Petrol...
"Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı?" diye meşhur bir laf vardır. Bence soru eksiktir. Çünkü "çok parası olan bilir."
Paran varsa, istediğin kadar gezersin. Paran yoksa, hele Türk'sen, zaten okuyamazsın... Paran varsa, bilgiyi satın alabilirsin, okumana da gerek kalmaz. Bu iş gezmekle, okumakla olsaydı, profesörler sürünmez, rehberlerin açlıktan nefesi kokmazdı. Zekâ mı? E bi sürü zeki insan var, güdük maaşa talim eden...
Peki "çok para" için ne yapmalı? Tabii ki, çok parası olanlara kulak vermeli... Örneğin, kulağından para fışkıran dolar milyarderi Paul Getty'ye sormuşlar... "Nasıl zengin oluruz?" Şu cevabı vermiş: "Erken kalk, çok çalış, petrol bul."
Felsefi kalibresine hayran olduğum bir özettir. Çünkü en büyük servetler anca "şansın varsa" olur. Şansın yoksa, istediğin kadar çalış, istersen hiç yatma... "Şansı olmayan bedeviyi, çölde kutup ayısı öper" lafı boşuna değildir.
Türk milleti ise, nedense, şanslı olmayı sevmez bir türlü... Mesela tavla oynarsın. Adam düşeş atar. "Amma şanslısın ha" dediğinde, isyan eder, "Neresi şans be!" Zannedersin şanslı olmak ayıptır.
Halbuki şans her şeydir. Ve bu şans, A'dan Z'ye "her şeyi adaletsiz" olan ülkemizde, "hepimize eşit" şu anda... Milli Piyango...
Deniyor ki, "bilmem kaç milyonda bir ihtimal..." Olsun. Kapkaça uğrama ihtimalimiz 10 milyonda bir İstanbul'da... Sokağa çıkmıyor muyuz? Trafik kazasında ölme ihtimalimiz daha mı uzak? Güneş doğacak kesin... Ama kaç kişi biliyor yarın sabah uyanacağını?
Bilet alın kardeşim. Kaç paranız varsa, o kadar alın. Bu fırsat eşitliğini kaçırmayın... Hani biraz önce ağız burun kıvırmıştınız ya, "Saçmalamış Özdil... Petrolü nasıl bulalım?" diye... Bayide.
|