Rollinson: Türk subaylar bana kibar davrandı
SABAH OLAY ALBAYI BULDU.
Martin Rollinson, telefona Türkçe yanıt veriyor: "Buyrun." Telefonunu Ankara'daki ABD'li yetkililerden aldığımızı, 2004'te Kuzey Irak'ta Türk ordusuyla yaşadığı olayı öğrenmek istediğimizi söylüyoruz. Rollinson, Ankara'da uzun yıllar görev yaptığı için TSK tarafından iyi tanınan biri. Kendisini "Türk dostu" diye tanımlıyor. Türkiye ile macerası, 1984'te Kara Harp Akademisi öğrencisi olarak başlıyor. "O dönemden yakın dostlarımın bir bölümü, artık general" diyor. 2003'te Süleymaniye'deki çuval olayı sonrası iyi Türkçe bildiği ve Türk subaylar arasında çevresi olduğu için K.Irak'a irtibat subayı olarak atanmış. Bu yıl ortasında emekli olmadan önce de Türk Amerikan Konseyi tarafından "Savunma Ödülü" almış. Emekli olduktan sonra Arkansas'a yerleşen subay, son günlerde çıkan haberlerin moralini bozduğunu anlatıyor. Basında çıkan haberlere göre, K.Irak'ın Kokpitepe bölgesinde Türk ordusu tarafından esir alınan subay, 2003'te Süleymaniye'deki çuval geçirme olayının rövanşı olarak Türk albay tarafından "çırılçıplak soyulmuş" ve "korkudan tir tir titremiş" idi. Rollinson bu iddiaları reddediyor. Genelkurmay da 5 Haziran 2004'te yaptığı ve hala sitesinde olan bir açıklamada "Bölgede görev yapan birliklerimiz ile ABD güçleri arasında zaman zaman bu tür temas ve görüşmeler olmaktadır" diyerek o dönemde basında çıkan haberleri "gerçeği yansıtmayan yorum" olarak aktarıyor.
"PKK ile anılmak beni kırdı" "Çok kırgınım" diyor Amerikalı Rollinson "Soyulduğum ya da tir tir titrediğim doğru değil. Ama beni asıl üzen ismimi PKK ile bağlantılı gibi anmaları. Bu konuda en ufak ima olamaz. Ben PKK'nın ilk çıktığı 1984'te Türk ve Amerikan orduları arasındaki değişim çerçevesinde Kara Harp Akademisi'nde okudum. PKK'nın ne kadar kötü olduğunu bana anlatmayın. Türk ordusunda yıllardır PKK ile mücadele eden, hatta ölen dostlarım var. Bazılarına kardeş kadar yakınım. Birçoğu general rütbesine geldi. Şimdi bu yazılanları okuyan arkadaşlarım ne diyecek?"
"Çuval geçirme midemi bulandırdı" Rollinson kendisine verilen emirlerin, koordinasyon olduğunu ve Türk yetkilinin kibar davrandığını anlatıyor. "K.Irak'a gönderilmemdeki amaç, Süleymaniye tarzı olayların engellenmesiydi. Süleymaniye'de yaptığımız hata midemi bulandırmış, beni neredeyse bedenen hasta etmişti."
"Kibar davrandılar" Rollinson, 19 Mayıs günü Uludere sınır bölgesinde yaşananları şöyle anlatıyor: "Ne soyuldum, ne de silahım alındı. Öğleden sonra yürümeye başlayıp 4 saat tırmandıktan sonra akşam saatlerinde Türk subayların kamp yattığı yere geldik. İrtibat subayı olarak benden istenen, oradaki Türk askerinin bizimle koordinasyon içinde olmasıydı. Amerikan ve Türk ordusu aynı bölgedeydi; bir de PKK, kaçakçılar ve Iraklılar var. Süleymaniye benzeri yeni bir tartışma olsun istemiyorduk. Beni karşılayan Türk subay son derece kibardı. Kampa girerken tabancamı vermeyi teklif ettim ama istemediler. Ben de jest olarak şarjörümü çıkardım." Rollinson kendisiyle konuşan subayın Albay Aziz Ergen olup olmadığını hatırlamıyor. Ancak subaya "Burada olma ve sınırlarınızı koruma hakkınıza bir şey demiyorum. Ancak bunu yaparken bizimle koordinasyon içinde olun" dediğini söylüyor. "Belki daha üst seviyede Irak'a gireceklerini haber vermişlerdi. Ama bizim haberimiz yoktu. Subaya dedim ki: PKK ile mücadele ve sınırlarınızı korumak için Irak'a girmek hakkınız. Tek problem, bize bildirmemiş olmanız." Peki çırılçıplak soyunma olayı? Rollinson gülüyor. "Dört saat tırmandık. Üzerimdeki kurşun geçirmez yelekle sırılsıklam olmuştum. Hava kararıp soğuk çıkınca kampta çay istedik. Sonra da kimseden izin almaya gerek görmeden üstümü çıkardım. Kurusun ki hasta olmayayım dedim. Asıl neden sırılsıklam terlemiş olmam."
|