| |
|
|
Gel de ağlama...
ELAZIĞ'IN Kasaplar Çarşısı'nda bir genç, kasap dükkanından çıkıp geliyor. "Başkanım, hılayı kuşandım, kasap çıraklığı yapıyorum" diyor. "Hıla" yerel bir deyim. "Önlük" demek. Genç, devam ediyor: - Başkanım aslında ben inşaat mühendisiyim.. İşsizim... Ayıp değil ya, kasap çıraklığıyla eve ekmek götürüyorum.
Gencin "başkanım" dediği kişi, Elazığ Belediye Başkanı M. Süleyman Selmanoğlu.
Bir kadın geliyor: - Başkanım sen hacet kapısısın... Sen devlet sayılırsın... Çocuğuma iş. Başkan "bacım, teyzem, annem" diye kadının gönlünü almaya çalışıyor. Ama kadın "isyanlarda..." Başkan, yanındakilere dönüyor: - Adresini alın... Hava kararınca evine gıda yardımı yapılsın.
Elazığ Belediye Başkanı M. Süleyman Selmanoğlu bize dert yanıyor: * Asgari ücretle çalışacak 10 üniversite mezunu alacağım desem, Allah sizi inandırsın, en az 4 bin kişi kuyruğa girer. Elazığ'da 50-60 bin işsiz var. * Özel sektörü, sanayiciyi, Antalya'daki turizmciyi, Bolu'daki fabrikayı arıyorum... Buradaki gençlere, oralarda iş bulmak için uğraşıyorum.
Pırıl pırıl, gencecik bir kız yaklaşıyor. Elinde "üniversite diploması." "Bilgisayar sertifikası." "Yabancı dil kursu mezuniyet belgesi." - Başkanım, izin verin elinizi öpeyim... İşsizim... Ne iş olsa yaparım... Beni geri çevirmeyin.
İşsizlik "en büyük haksızlık." "En büyük adaletsizlik." Güzeller güzeli Elazığlı kız ağlıyor. Belediye Başkanı bize dönüyor: - Ben tükendim... Görüyorsunuz. Görüyoruz, Başkan'ın da gözleri yaşarıyor.
|