ayakta duran yoktu... 360 derecelik mekan vardı... Ama hayata 360 derece genişlikten bakan yoktu...
* Bahara ya da yaza değişir mi bilmem... Yine değişirse, yine sallapatileşirse, bohem yine her tarafında yüzerse, 360'dan bakılabilir, Pera'ya ve İstiklal Caddesi'ne... Aksi halde... Abbas'ı görmek mümkün olmaz bunlar gerçekleşmedikçe...
|
