Kuş krizi iyi yönetildi mi?
Ankara'da herkes aynı soruyu soruyor: Kuş gribi salgınının ortaya çıktığı günden bu yana hükümet krizi yönetebildi mi? Önce hemen sorunun cevabını verelim. Ankara'daki genel kanı, hükümetin ekim ayında Manyas'ta çıkan mini kuş gribi krizini, hem ülke içinde hem de uluslararası camia açısından başarıyla yönettiği. Ancak aralıkta gelen ikinci dalgada çok başarılı bir kriz yönetimi sergilenmediği doğrultusunda. Oysa hükümet çevrelerine bu yaygın kanıyı aktardığımızda, "Uçan kuşu nasıl engelleyebilirsiniz ki" gibisinden kaderci bir yaklaşım ve Sağlık Bakanı'yla ilgili övgüler duyuyoruz. Medyada eleştiri oklarına hedef olan Sağlık Bakanı Recep Akdağ, hükümet tarafından bu krizin yönetiminde son derece gayretkeş, "elinden geleni yapan serinkanlı bir teknisyen" olarak algılanıyor. Hükümet "hazırlıksız" yakalandığı kanısında değil. Tam tersine ellerinde acil eylem planları olduğu, itlafların hızla başladığı ve kuş gribi vakalarıyla ilgili tüm bilgilerin hızla kamuoyuyla paylaşıldığını söylüyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) de bu çerçevede hükümeti aklayan, hatta öven açıklamalar yaptı son günlerde. Ancak ortada hala garip bir durum var kriz yönetimi açısından Öncelikle kuş gribi sanki yalnızca memleketin Sağlık ile Tarım bakanlarını ilgilendiriyor gibi. Kriz yönetimi ve iletişim stratejisi, sadece bu iki bakan üzerinden gidiyor. Yalnız onların faaliyetlerini görüyoruz. Oysa ulusal çapta bir salgınla karşı karşıyayız. Toplum "krizi takip eden" değil "krizi yöneten", kontrolü kaybetmeyen bir Ankara istiyor. Bu yönde daha üst düzey açıklamalar, toplantılar, Milli Güvenlik Kurulu ya da en azından Bakanlar Kurulu'nun acil toplanması bile kamuoyunda "yatıştırıcı" bir etki yapabilir. Belki hükümet, halkı paniğe sevk etmemek için bu tarz radikal girişimlere yanaşmıyor. Ancak 12 vaka ve 3 ölüm, yeterince ciddi değil mi? Bir de tabii, ilk günlerde gelen prematüre açıklamalar var. Kamu vicdanında, "zatürree" deyip hemen ardından gizlice hacca giden Hıfzıssıhha Başkanı Doktor Turan Arslan, sonsuza dek Koçyiğit ailesinden üç çocuğun ölümüyle ilişkilendirilecek kafalarımızda. Yılbaşını izleyen günlerde hükümetin "zatürree" tezini referans göstererek medyayı suçlaması da ayrı bir hata gibi gözüküyor artık. Yine de kriz, kolay yönetilebilecek cinsten değil ve 4 Ocak'tan bu yana Sağlık ve Tarım bakanlarının büyük bir " şeffaflık" içinde hareket ettikleri doğru. Herkesin hemfikir olduğu konu, bundan sonraki aşamada kriz yönetiminin en önemli ayağının halkı bilinçlendirmek olacağı. Orada burada tavuğunu vermemek için çek-yat'ların içine saklayan, "Karımı al, tavuğuma dokunma" diye bağıran memleketim insanlarını kuş gribinden, yabani kuşlardan, hasta tavukları kesip kafasıyla futbol oynamaktan uzaklaştırmak zorundayız. "Halka ulaşmak," en temel konu. Yurdun dört bir yerinde kapı kapı dolaşıp kuş gribini anlatan Tarım İl Müdürlükleri elemanları iyi bir başlangıç. Peki diğer adımlar ne olacak?
|